Her sene Macaristan’ın Szarvas kentinde düzenlenen Jeurosport organizasyonuna katılan altı gencimiz ay - yıldızlı formamızı giydikleri Futsal Turnuvası’nda finale kadar yükselme başarısı gösterdiler. Farklı milletlerden 250 kişinin Türkçe tezahüratlarla ayakta alkışladığı kafilemiz turnuvaya tam anlamıyla damgalarını vurdular. Hikâyelerini bir de onların ağzından dinleyelim
Bu hafta birçoğunuzun duymadığı bir başarı hikâyesi anlatacağız sizlere…
Altı gencimiz 3-10 Mayıs tarihleri arasında Macaristan’da münferit olarak katıldıkları geleneksel bir futbol turnuvasında ay - yıldızlı formalarını giydiler ve finale kadar yükseldiler.
Her sene Macaristan’ın Szarvas kentinde Jeurosport adlı bir spor – folklor turnuvası düzenleniyor. Yahudi çocukların yazları gittiği bir yaz kampı turnuva boyunca tam bir kibutz havasına bürünüyor. Organizasyon komitesinin amacı Balkan bölgesinde yaşayan 7’den 70’e her yaştan Yahudi’yi bir araya getirip kaynaşmalarını sağlamak. Bunu da folklor çatısı altında yapmayı amaçlıyorlar.
Folklorcü gençler, Szarvas’ta öğrendikleri dansları daha sonra ülkelerine dönüp kendi gençlerine öğretiyorlar. Senelerce folklor çatısı altında yapılan Jeurosport’un organizasyon komitesi futbolun halklar üzerindeki etkisini keşfetmiş olacak ki, son birkaç senedir futbolu da bu güzel organizasyonun bir parçası haline getirmişler.
Organizasyona katılan gençlerimiz Ceki Mitrani, Emre Koçik, Semih Levi, Yusuf Kovos, Yusuf Olo ve İlker Gaon Macaristan’da geçirdikleri birkaç günü “büyülü” kelimesiyle tanımlıyorlar.
Sporcularımızdan takım kaptanı Emre Koçik söze şöyle başlıyor: “Cuma günü Macaristan’a vardık. Odalarımıza yerleştikten sonra, kamptaki sinagogda diğer katılımcılarla bir araya gelip Şabat duasını ettik ve daha sonra hep beraber oyunlar ve şarkılar eşliğinde Şabat yemeğimizi yedik. O ilk buluşma inanılmazdı. Odadaki enerjiyi hissetmenizi isterdim.”
Bu sene Jeurosport dahilinde düzenlenen Futsal (salon futbolu) turnuvasına Bulgaristan, Macaristan, Türkiye, Estonya ve Sırbistan (2 ayrı takımla) katılım gösterdi. 3’er takımdan 2 grup oluşturuldu.
Gruplar şöyleydi:
1. Grup: Sırbistan 2, Bulgaristan ve Estonya
2. Grup: Türkiye, Macaristan ve Sırbistan 1
Gruplarda her takım birbiriyle bir defa oynadıktan sonra 1. grubu lider tamamlayan takım ile 2. grubun ikincisi; 2. grubun lideriyle de 1. grubu ikincisi olan takımlar yarı final maçları oynuyorlar. Yarı finalde kazanan takımlar final maçı, kaybeden takımlar ise 3.lük 4.lük maçı yapıyorlar. Grupları son sırada tamamlayan takımlar ise 5.lik 6.lık maçı oynuyorlar.
Ekibimizin üyelerinden Yusuf Kovos sözü alıyor: “Türkiye olarak ilk maçta Sırbistan 1’i 10-1, ikinci maçta ise Macaristan’ı da 10-3 yendik. Yarı finalde karşılaştığımız Sırbistan 2’yi de 5-2 yendik ve finalde Macaristan ile oynamaya hak kazandık. Final maçından yaklaşık 1 saat önce Macaristan’ın kaptanı, üzerinde “Hanukiya” olan bir tişörtle karşımıza çıktı ve bize “Bir gün yanabilecek mum sekiz gün yanmış ve büyük bir mucize olmuştu. Bizim sizi yenmemiz için de ancak böyle bir mucize olması gerekir. Ben de mucizelere inandığım için bu tişörtü giyiyorum” dedi. Takım olarak bu konuşmadan ciddi şekilde etkilendik ve daha da heyecanlandık. Final maçı başladı ve bir önceki gün 10-3 yendiğimiz takım, ilk 10 dakikada bize o konuşmayı yapan kaptanlarının attığı üç golle 3-0 öne geçti. Durumu toparlayıp 4-3 öne geçsek de yediğimiz şanssız bir golle maç 4-4 oldu ve uzatmalara gitti. Uzatmalarda da skor değişmedi maçın sonucunu seri penaltı atışları belirledi.”
Hala o heyecanı yaşadığı her halinden belli olan Semih Levi söze devam ediyor : “İlk penaltıyı Macarlar kaçırıp biz atınca şampiyon olacağımızı düşünmeye başlamıştık. Daha sonraki iki penaltıyı da kaçırınca yıkıldık ve Macaristan şampiyon oldu. Bu arada unutmadan şunu da ekleyeyim. Final maçı boyunca Bulgarlar ve Estonyalılar bizlere inanılmaz destek oldular ve onlara öğrettiğimiz tezahüratlarla bizlere moral vermeye çalıştılar.”
Yusuf Olo sözü alıyor: “Futsal turnuvasını 2. olarak bitirmemizin yanında da Türk ekibi olarak Jeurosport’a birçok açıdan damgamızı vurduk. Semih Levi turnuvada attığı 12 golle gol kralı oldu. Bunun yanında turnuva bünyesinde yapılan ve toplamda 16 kişinin katıldığı diğer bir bireysel turnuvaya 4 Türk olarak katıldık ve 4 Türk olarak finale kaldık. Takım kaptanımız Emre Koçik turnuva şampiyonu oldu.”
Sohbetimizi İlker Gaon sürdürüyor: “Takım olarak yaşadığımız en güzel an ödül töreniydi. Turnuvanın ikincisi olmamıza rağmen şampiyon olmuşçasına desteklendik. Yaklaşık 250 kişinin desteği ve Türkçe tezahüratlarıyla turnuva finalinde kaybetmenin yaşattığı psikolojik çöküntüden kurtulduk. Estonyalılar ayağa kalkınca, Sırplar, Bulgarlar ve Macarlar da onlara eşlik etti ve ayakta alkışlandık. Tüylerimiz diken diken oldu. Şampiyon olan Macarlar “Bu sizin hakkınızdı” diyerek şampiyonluklarını bize armağan ettiler.”
Ceki Mitrani devam ediyor: “Orada şunu anladık ki, alkışlanmamızın sebebi, oynadığımız futbolu beğenmelerinin dışında sergilediğimiz birliktelik, diğer katılımcılarla kurduğumuz güzel ilişkiler ve bunun sonucunda insanların bizi sevmiş olmalarından kaynaklandı. Bu da her şeyden önemliydi bizim için.
Bence kupadan ve madalyalarımızdan çok daha önemli şeyler kazandık orada... Farklı kültürlerden gelen insanlarla kurduğumuz ilişkiler ve onların sevgisini kazanmak her şeyden önemliydi. Turnuvanın sonunda herkes bizleri kendi ülkelerine davet ettiler ve bizimle ilişkilerini devam ettirmek istediklerini söylediler. Özetle kurulan dostluk bağları, kazanılan kupadan önemliydi.”
Sözü Yusuf Kovos alıyor: “Orada kurduğumuz iyi ilişkiler sayesinde katılımcı ekipler arasından sadece bizi Budapeşte’ye götürdüler ve bütün gün gezdirdiler. Tarihi yerleri ve Avrupa’nın en büyük sinagogunu görme fırsatı bulduk. Muhteşem bir yer; İçeri girdiğinde insanın tüyleri resmen diken diken oluyor. Macarlar bizi çok iyi ağırladılar. Onlara ne kadar teşekkür etsek, ne kadar minnet duysak azdır.”
Takım kaptanı Emre Koçik son sözü alıyor: “Hayatımız boyunca unutamayacağımız şeyler yaşadık. Mükemmel bir tecrübe oldu. En iyi şekilde temsil ettik. Artık her sene Türkiye’nin katılımını bekliyorlar. Buraya katılmamızda emeği geçen herkese ve cemaatimize teşekkür ederiz.”
Ay yıldızlı formamızı Macaristan’da en güzel şekilde temsil eden gençlerimize teşekkür ediyor, önümüzdeki senelerde düzenlenecek olan Jeurosport turnuvalarına katılmak isteyen gençlerle tecrübelerini paylaşmalarını diliyoruz.
Artık tüm dikkatlerimiz 10 Temmuz’da ülkemizi Dünya Maccabiatları’nda temsil edecek olan Türkiye Maccabiat kafilesinde. Kalbimiz sizinle çocuklar…