Yıldırımspor Kültür ve Gençlik Kulübü Derneği Kültür Gezileri kapsamında düzenlediği organizasyonda 29 Ekim’de 40 kişinin katılımıyla Antakya’daydı. Konuyla ilgili Teri Avadya’nın yazısına yer veriyoruz
Dünyanın ilk yerleşim yerlerinden biri olan Antakya, bir tarafında Amik Ovası, kuzeyinde Amos Dağları, güneyinde Kel Dağları ile çevrili Asi Nehri’nin kenarına kurulu güzel bir şehir. Antakya, daracık sokakları, geniş avlulara açılan evleri, eşsiz lezzetteki yemekleri ve her adımda rastladığımız narenciye ağaçlarıyla bütün grubu büyüledi. Üç dinin iç içe yaşandığı dünyadaki ender şehirlerden biri. Sermaye Camii ile Katolik Kilisesi sırt sırta; karşı sırada sinagog az ötesinde Antakya’nın en eski camii Habib Neccar. Antakya’da Museviler, Müslümanlar, Hıristiyanlar, bir arada hoşgörü saygı ve sevgi içinde herkese örnek oluşturacak kadar uyumlu bir yaşam sürüyorlar. Antakya’nın bu tarih ve kültür dolu sokaklarında gezinirken, şehrin Yahudi cemaatini tanımak ziyaret etmek en büyük arzumuzdu. Şehre varışımızdan bir gün sonra Antakya Sinagogu’na gittik. Bizleri Antakya Cemaat Başkanı Şaul Cenudi karşıladı. Şaul Bey’in misafirperverliği karşısında etkilenmemek elde değildi. Başkan cemaati ve sinagogu hakkında kısa bir bilgi aktarımında bulunduktan sonra Şabat duasını ve cumartesi sabah tefilasını hep birlikte yapmak istediğini belirtti. Memnuniyetle kabul ettik… Akşam duada tekrar buluşmak üzere ayrıldığımızı zannederken, Şaul Bey’in bizi yalnız bırakmaması, gün içinde turumuza eşlik etmesi, her girdiğimiz mekâna dair bilgiler vermesi, gezimizi çok daha keyifli hale getiren bir unsur oldu. Gezimizin kapsamında bir de Ortodoks Kilisesi ziyareti vardı. Şaul Bey bizleri Ortodoks Kilisesi Rahibi Can Delluler ile tanıştırdı. Kilisede Musa Peygamber elinde 10 Emirle resmedilmişti. Kilisenin dış cephesi süsl Bir kilisedeydik, bir Ortodoks rahip ve bir dindaşımız olağanüstü sesiyle bir Yahudi ilahisi olan “El Adon”u birlikte seslendiriyordu… Geziye katılan 40 kişi coşkuyla bu ilahiye eşlik ediyor ve Müslüman ziyaretçiler bu durumu büyük bir saygıyla izliyordu. Belki de bu dünyada ilk kez yaşanıyordu… Görülmeye değerdi doğrusu.. Kiliseden ayrılırken, keşke o an yaşadığımız birlik duygusunu tüm insanlık hissetse diye konuşuyorduk aramızda… Cuma akşamı hep birlikte Şabat duasına katıldık, Cumartesi sabah tefilasındaki coşku hepimizin kalbini titretti…Tefila çıkışında bizi bekleyen seuda, Antakya yemeklerinin en güzel örnekleriyle doluydu. Tefila sonrasında YSK Başkanı Hayim Eskenazi bu ziyareti ölümsüzleştirmek adına Antakya Cemaat Başkanına bir teşekkür plaketi sundu. Seuda sırasında sohbet etme fırsatını bulduğumuz Antakya Cemaat Başkanı, İstanbul cemaatinin katkılarının kendilerini mutlu ettiğini belirtti. Şaul Bey ayrıca, her Şabat İstanbul’dan gelen Hazan sayesinde ibadetlerini gerçekleştirebildiklerini, sadece ayda bir kez Şohet’in geldiğini ancak bu sayede Kaşer et yiyebildiklerini tüm gayretleriyle ancak 15-16 aile kalmış olan bu cemaati ve değerlerini yaşatmaya çalıştığını paylaştı. Şaul Bey tüm Türkiye’deki cemaatleri sinagoglarında ağırlamak istediğini ve mutluluğu herkesle paylaşmak istediklerini vurguladı. Hatta Antakya’yı ziyaret etmek isteyenlere şu mesajı iletmemizi istedi: “Buraya gelin, rehber falan almayın. Ben, sizleri bizzat gezdireceğim” Kalplerimizde huzur, yüzlerimizde gülümsemeyle ayrıldık yanlarından. Biz Yıldırımspor un düzenlediği bir Antakya Rüyası yaşadık. 5 yıl önce, bu dönem YSK Başkanı Hayim Eskenazi’nin başlattığı gezi organizasyonu çalışmalarında bir ilk daha gerçekleşmiş oldu. Katılımcıların takdir ettiği YSK’nın profesyonel anlamda ortaya koyduğu bu gezi organizasyonunda ilk hareket noktasından, bitiş noktasına kadar kusursuzca programlandı ve uygulandı.