Savaş nasıl finanse ediliyor?

Batı dünyasını, dünyanın geri kalanından ayıran sadece kültürü, demokratik kurumları ve teknolojik gelişmişliği midir? Yoksa Avrupa devletlerinin bu gelişmişliğinin altında çok daha farklı bir sebep mi yatmaktadır?

Ceki BİLMEN Diğer
20 Mayıs 2009 Çarşamba

Çok sık sorulan bir soru vardır: “Neden dünyanın büyük bölümü yerinde sayarken, Batı medeniyetleri her alanda büyük bir gelişme göstermiş ve kendisini diğerlerinin önüne taşımıştır?” Geleneksel açıklamalar Avrupa’daki Reform ve Rönesans hareketlerinin ortaya çıkması ile beraber Antik Yunan ve Roma kaynaklarının yerel dillere çevrilmesi ve matbaanın yaygınlaşması ile beraber, kilisenin etkisinden kurtulmaya başlayan Avrupa’nın bu yeni kaynakları okuyup, özümseyerek ‘Aydınlanma’ya doğru yol aldığını söyler. Avrupa’nın neden diğer medeniyetlerden daha gelişmiş olduğunu açıklayan kaynaklar ise daha ziyade bunun kökenini bilim alanındaki gelişmelerin askeri teknolojilere uygulanması ve demokrasi, parlamento ve hukukun üstünlüğü gibi kavramların Avrupa’da kabul görmesinde ararlar. Ancak Avrupa’nın bugünkü gelişmişlik düzeyine gelmesinde en önemli paya sahip olan gelişme ise genelde bu analizlerde göz ardı edilir: Finansal piyasalarının doğuşu ve kamu borçlanması.

İTALYAN ŞEHİR DEVLETLERİ VE İLK TAHVİL

XV. yüzyıl Venedik ve Floransa’sının en önemli özelliklerinden bir tanesi, hem birbiri ile hem de diğer İtalyan şehir devletleri ile sürekli olarak savaşlara girmeleriydi. Bu yüzyılda silah teknolojilerinde ortaya çıkan gelişmeler ve bu şehir devletlerinin kendi orduları olmadığı için savaşabilmek için paralı askerlere ödeme yapmak zorunda oluşu, savaşı bu şehir devletleri için çok pahalı bir hale getiriyordu. Bu zorluğu bertaraf etmek için, sık sık şehirdeki finansörlerden borç alınıyor ancak bunlar talebi karşılamaya yetmiyordu.

Çözüm Floransa Devleti’nin kendisinden geldi. Zengin vatandaşlarının zorunlu katılımıyla devletin borçlarının ödenebilmesi için özel bir fon kuruldu ve bu fona katılan vatandaşlara, üzerlerinde katılım oranları yazan ve karşılığında faiz ödemesi yapılan kâğıtlar dağıtılmaya başlandı. Daha sonra kâğıtların nakit karşılığında üçüncü şahıslara satılabileceğini belirtilince bu kâğıtların birer ikincil piyasası oluşmaya başladı. Bunun kabaca, bugün kullandığımız tahvil piyasasının başlangıcı olduğunu söyleyebiliriz. XVII. yüzyılın sonunda İngiltere’de bir Merkez Bankası’nın kurulması ve fiyat istikrarını sağlaması ile tahvil piyasaları İngiltere’de ciddi bir gelişme gösterdi ve Londra, tahvil-bono piyasalarının merkezi konumuna geldi.

AMERİKAN İÇ SAVAŞI’NIN FİNANSMANI “PAMUK”

Finans piyasalarının savaşlarla ne kadar paralel olarak geliştiğini gösteren en önemli örneklerden biri Amerikan İç Savaşı’dır. Kuzey ile Güney arasındaki savaşta avantajlı olan taraf Kuzey’di. Güney’in yaklaşık on katı bir endüstriyel büyüklüğe sahip olan, daha kuvvetli bir finansal yapıya hükmeden ve nüfus olarak Güney’den daha kalabalık olan Kuzey için iç savaşı kazanmak çok da zor değildi. Ancak asıl meselenin savaşı başlatmak değil, savaşı finansal olarak sürdürmek olduğunu bilen Güney’in, bu dengesizliği gidermek için dâhiyane bir çözümü vardı. O dönem tekstilin hızlı gelişmesi ile pamuğa olan talep de çok artmıştı. Güney de bundan faydalanarak kendi toprakları içinde bulunan New Orleans’daki zengin pamuk tarlalarından faydalanmaya karar verdi. Güney, pamuğa dayalı bir tahvil çıkartıp bunu uluslararası yatırımcılara sunmaya ve elde ettiği geliri de savaş çabalarını sürdürmek için kullanmaya karar verdi. Tahvil piyasaya çıkar çıkmaz yatırımcılar tarafından kapışıldı ve Güney uzun süre bu gelir sayesinde savaşa devam edebildi.

Ancak daha sonra hiç hesapta olmayan bir şey oldu: New Orleans Kuzey tarafından işgal edildi. Yatırımcıların bu tahvile ilgi göstermelerinin en önemli sebebi, tahvilin üzerinde yazan miktarda pamuğun, yine tahvilin üzerinde yazan fiyat ve tarihte tahvil sahibine teslim edileceği beklentisiydi. New Orleans’ın Kuzey’in eline geçmesi ile teslimatın yapılamayacağını anlayan yatırımcılar büyük bir hızla tahvillerini satmaya başladılar. Bir ay içinde tahviller değerinin %90’nını kaybetti ve Güney’in savaş çabasına önemli bir darbe vurdu.

İLK BORSA

Finansal piyasalardaki tüm enstrümanların genellikle devletlerin savaş çabalarını desteklemek için ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Artan savaş maliyeleri devletleri borç bulma ve savaşları finanse edebilme yönünde çok zorlamaktaydı. Hollanda İmparatorluğu’nun Asya’daki emperyalist amaçlarına hizmet etmek için kurulmuş Doğu Hindistan Şirketi (VOC) kuruluş aşamasında çok ciddi bir sermayeye ihtiyaç duymaktaydı. Hollanda İmparatorluğu yetkilileri yaptıkları bir düzenleme ile hiç bir kısıtlama olmaksızın, halkın tamamının istediği takdirde bu şirkete ortak olabileceğini belirttiler. O dönemde çok kârlı bir iş olan baharat ticareti yapmak için kurulmuş bu şirket, bir taraftan Hollanda adına askerler toplayıp savaşa giriyor bir diğer taraftan baharat ticareti yaparak imparatorluğa önemli bir gelir sağlıyordu. Halkın bu açıklamaya tepkisi çok olumlu oldu, halk şirkete sermaye yatırıyor, karşılığında ise şirkete yatırdığı sermaye oranında ortak olduğunu belirten bir kâğıt alıyordu. VOC geçici bir dönem için kurulmuş bir şirketti ancak tasfiye tarihinde yapılan açıklama ile şirketin ticaret hayatına devam edeceği duyuruldu. İşte bu gelişmeden sonra sermaye sahiplerinin elindeki hisselerin el değiştirebileceği, serbestçe alınıp satılabileceği bir piyasa oluşmaya başladı. Dünyadaki ilk borsa Amsterdam’da hizmete girdi.

DEVRİM NEDEN FRANSA’DA OLDU?

Fransız Devrimi’nden önce Yedi Yıl Savaşları ile ciddi bir finansal dar boğaza giren ve Britanya Doğu Hindistan Şirketi’nin o dönem kârlılığının iyi olmaması sonucu bu sıkıntısı daha da artan İngiltere, bu sorunun üstesinden gelmek için tütünden ekmeğe kadar bütün tüketici mallarına korkunç vergiler koymuş ve halkını ciddi bir sıkıntıya sokmuşken, devrim neden Fransa’da oldu? Cevap yine savaş ve kamu borçlanması arasındaki ilişkide yatıyor. İskoçya’da doğmuş daha sonra Katolik olarak Fransa vatandaşlığına gecen ve 1720 yılında Fransa’nın Banque General Bankası Başkanı olan John Law, piyasadaki para arzını arttırmak için ilginç bir yöntem buldu: Fransa’yı madeni para kullanmaktan vazgeçirip kâğıt para kullanımına geçirtmek. Fransa’nın o dönemde içinde bulunduğu sürekli savaş durumu devleti ciddi bir borcun içine sokmakta ve bu borcun döndürülmesini zorlaştırmaktaydı. Diğer bir değişle Fransa iflas etmenin eşiğine gelmişti. John Law’un kâğıt paraya geçme fikri bu şartlar altında, çaresizlikten kabul edildi. Ancak Law bunu yanında Mississippi Şirketini kurmuş ve o dönemde Fransa’ya ait olan Louisiana’nın kaynaklarının sömürülmesini ön görmüştü. Mississippi Şirketi hisseleri Louisiana’nın yerleşime çok uygun ve zengin doğal kaynaklara sahip bir yer olduğu argümanı üzerinden satışa çıktı. Tam anlamıyla bir çılgınlığa dönüşen bir borsa hareketi başladı. Bir sene içinde Mississippi Şirketi’nin hisseleri değerinin 36 katına çıktı. Ancak Louisiana’nın beklendiği kadar insan yaşamına uygun olmadığı ve yerliler tarafından yeni gelen yerleşimcilere karşı gösterilen direniş, şirketin beklenen kârlılığa ulaşamayacağını gösterdi. Law, bu borsa çılgınlığının sürebilmesi için elinden gelen her şeyi yaptı. Sürekli para basmaya ve ucuz krediler ile insanlar bu hisseleri almaya yönlendirdi. Fakat tarihteki ilk borsa balonu çok acı bitti. Yatırımcılar paralarını kaybederken, aşırı miktarda para basılması hiperenflasyona sebep oldu ve Fransa korkunç bir mali çöküş yaşadı. İşte devrimde bu korkunç çöküşün daha da karmaşık hale getirdiği, kamu borcu ve vergilendirme sıkıntısının, yani Fransız finansal sisteminin çökmesi sonucu ortaya çıktı.

SONSÖZ

Modern finansın doğuşu ve yükselişi tarihteki savaşların ortaya çıkardığı bir olgu oldu. Devletlerin savaş finansmanının giderilmesi amacıyla bulmaya çalıştıkları yeni yollar, bizi son derece basit borç senetlerinden, bugün borcu veren ile borcu alanın hem birbirini tanımadığı hem de bu ikisinin arasında binlerce kilometre mesafe bulunan karmaşık bir finansal sistemin parçası yaptı. Ancak ABD’nin senelik 500 milyar doları geçen savunma sanayi harcamalarından da anlaşılacağı gibi, savaşları finanse etmek eskiden olduğu gibi günümüzde de karar alıcılarının zihinlerini meşgul etmeye devam ediyor.