Kime niyet, kime kısmet

<p class="BasicParagraph"><span>Milka Karaağaçlı son zamanlarda adından sıkça bahsedilen genç bir takı tasarımcısı. </span><span>Kısmet</span><span> adını verdiği markası büyük beğeni topluyor<?xml:namespace prefix =" o" ns =" "urn:schemas-microsoft-com:office:office"" /></span></font></p>

Yaşam
7 Ekim 2009 Çarşamba

Beni tanıyanlar bilir, takıya çok meraklıyım. İster kolye, ister yüzük olsun hiç fark etmez. Onlarsız olmaz! Neden mi? Çünkü onlar bir kıyafetin en önemli tamamlayıcıları… Takılarım olmadı mı o kıyafet eksik kalır gibi gelir bana…

Hal böyle olunca nerede ne takı görsem ilgimi çekiyor. Milka Karaağaçlı ile de yollarımız böyle kesişti.

Ortak arkadaşlarımız sayesinde ondan haberdar oldum. Hemen aradım ‘Hadi buluşalım’ dedim. İyi ki buluşmuşuz! Ona da, koleksiyonuna da bayıldım!

Sizinle de tanıştırmak istedim…

Takıya merakın nasıl başladı?

Takı, mücevher, moda kendimi bildim bileli hayatımda vardı. 4–5 yaşlarındayken dedemin eve kendi ürettiği bijuterileri getirdiğini ve benim onların içinde kaybolduğumu hatırlıyorum. Üniversitedeyken Wunderman Reklam Ajansı’nda çalışmaya başladım ve bu işin bana çok uygun olduğuna karar verdim. On üç sene hiç ara vermeden çalıştım. 2008 Kasım ayında hayatımda yeni bir kapı açıldı. Hayata bakışımı, inançlarımı ifade edebileceğim yepyeni bir alan buldum. İşin inceliklerini öğrendikçe daha da haz duymaya başladım ve bugün bu yolda büyük bir heyecanla ilerliyorum.

Tasarımlarının bir hikâyesi var mı?

Elbette, her bir koleksiyonun bir hikâyesi var ama bundan da önemlisi markamın bir hikâyesi var. Bütün tasarımlarım bir nazar boncuğu imzası taşıyor. Nazar boncuğu her zaman hayatımda oldu. Yeni bir eve taşınsam eve ilk alınan şey nazar boncuğudur. Bizim evimizde nazar boncuğunun koruyucu gücüne her zaman inanıldı.  Ben de bununla büyüdüm. Gözler kişinin dış dünyaya açılmasını sağlar. İyi ya da kötü bakışlar pozitif ya da negatif enerjiyi dışa vurur. Dolayısıyla gözler bir anlamda her şeyin başlangıcı sayılabilir. Nazar boncuğunun kişiye yöneltilen enerjilere karşı kişileri koruduğuna, taşların gelen enerjiyi geri yansıttığına inanıyorum. Bu nedenle de nazar boncuğunu seviyorum. Pırlanta ve değerli taşlar kullanarak nazar boncuklarına farklı bir tasarım yaklaşımı getirdim. Taktığım bir aksesuarın özel tasarım olmasının yanı sıra bir anlamının olması fikri beni heyecanlandırıyor. Markamın adı: Kısmet. Şans demek, talih demek, nasip demek. Gelecekle ilgili. Diyorum ki, bu marka benim Kısmet’im, şansım… Kısmet taktığımda gerçekten kendimi iyi hissediyorum. Şansımın, enerjimin açıldığına inanıyorum. Her bir tasarımımı da bu enerjiyle tasarlıyorum. Kısmet koleksiyonuna sahip olan herkes de bunu çok iyi biliyor.

İlham kaynağın…

Gördüğüm her şey ilham kaynağım olabiliyor. Bazen sabahları kalktığımda rüyamı hatırlayıp ondan bile bir fikir yaratabiliyorum.

Tasarımlarında en çok hangi materyalleri kullanıyorsun?

Ağırlıkla altınla çalışıyorum. Altınla birlikte pırlanta kullanmayı çok seviyorum. Sadece beyaz değil, siyah, sarı, yeşil gibi renklilerini de kullanıyorum. Pırlanta dışında safir, yakut ve garnet favorilerim arasında... Son iki sezondur V2K’ya özel olarak gümüş koleksiyonu yapıyorum.

Tarzını nasıl ifade edersin?

Sadelikten yanayım. Sadelik derken dümdüz ve renksiz olmaktan bahsetmiyorum.  Uyumdan bahsediyorum. Renkli giyinip sade olmaktan, sade giyinip gösterişli olmaktan söz ediyorum.

Nasıl kadınlar senin tasarımlarını tercih ediyor?

Kısmet takılarını tercih eden kadınların ortak bir özelliği var. Hepsi pozitif düşünceye inanıyorlar. Kısmet’i, felsefesini anlatıyorum ve bir şekilde kendilerini buluyorlar. Bununla beraber tasarımların özgünlüğünün, ürünlerin işçiliğinin ve kalitesinin farkına varıyorlar.

Sen tasarımlarını neyle, nasıl bütünlüyorsun?

Kolyeleri genelde ikili takmayı seviyorum. Bir kısa bir uzun kolye mutlaka üzerimde olur. Boynu açık bir şey giydiğimde kısa kolyelerin sayısını artırabiliyorum. İpli bilezikleri zincirlilerle birlikte takıyorum. Üzerimde en az bir tane nazar boncuğu oluyor.

Dünya’da en çok hangi tasarımcıların takılarını beğeniyorsun?

Marco Bicego’nun tasarımlarını çok beğeniyorum. Sadelik ve gösterişsizlik deyince ilk aklıma gelen isim.

Tiffany’nin Frank Gehry tasarımlarının sadeliğini ve asimetrisini beğeniyorum. Pandora markasını da başarılı buluyorum. Kendine özgü, spor, pratik bir tarz yarattı.

Türkiye’de tasarım mantığının yeterince geliştiğine inanıyor musun?

On sene öncesiyle karşılaştırdığımda bunun geliştiğini görebiliyorum. Artık tasarımın ne olduğunu daha iyi biliyoruz. Tasarıma değer veriyoruz. Bu konuda fırsatlar yaratıyoruz. Yeniliklere daha fazla açığız. Bence tasarım artık sanat olarak görülüyor.

Tasarım yaparken modadan etkileniyor musun?

Elbette etkileniyorum. Bence burada önemli olan trendleri takip etmek. Bunu kendine göre yorumlamak gerek. Mesela kalp formu modaysa onu ben yeniden tasarlıyorum. Onu benim bakış acıma göre stilize ediyorum. Bence özgün olmak çok önemli…

Kişiye özel tasarımlar yapıyor musun?

En sevdiğim bu aslında. Müşterilerimin birçoğu benden bunu istiyor. Ben de çok keyif alıyorum. Beraberce düşünüyoruz. Bir şeyler tasarlıyorum, onlara gösteriyorum. Son haline birlikte karar veriyoruz. Sonunda ortaya çıkan ikimizin enerjisiyle oluyor. Mücevher de bu enerjiyi taşıyor.

Dünyaca ünlü biri için takı tasarlayacak olsaydın bu kim olurdu? 

Madonna! Küçüklüğümden beri hayranıyım. Onu o kadar çok seviyorum ki onun için bir şey tasarlamayı çok ama çok isterdim.

Sana ulaşmak isteyenler için…

Bana www.kismet-tr.com adresinden ulaşabilirler.

 

Aksesuar senin için ne ifade ediyor?

Aksesuar deyince takının yanında ayakkabı, çanta ve şapka gibi kıyafeti tamamlayan unsurlar da aklıma geliyor. Bence aksesuar kişinin kendini ifade etmesinin bir yolu. Kıyafetlerim genelde sıkıcıdır. Düz modeller, koyu renkler tercihimdir. Aksesuarla görüntümü sıkıcı olmaktan kurtarırım. Bunda da kişiliğimi yansıtmasına özen gösteririm. Mesela, siyah pantolon ve siyah tişört giydiğimde mutlaka renkli bir ayakkabı, fular ya da çantayla tamamlarım.