Chavez Venezuela’sı: Yahudi Cemaati YOK OLMA noktasında mı?

1960’lı yıllarda sayısı 30 bini bulan Venezuela Yahudi Cemaat nüfusu, 1983 yılında Latin Amerika’da başlayan ekonomik kriz ve 1998’de antisemit görüşleriyle ünlü Devlet Başkanı Hugo Chavez’in başa geçmesi ile azalmaya başladı.

Joelle PİNTO Diğer
28 Ekim 2009 Çarşamba

Sayıları 1960 ve 1970’li yıllarda eşit sayıdaki Aşkenaz ve Sefarad cemaatleri ile 30 bini bulan, 1983’ten itibaren Latin Amerika’daki ekonomik çöküşle düşüşe geçen, en büyük darbeyi ise 1998 yılında antisemit söylemleriyle ünlü Devlet Başkanı Hugo Chavez’in iktidara gelmesiyle yaşamaya başlayan Yahudi Cemaatinin sayısı bugün 12 binlere kadar düşüyor. 

AZALAN YAHUDİLERİ BÜYÜK BİR GÖÇ MÜ BEKLİYOR?

Bu sorunun cevabını verebilmek için Yahudi karşıtı davranışların doruk noktaya ulaştığı 2009 yılına göz atmak gerekiyor. Devlet destekli antisemitizmin kendini gösterdiği Venezuela’nın Caracas şehrinde 31 Ocak 2009 günü meydana gelen Tiferet İsrael Sefarad Sinagogu’na yapılan saldırı, Yahudi cemaatinin korku içinde yaşamasına sebep oldu.

Yahudi düşmanlığını gözler önüne seren bu saldırıda sinagog talan edilmiş, kutsal Tora ruloları yerlere atıldı, sinagogun duvarlarına ‘Kahrolsun Yahudiler’, ‘Yahudiler defolun’ gibi nefret söylemi içeren grafittiler yapıldı. Tiferet Sinagogu daha önceki yıllarda da saldırılara maruz kalmış, şehirdeki duvarlara Ariel Şaron’u kötüleyen grafittiler yapılmıştı.  

Sinagog saldırısından kısa bir süre önce Hamas’ın İsrailli sivillere karşı yaptığı roket saldırılarına karşın İsrail’in havadan ve askeri güçle karşılık verdiği askeri operasyonun ardından, Chavez konuyla ilgili çeşitli antisemit söylemlerde bulundu. İsrail ve Venezuela arasındaki diplomatik ilişkileri kesen Chavez, İsrail Büyükelçisi’ni ülkesine geri yolladı. Şubat ayının başında İsrail’in de Venezuela Büyükelçisi’ni ülkesine geri yollaması ile tüm diplomatik bağlar kesildi.

Chavez Hükümeti’nde Chavez dışında parlamentoda, medyada, gerek Yahudi karşıtı ve İsrail karşıtı söylemlerle, gerek çirkin benzetmelerle, gerekse mitinglerle antisemit yönetimin dışavurumunda yükseliş oldu. Yahudilere ait iş yerleri ve cemaat merkezleri tehdit edildi.

 YAHUDİLER ÜZERİNDEN SİYASET

Holokost’u inkâr eden söylemleriyle tanınan İran Cumhurbaşlanı Başkanı Mahmud Ahmedinecad ile samimiyeti bilinen Chavez, aynı Ahmedinecad gibi İsrail’in var olma hakkı konusunda açıkça yorumlar yaptı, Venezuela Yahudilerinin de devlete bağlılıklarının sağlamlığından şüphesini açıkça dile getirdi.  Sinagog saldırılarının ardından üzüntülerini dile getiren bir açıklama yapan Chavez’in bu yorumunu Yahudi kuruluşları hiç samimi bulmadı.

2009 yılından önce de Chavez, Yahudi karşıtı tohumları devlete bağlı medya aracılığıyla yaymaya devam ediyordu.  2005 yılının Noel’inde yaptığı konuşmada Yahudilere kastederek İsa peygamberi çarmıha germek ve dünyanın tüm servetine sahip olmakla suçlamış, kışkırtıcı mesajlar vermiş, bu söylemleriyle Amerikalı Yahudi kuruluşlarının tepkisini çekmişti.

Sert ve kışkırtıcı konuşmalarıyla tanınan Chavez, İsrail ve Lübnan çatışmasının yer aldığı 2006 yılında da Yahudi karşıtı sözler sarf etmiş, Nazilerle İsraillileri karşılaştırarak, uluslar arası Yahudi Cemaati’nin tepkisini çekmişti. 

Chavez’in Yahudi karşıtı söylemleri 2004 yılından itibaren gözle görülür bir biçimde eylemlere de dönüşmeye başladı. Bu yıl Venezuela hükümetinde bir savcı olan Danilo Anderson’ın suikastının İsrail ile alakası olduğundan şüphelenilerek Colegio Hebraica adlı bir Yahudi okulu, çocukların içinde bulunduğu sırada yağmalandı.  2007 yılında ise Hebraica Cemaat Merkezi’ne yapılan yağmada yine silah arandığı iddia edilmiş, hiçbir şey bulunamamıştı.

Chavez, yıllarca antisemitizmi politika malzemesi olarak kullandı, muhalefeti Yahudiler tarafından zehirlenmekle suçladı, ‘gezgin Yahudilerin çektiği yere gitmeyin’ diyerek rakiplerine mesajlar yolladı.

 

CHAVEZ ÖNCESİ VE SONRASI

1980’li yıllar öncesi Venezuela’da yaşayan Yahudiler ekonomik olarak orta ve yüksek sınıfta yer alarak iyi bir geçim sağlıyorlardı. Petrol rezervlerinin azalması, ekonominin kötüleşmesi, profesyonel iş hayatındaki Yahudileri yavaş yavaş orta sınıftan yoksulluğa sürüklenmesine ve göç dalgalarına sebep oldu. Yahudi okullarına verilen burslarda da azalma, masrafları ödeyemeyenlerde ise yüzde otuz beşten büyük artış oldu. ABD gibi ülkelerde yüksek öğrenimini gören öğrenciler ülkede parlak bir gelecek göremeyip Venezuela’ya geri dönmemeye başlayınca, Chavez yönetimi öncesi ekonomik kriz nedeni ile meydana gelen göçlerin arından ülkedeki Yahudi sayısı 20 bine indi.  Antisemit Chavez hükümetinin ardından ise Yahudi cemaati on iki binlere kadar indi ve hızla azalmaya devam ediyor.

The Jewish Journal yazarı Julie Drucker makalesinde, La Union İsraelelita’nın Hahambaşı Ynchas Brener çok önemli üç noktaya parmak basıyor; “Eğer Chavez devlet başkanı olarak kalır ve aynı politikayı sürdürürse Yahudiler yılda yüzde iki ila üç arasında, yavaş fakat sistematik olarak küçülmeye devam edecek. Chavez Kübalı Diktatör Fidel Castro gibi Bolivarcı Devrim stilinde aşırı solcu bir politikayı uygulamaya kalkarsa ise ülkedeki Yahudilerin yüzde 50’sinin Venezuela’dan hızla göç etmesi bekleniyor.  Chavez’in istifa etmesi durumunda ise, göç öden Yahudilerin yüzde 30 ila 50’sinin Venezuela’ya geri dönüş yapabileceği düşünülüyor.” 

Venezuela’dan göç eden Yahudilerin gittikleri ülkeler arasında en çok İspanya, İsrail ve ABD’nin Florida Eyaleti yer alıyor.  Göç eden Yahudiler arasında ülkenin Yahudi cemaatine finansal katkıda bulunan başarılı profesyonellerin de bulunması, cemaatin maddi olarak da ayakta durabilmesini zorlaştırıyor. Venezuela’da halen yaşamakta olan cemaatin dörtte birinin fakir olması sebebiyle, artan enflasyon oranları ve azalan maddi destek bu ülkede Yahudi cemaatinin ayakta durabilmesi için büyük bir tehdit oluşturuyor.