Konuk Yazar SONER ÇAĞAPTAY/Kafkas enerji dairesi

Türkiye ve Ortadoğu hakkında dile getirdiği yorumlarıyla tüm dünya tarafından tanınan Soner Çağaptay, son günlerde ülkemiz kamuoyunu meşgul eden Ermenistan ilişkileri kapsamında Kafkaslardaki enerji yollarını irdeliyor

Şalom
27 Mayıs 2009 Çarşamba

Türkiye ve Ermenistan ilişkileri gün geçtikçe düzeliyor. Bu durum, her bakımdan çok iyi bir gelişme. Pek çok kişi uzun zamandan beri iki ülkenin farklılıklarını bir kenara koyup sınırlarını açarak diplomatik ilişkiler kurmasını  destekliyordu. Eğer hükümet bunu başarabilirse politika çevreleri için çok sevindirici bir haber olacak.

Fakat bu beklenti daha stratejik bir mesele olan ‘Kafkas enerji döngüsüne’ perde çekmemeli. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde buzların çözülmesinin faturası Doğu-Batı enerji koridoruna kesilmemeli. Bu enerji hattı Hazar Denizi havzasından çıkarılan petrol ve doğalgazı Akdeniz’e bağlayan ana damarlardan oluşuyor. Azerbaycan’dan başlayan bu boru hatlarının Türkiye dâhil Batı dünyasının Ortadoğu’ya olan enerji bağımlılığına karşı en büyük kozu olduğunu unutmak diplomatik olarak yanlış hesaplamalara sebep olacaktır.

Kafkas enerji dairesi kısaca şöyle çalışıyor: Hazar Denizi’nde bulunan rezervler dolayısıyla Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan petrol ve gaz bakımından oldukça zengin. Azerbaycan, Hazar Denizi’nden beslenen enerji koridorunun doğudaki başlangıç noktası. Kuzeyde Rusya bu doğal kaynakların tek alıcısı olmak istiyor. Tabi bu da beraberinde tek satıcı olarak dünya fiyatlarını belirleme lüksünü beraberinde getiriyor. Azerbaycan, şu zamana kadar Rusya’yla masaya oturmak yerine Batı ülkeleriyle işbirliği yapmayı tercih etti. Bunu yapmak için de Rus topraklarından geçecek boru hatlarına alternatif olarak batısında yer alan Türkiye’yi ana partneri olarak gördü.

1990’larda Amerika Birleşik Devletleri de bu Kafkas birliğine katılıp Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın inşa edilmesini destekledi. Bu boru hattı Rusya’yı es geçerek, Hazar Denizi petrol ve gazını Türkiye üzerinden batıya taşımakta.

Tahmin edilebileceği gibi, Bakü-Tiblis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı ve doğu-batı koridoru üzerinde planlanan yeni hatlar Rusya’nın korkulu rüyası. BTC bugünün güçlü Rusya’sından oldukça farklı olan Boris Yeltsin’in aciz liderliği altındaki en zayıf zamanında vücut buldu. Bugün Vladimir Putin’in yönetimindeki güçlü Rusya’nın elinde bir sihirli değneği olsa yapılacak ilk iş BTC’yi yok etmek olacaktır.

Washington, kendi çıkarları çerçevesinde BTC’nin daha da genişletilmesini destekliyor. Doğuda Kazakistan ve Türkmenistan’dan başlayıp batıda ise Avrupa’da biten ve Türkiye üzerinden gecen yeni projeler üretiyor. Bunlardan günümüzde belki de en önemlisi Nabucco Boru Hattı Projesi. Bu planlanan rota Hazar Denizi’nden başlayıp Avusturya’da son bularak Batı Avrupa’ya gazın ulaşmasını sağlıyor. Bu çerçevede, her ne kadar Türkiye çok önemli bir transit ülke olsa da, en önemli ülke boru hattının başlayacağı Azerbaycan.  Azerbaycan olmadan BTC ya da Nabucco boru hatlarının hayata geçirilmesi imkânsız. Dolayısıyla da Azerbaycansız bir Doğu-Batı enerji koridoru bir rüyadan ibaret.

İşte tam bu noktada Türkiye-Ermenistan boyutundaki gelişmeler önem kazanıyor. Azerbaycan 1992 yılından beri Dağlık-Karabağ bölgesinin de içinde bulunduğu bazı bölgelerin Ermenistan tarafından işgal edilmiş olmasından son derece rahatsız. Türkiye de Azerbaycan’ı kardeş bir Türk devleti olarak destekleyip bugüne kadar Ermenistan sınırını kapalı tutarak Erivan’ı işgal ettiği topraklardan geri çekilmeye zorluyordu. Bu tavır 1990’larda Azerbaycan ve Türkiye’nin kaynaşmasına yardımcı olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri’nin de BTC konusunda her iki ülkeyle de pürüzsüz ilişkiler sürdürmesini sağlıyordu.

2008 yazında Rusya’nın Batı’dan neredeyse hiç tepki almadan Gürcistan’ı işgalinden beri Azerbaycan kendi Batı ülkeleri tarafından terk edilmiş hissediyor.  Bölgede sürekli güçlenen Rusya’nın karşısında gözü korkan Azerbaycan Hükümeti, Batı’dan sonra şimdi de Türkiye’nin kendisine sırt çevirişiyle kuşkusuz Rusya’yı bölgenin yeni patronu olarak görecektir. Bu da Doğu-Batı enerji koridorunun ölüm fermanı olarak tarihe geçecektir.

Aslında  Ankara bu karışık ilişkilerin hepsini düzeltebilir. Bunun püf noktası Türkiye-Ermenistan ilişkilerini düzeltirken Türkiye ve Azerbaycan’ı birbirinden koparmamak. Kafkaslar’da oluşabilecek tahmini bir Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye ekseni için her bakımdan harikulade olacaktır. Ama bu hayal ancak Ermenistan’ın Dağlık-Karabağ sorununu çözme garantisini vermesiyle başlayabilir.

* Washington Enstitüsü Türkiye Masası ?efi