İLANCILIK REKLAM AJANSI 100 yılı geride bıraktı

1909’da kurulan İlancılık Reklam Ajansı bu yıl kuruluşunun 100. yılını kutluyor. Meydan Larousse’un sayfalarına dahi geçen bu kurumun dünü, bu günü ve yarını,  İzidor Barouh, Yakup Barouh ve İlker Barouh ile görüştüm… Üç nesil, bir arada bir uyum içindeler…

Ester YANNİER Toplum
4 Kasım 2009 Çarşamba

Yakup Barouh’un, “ İlancılık sadece Türkiye’nin ilk Reklam ajansı değil, aynı zamanda günümüze değin yaşamayı sürdürebilmiş bir Reklam ajansı olduğunu vurgulamam gerekiyor. Bizden önce bu işi yapan birçok kişi veya şirket vardı. Ancak daha sonra kurulan ve günümüzde halen faaliyet gösteren ajansların en eskisi 1947’lerden geliyor. Aramızdaki 32 senenin avantajının olup olmadığı tartışılır. Çünkü bu süre zarfında iki büyük savaş yaşandı ve Reklam ne kadar gündemdeydi… Bilinen çok da fazla bilgi yok…” sözleriyle başladı söyleşimize

Biraz İlancılık Reklam Ajansı’nın tarihinden bahseder misiniz?

1933 yılına kadar kurucu üç ortağı ile yoluna devam İlancılık Reklam Ajansı’na Kemal Salih Ser de dâhil oluyor. İzidor Barouh, firmaya 1932’de müşteri temsilcisi ve muhasebe müdürü olarak giriyor. Barouh, aynı zamanda az da olsa başka firmaların da muhasebesini tutuyor. Ve de ilancılığa girdikten sonra 3–4 ay süreyle akşamları bu işini sürdürüyor. Maaşı kısa sürede artınca, diğer işlerden vazgeçiyor.

Reklam yaratıcılık gerektiren bir sektör. Ancak siz nasıl oluyor da üç nesil bu işin içindesiniz?

Kurucu olan dört kişi çok akıllı adamlar… Zira Reklam işinin yaratıcılık gerektirdiğinin bilincindeydiler. “Bu işe otomatik olarak çocuklarımızı alırsak ve bu çocuklar yaratıcı değiller ise bu iş batar” düşüncesinden yola çıkarak yazılı anlaşma yaptılar. Bir ortağın ayrılması durumunda hissesinin %10’nu ailesine kalır, diğer %15’ini şirketin içinde veya dışında gelişmesine yararlı olacak bir kimseye satılacak… Babam İzidor Barouh böyle ortak oldu…

2. Dünya Savaşı’nınYANSIMALARI

Burada bir karar ihlali var. Zira siz İzidor Bey’in oğlusunuz…

Karar ihlalinin en önemli sebebi benim Reklamcılık eğitimi almış olmam… Saint Joseph’i bitirdikten sonra şimdiki Boğaziçi’nde iki sene işletme iki sene de “pazarlama” üzerine eğitim aldım. Beşinci sene de Reklamcılık üzerine master yaptım. Bu durum karşısında otomatik olarak ben, dışarıdan işe yarayacak bir eleman  statüsüne girdim. Ama bunun yanı sıra bir avantajım daha vardı. Üniversitenin son senesi 1967’de üç arkadaş Ahmet Duru, Pınar Kılıç  ve ben Türkiye’nin ikinci araştırma şirketini kurduk.  Kurduğumuz bu şirket İlancılık ile kardeş şirket olarak bir süre araştırmalar yaptı… Büro Pars .. Pazarlama araştırma Reklam Servisleri…  1971 yılında onlardan ayrıldım…

Şu anda Türkiye’nin en önemli Reklam ajanlarından biri olan Pars Mccenn oldu.

İlker Barouh işinizi severek mi yapıyorsunuz?

Küçüklükten beri bu mesleğe kendimi yakın hissediyordum. Uluslararası ticaret okudum, bilgisayar yazımcılığı üzerine master yaptım. Tek düşüncem Reklamcılıktı… Hep çekici geldi… Reklamı sevmezsen bu iş yürümez…

Üçüncü nesil olarak şirkete neler katacaksın?

YB: Bundan iki sene evvel Kristal Elma’da kazandığımız ödülün yaratıcısı İlker’dir…  Esem Mat Reklamı ile en iyi TV kampanyası ödülünü kazandık… Demek ki onda da bir yetenek var.

 Baba-oğul çalışmak nasıl?

Y.B: Baba- oğul çalışmak kolay değil. Babamla 40 seneden beri çalışıyorum. Bizde bir sistem var işte birbirimize kızarız.  Akşam iş çıkışında baba- oğul olarak hayatımıza devam ederiz. Bir gün sonra o tartışmadan eser kalmaz. Şahsi tartışmamız olmadı diyebilirim.

Babamın masasını yumrukladığım çok olmuştur. İlker ise masamın başına gelir, yumruk atmaz ama dik dik bakar.  Yarım saat sonra bu da biter.

Babama karşı büyük bir avantajım oldu… Bilgisayar benim üniversite yıllarımda henüz başlıyordu. İlerleyen yıllarda bu konuda kendimi geliştirdim, şimdi bir gençten daha hakimim diyebilirim. İlker’in avantajı elektronik ve bilgisayar sisteminde, olaylara daha rahat giriyor. 

Hayat o kadar çabuk gelişiyor ki, 24 saat iş düşünür olduk…

Bizim sektörümüz de, diğer sektörler gibi çok hızlı değişiyor…  Bütün iş alanlarında eskiye oranla daha çok rekabet var, dolayısıyla daha farklı yaklaşımlara ihtiyaç duyuyor. İşimiz farklı markaları rakiplerinden ayırt edebilecek şekilde öne çıkartabilmek…

Reklamcılık, pazarlamanın bir bölümüdür… Yani “price, place, promotion ve product” (fiyat, yer, promosyon ve ürün) olayları… Geçenlerde Fiat’ın  CEO’su bir konuşmasında  “4 P’s of marketing” ifadesindeki çoğul anlama gelen “s” yi kimse dikkate almıyor. O“s” in anlamı speed yani hızdır” dedi.  Reklamcılıkta, hız büyük önem kazandı.

Yarının gelişimi, görüşüme göre şu: eskiden bütün Reklamlar, medyayı düşünerek hazırlanırdı. Artık bunu düşünerek hazırlanmayacak. Hedef müşteri kitlesini göz önüne alacaksın, onun anlayacağı dile göre hazırlayacaksın ve hangi mecrada yayınlarsam, doğru hedefe ulaşır şeklinde planlayacaksın… İşi biraz farklı düşünmek gerekiyor…

Teknolojinin Reklamda uygulanmasında, internet çok önemli. İnsanı anında yakalayan ve kaçamayacağı, radyo yine önem kazanmaya başladı diye öngörüyorum.  Araç kullananların çoğu radyo kanallarını dinliyor… Kazanmış olduğumuz Kristal Elma’ya baktığımızda da  bunu görebiliyoruz…

Firmamızın internet bölümünden İlker sorumlu. Şanslı olarak iki önemli faktörüm var…

Finans olarak babam, gelişime doğru gittiğimiz internet ve teknoloji bölümünde de İlker var…

Bu da bizim, İlancılığın başındaki 2-3 kişi için önemli unsur…

İzidor BAROUH

100 yılınızı kutluyorsunuz… Böyle bir değişim yaşayacağını ve bir aile şirketine dönüşeceğinizi hiç düşünmüş müydünüz?

Müşteri temasları ile basit bir şekilde başladım. Katiyen bu duruma geleceğim hiç aklıma gelmezdi…  1950’lerden sonra ortak oldum. İlk önce %15 verdiler,  havalara uçtum…

 

 İLANCILIK’ın Türkiye’ye tanıştırdığıİLKLER

Medya satın alma şirketi; yani Türkiye’de reklam sektörüne bakıldığında iki unsur vardır: kreatif reklam ajansları ve reklam satın alma ajansları. İlancılık ikisini beraber götüren ve medya satın almayı Türkiye’de yaratan ilk reklâm ajansıdır- dünyanın hiçbir yerinde uygulanmazken-… Basın organının ciro garantili tüm reklâm haklarını satın almak. Ancak bu uygulama diğer reklâm ajansları arasında sorun yarattı…

 Reklâmlar ya satır hesabı idi ya da götürü usulde fiyatlandırılıyordu. İlancılık, ilk ‘sütun satır’ kavramını getirdi…

 1940’tan önce uygulanan “sandviç men” dediğimiz ayaklı reklâm da firmamızın fikri…

 Tünel vagonları içine reklâm alan ilk ajans…

 İlk reklâm okulu diyebiliriz… Bizden yetişen birçok kişi var…

 

Nice yıllara...