Bu haftadan itibaren "RADİOJAZZ" köşesinde Dani Altaras, çeşitli caz albümlerinin tanıtım ve yorumlarını bizlerle paylaşacak...
Bir aile düşünün ki, baba (Ellis Marsalis, Jr.) önde gelen modern bir caz piyanisti, dört oğuldan biri saksofoncu, biri trompetçi (meşhur Wynton Marsalis), biri tromboncu, biri baterist. Dördü de dünyaca ünlü caz müzisyenleri. Beşinci oğul ise şair ve fotoğrafçı.
Branford Marsalis bu oğulların saksafoncu olanı. 1960’da Louisiana’da doğdu. 1980’de Boston’da Berklee Müzik Koleji’nde öğrenciyken baterist Art Blakey’in orkestrasıyla Avrupa turnesine katıldı. Herbie Hancock, kardeşi Wynton, efsane Miles Davis ve Dizzy Gillespie ile çaldı. 1996’da kendi dörtlüsünü kurdu: Branford Marsalis Quartet. Grup, on yılı aşkın bir süredir aynı müzisyenlerden oluşuyor: Piyanoda Joey Calderazzo, basta Eric Revis ve davulda Jeff ‘Tain’ Watts.
Piyanist Joey Calderazzo 1965 New York doğumlu. Aralarında davulcu ve vokalistlerin bulunduğu bir ailede yetişti. Müziğe ilgisi Beatles ve Led Zeppelin grupları sayesinde rockla başladı. Birlikte takıldığı abisinin ve onun arkadaşlarının caza yönelmeleriyle o da Oscar Peterson, Chick Corea, Herbie Hancock ve McCoy Tyner gibi piyanistleri dinlemeye başladı. Yahudi asıllı saksofoncu Michael Brecker, basçı Dave Holland, Keith Jarrett’ın aynı anda üç ayrı ritm tutturmayı becerdiği söylenen davulcusu Jack deJohnette, basçı John Patitucci gibi isimlerle birlikte çaldı. 1998’de Branford’un grubuna katıldı.
Davulcu Jeff ‘Tain’ Watts, 1960 Pittsburg, Pennsylvania doğumlu. Hem Wynton’un, hem de Branford’un ayrı ayrı kazandıkları Grammy ödüllerinde davuldaki isimdi. Bunlardan ayrı Michael Brecker, McCoy Tyner, Gonzalo Rubalcaba’yla birlikte çaldı. Kurulduğu günden beri Branford dörtlüsünün davulcusu.
Basçı Eric Revis, 1967 Los Angeles doğumlu. Baba Ellis’ in New Orleans Üniversitesi’nden öğrencisi. 1997’den beri grupla birlikte çalıyor. Ayrıca, 2004’te, liderliğini yaptığı grubuyla birlikte ilk çıkış albümünü yayınladı. Halen San Antonio, Trinity Üniversitesi’nde Jazz Ensemble’ın yöneticisi.
Albüm Mart 2009’da yayınlandı. Branford, aynı müzisyenlerle artık iknci on yılını sürdüren kuartette hem grubun, hem de tek tek müzisyenlerin evrimini vurgulamak için albüme Almanca “dönüşüm” anlamına gelen Metamorphosen adını verdi. Grup her ne kadar Branford’un grubuysa da, bütün üyeler kendi besteleriyle albüme katkı yaptı.
Albüm, dokuz parçadan oluşuyor. Branford’un 1, piyanist Calderazzo’nun 2, davulcu Watts’ın 2, basçı Revis’in 3 orijinal bestesi, bir de Thelonious Monk kompozisyonu (Rhythm-a-ning) bulunuyor. Basçı Revis’in bestelediği ve tek başına çaldığı “And Then, He Was Gone” (3:17) dışındaki parçalar, 5 ile 10 dakika arasında uzunlukta. Böylece grup her parçada temayı geliştirme, katmanları ekleme ve parça ilerlerken keşif yapma imkanı buluyor. Parçalar yüksek tempolu ve enerjik Jitney Man, Jaberwocky ve Rhythm-a-ning ile The Blossom of Parting ve The Last Goodbye gibi harikulade ve melankolik besteler arasında değişiyor.
Bunlardan piyanist Calderazzo’nun bestesi olan The Blossom of Parting 9 dakikalık hiç bitmesin istenen bir şölen. Bir klasik müzik bestesini andıran bir melodi. Önce Branford’un saksofonu ile başlayan 1,5 dakikalık bir giriş, ardından sahneyi Calderazzo’ya devredişi ve piyanistin de bestesine tutkuyla sahip çıkışı. Dinleyeni caz dünyasından alıp klasik müzik alemine götürüşü. 3,5 dakikalık müthiş bir keyif. Sonra Branford tekrar liderliği ele alıyor ve melodiyi sürdürüyor. Parçanın sonuna kadar tadına doyulmaz bir şurup kıvamında döktürüyor. Öyle bir şurup ki, biraz önce beyninizin klasik müzik merkezini uyaran Calderazzo’nun piyanosundan sonra, kulaklarınızdan girip ruhunuza akarken bu sefer beyninizin caz merkezini uyarıyor. Ve parça bittiğinde dinleyici şunu sormadan edemiyor: Bir beste aynı anda hem bu kadar aynı, hem bu kadar farklı nasıl olabilir?
Albümde Branford’un bestesi Jabberwocky üçüncü sırada. Yüksek tempolu bir parça. Branford yirmi yıl sonra ilk defa bu parçada alto-saksofon çalarken ne kadar risk almaya hazır bir kişilik olduğunu da gösteriyor. Yine de virtüozitesini ve bütün hünerlerini gözler önüne seriyor.
Albümde son sırada yer alan Samo, davulcu Watts’ın bir bestesi. on dakikalık orta tempolu harikulade bir caz parçası. Bütün müzisyenler ortak ve senkronize bir katkı yapıyorlar. Hiçbiri diğerinin önüne geçmiyor veya arkasında kalmıyor. Dinleyiciye de bu mükemmel performansın zevkini çıkarmak kalıyor. Tıpkı diğer parçalarda olduğu gibi...