Yaz aylarıydı… Bir akşamüstü devlet tiyatroları sanatçısı, taş plak üstadı, meddah oyunlarının son silahşörlerinden bir İstanbul Efendisi arkadaşım Cemal Ünlü aradı ve sahneye koyacağı bir oyunla ilgili “Yahudice değişik bir romansa var mı cd-lerinin arasında?” diye bir soru sordu. Adadaydım, yaz telaşı vakit bulamadım; bir daha sormadı ancak beni ve ailemi pazar akşamı Devlet Tiyatrolarının Kuzguncuk ile Üsküdar arasındaki eski Tütün Deposu’ndaki yeni sahnesinde gösterime giren “Kuzguncuk Türküsü” oyununa davet edince istediği değişik bir şarkıyı arayacak vakti bulamadığım için de bir hayli mahçuptum.
Devlet Tiyatroları on beş gün önce yeni dekore edilmiş bu tarihi binada Güngör Dilmen’in yazdığı “Kuzguncuk Türküsü”nün dünya premierini gerçekleştirdi.
Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin ve Müslümanların Kuzguncuk’taki ortak yaşamını konu alan bu oyunu sahneye koymak hem bilgi hem cesaret gerektirdiği kanaatindeyim.
Yakından tanıdığım yönetmen Cemal Ünlü ülkemizde yaşamakta olan, azınlıkları gerçekten yakından tanıyan ve aralarında çok gerçek dostu bulunan bir sanatçı. Bu oyunu sahneye koymak da ona yakışırdı. Öyle de oldu.
Oyun, tüm kadronun “Los Bilbilikos” şarkısını seslendirmesiyle başlıyor. Rum, Yahudi ve Ermeni şahsiyetleri canlandıran oyuncuların düzgün Türkçe ile konuşmaları kanaatimce çok olumlu bir unsur.
Oyunun başrol oyuncusu Rum öğretmenin “hoşgörü” üzerine tepkisindeki incelik ile Müslüman Türklerin iki değişik dinden kişinin aşkında daima Müslüman erkekler ile Rum, Ermeni veya Yahudi kadınlarla ilişkileri uygun görmelerini ve aksinin daha rencide edici görmelerini gözler önüne sermesi de çarpıcı iki yaklaşımdı.
Rum öğretmen, geniş toplum erkeklerinin dini azınlık kadınlarını daha hoppa görmelerini de bir soruyla eleştirmeyi başarıyor.
6-7 Eylül 1955 olaylarının tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildiği oyunda, dini azınlık Türklerin yaşamış olduğu üzücü olaylar ve bir kısmının kötü şartlar altında anavatanlarını terketmelerini canlandıran bölümün bazı aşırı milliyetçi çevrelerin tepkisini çekebileceği endişesini de taşıdığını belirtmek istiyorum.
Başrollerini Gülenay Kalkan (Daskala) ve Murat Karasu (Can Yücel)’nun üstlendikleri oyunda oyuncuların performanslarının iyi, şarkıların ve dansların kulağa hoş gelen ve estetik olduğunu da belirtmek isterim.
Hepinize tavsiyem Cumhuriyet dönemindeki “6 Eylül Olayı”nı genç nesillere aktaran bu piyesi mutlaka izlemenizdir. Bu oyunu sahneye koyan Cemal Ünlü’ye ve bunu repertuarına koyan Devlet Tiyatroları’na tarihe ışık tutma adına teşekkürü bir borç bilirim.
Silvyo OVADYA