Michael Jackson’ı yıldızlarla dinleyeceğiz

Yaşam
1 Temmuz 2009 Çarşamba

David OJALVO


Değerli birinin kaybına karşılık, “bir yıldız kaydı” deriz.

Oysa yıldızlar yeni bir deyiş arıyor; çünkü kayan, bir yıldızdan daha fazlası…

***

Michael Jackson benim için ilklerdendi. Müziği yeni keşfetmeye başladığım çocukluk günlerimde, yabancı pop müziği belki de onunla tanıdım. Hatta Michael Jackson’dan dinlediğim ilk parçayı da hatırladım. 90’lı yılların başında, ağabeyim sıkça “Bad” adlı şarkısını çalardı. Onun konserleri, kostümleri, dansları ve tarzı değişikti, eğlenceliydi, kimi zaman nefes keserdi.

Michael Jackson bir fenomendi…

“Popüler kültür” diye bir kavram varsa eğer, Michael Jackson bu kavramın içini dolduruyordu. Aklımın ermediği, müzik üzerine kurulan sektör içinse, değeri çok büyüktü. O, genç yaşta aramızdan ayrılırken, bu vahşi sektörün de bu ayrılıkta eminim ki payı vardır.

***

Michael Jackson benim ilklerim arasında yer alsa da, “en”lerimden biri değildi. Onun güzel şarkılarını dinlemeyi severdim, severim. Hatta liseyi bitirmeden, bazı şarkılarını yeni, yeniden keşfetmişliğim vardır.

Müzik adına “en”ler nedir bilirim. En sevdiğim sanatçılar, en sevdiğim parçalar, belirli dönemde en çok dinlediklerim… Belki de bu yüzden, Michael Jackson’un vefatını okuduğumda aklıma ilk gelen isim İpek oldu.

***

İpek benim dostum.        

Yıllar önce tanıştığımızda, daha ilk sohbetimizde Michael Jackson’u ne kadar çok sevdiğini dile getirmişti. Onun çalışmaları üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirmiştik. O dönemde yaşadığı sıkıntıları konuşmuş olduğumuz üzere, İpek bana Michael Jackson’a hayranlarının nasıl da destek verdiğini aktarmıştı. O, bu desteği Türkiye’den veriyordu.

***

Kötü haberi aldığımız günün akşamı İpek’i aradım. Michael Jackson için başsağlığı dilemek istedim. İpek, ailesinden birini kaybetmiş kadar kederli, keyifsiz ve üzgündü. Bir süre onun sevdiği sanatçıya dair anılarını konuştuk. Elbette televizyon kanalları sürekli olarak onun video kliplerini ekrana getiriyor, hayatından kesitler sunuyordu. İpek, doğal olarak televizyona bakamıyordu…

“Haklısın,” dedim. “Sevdiğin birini kaybettiğin zaman, ilk etapta onun fotoğraflarına bakmak nasıl da zor geliyorsa, bu durum da senin için pek farklı değil.”

O gün her şey İpek’e Michael’ı çağrıştırıyordu. “Ben eğer bugünlere gelebildiysem, bunda Michael Jackson’ın rolü anlatamayacağım kadar büyük” diyordu.

Dostumu anlıyordum, anlıyorum. Bir de şu cümleleri paylaştı. “Bugün daha birçok arkadaşım beni aradı ve acıma ortak oldu. Buruk bir sevinç duyuyorum.”

***

İpek’in hayranlığını ve sevgisini takdir ediyorum. Benim de bu duyguları taşıdığım, çok sevdiğim bir sanatçı var.

Kimileri, bizlerin bazı sanatçılara böylesine bağlı olmuşumuzu yadırgayabilir.

“Hayranlık” ilginç bir psikoloji; başkalarını yüceltme aracılığıyla, benliği bir savunma mekanizması belki de… Zamanı geldiğinde, bu konu üzerine düşüneceğimi biliyorum. Mantıklı çıkarımlar, geliştireceğimiz anlayış belki bizi daha olgun kılacaktır…

“Hayranlık” kavramı, benim gözümde, insanın bünyesinde taşıdığı sevgi potansiyeline dair farklı bir kesit sunuyor.

***

Michael Jackson, “Thriller” ile “tüm zamanların en çok satan albümü” başarısını elde etti. Bu başarının bir benzerinin elde edebileceğine inancım zayıf. Sattığı 750 milyon albümü düşünürsek, kaba bir hesapla, bu dünyadaki her on kişiden birinde onun albümü var demektir.

***

Kayan, bir yıldızdan daha fazlası…

Onun şarkılarını ise, hüznümüz dağıldığında, yıldızlarla dinleyeceğiz…