2009 konser albümleri açısından bereketli bir yıl oldu. Özellikle ağır sıklet cazcılar piyasaya birçok albüm sürdü.
Bunlardan kaçırılmaması gereken birkaç tanesini saymak gerekirse, Chick Corea’nın efsane caz fusion grubu Return to Forever’dan Returns, yine bu tarzın ustalarından virtüöz gitarist John McLaughlin, Chick Core’dan Five Peace Band Live ve vibrafoncu Gary Burton ile gitarcı Pat Metheny’den Quartet Live
Konser albümleri stüdyo albümlerinden biraz farklıdır. Konserlerde parçalar orijinallerinden biraz daha uzatılır, sololara ağırlık verilir, doğaçlama bölümler daha fazladır. Bir de, parça sonlarında veya sıkı bir solonun ardından, dinleyende konserdeymiş hissi uyandıran alkış sesleri duyulur. Bu yıl, bazılarınca gelmiş geçmiş en iyi piyano üçlüsü olarak kabul edilen Keith Jarrett Standards Trio da bir konser albümü yayınladı: Yesterdays. Piyanoda Jarrett, basta Gary Peacock ve davulda Jack DeJohnette’ten oluşan üçlü tam 26 senedir birlikte çalıyor. Çalarken birbirlerini anlamaları için artık göz göze gelmelerine bile gerek yok, aralarında oluşan telepati ulaştıkları mükemmel uyum için yeterli. Öyle ki, birçok yorumcuya göre, doğaçlamaları bile beste kıvamını tutturuyor. Garry Peacock... Bugün artık 70’li yaşlarını sürdüren bu ünlü müzisyen, kariyerinin ilk yıllarında Bill Evans ve Miles Davis gibi efsanelerle çaldı. Keith Jarrett’le yolları ilk olarak 1977’de, Peacock’un liderliğinde yayınlanan Tales of Another adlı albümle oldu. Bu albümdeki 7 dakikalık harikulade Vignette klasik oldu ve bugün hala birçok cazcı tarafından yorumlanıyor (Polonyalı piyanist Marcin Wasilevski Trio’nun 2008 yapımı January albümündeki yorum muhteşemdir). Peacock’un fark yaratan bir özelliği de, aynı zamanda iyi bir piyanist olması. Jack DeJohnette... Bu köşenin kısacık tarihinde yayınlanan bir elin parmakları kadar albümün 3 tanesinde yer alan bir dev müzisyen. Bir iddiaya göre aynı anda 3 ayrı ritm tutturabilen bir sihirbaz. Kariyerinin başlarında piyanist Bill Evans’la, 26 yıldır da Keith Jarrett’le çala çala o da çok iyi piyanist oldu. O kadar ki, portfolyosunda Piano Album adlı bir solo çalışma da var. Jarrett’le çalışmalarının yanı sıra son albümü, piyanoda Danilo Perez ve basta John Patitucci ile bu yıl çıkardıkları Music We Are. DeJohnette yenilikçiliğini, bu albümde davulla birlikte melodika da çalarak gösteriyor. Keith Jarrett... Hem caz hem klasik müzikte bir piyano virtüözü. Her iki türde de bu denli kabul ve takdir gören belki de tek müzisyen. Bunlar yetmezmiş gibi, önemli bir niteliği daha var, o da, bir doğaçlama ustası, hatta mucizesi olması. Kendisiyle yapılan ve DVD olarak da yayınlanan (The Art of Improvisation, 2005) bir röportjada şunları anlatıyor: “Solo konserlerimde sahneye çıkıp piyanonun başına oturduğumda ne çalacağım hakkında hiç bir fikrim yok. İlk tuşa basıyorum ve arkası kendiliğinden geliyor. Herkes bana bunu nasıl yaptığımı soruyor. Hepsine de aynı cevabı veriyorum: Bilmiyorum, yapıyorum işte.” Jarrett’ın aynı röportajdaki şu sözlerinde nasıl yaptığının ipuçları saklı: “Bütünselci niteliği nedeniyle doğaçlama yapmak demek, herşeyinizi ortaya koymak demektir. Gerçek zamanlıdır, düzeltme yapmak imkânı yoktur. Sinir sisteminizin, her türlü beklenmeyen gelişemeye karşı hazırlıklı olması gerekir.” Keith Jarret’in müzik kariyeri 56 seneyi kapsıyor. Buna bakıp de 80’lerine merdiven dayamış bir müzisyenden söz edildiği zannedilmesin. Henüz 60’larında. İlk profesyonel konserlerini, harika çocuk olarak 8 yaşında veriyor. Klasik bestecilerin eserlerini seslendirdiği bu konserlerin sonunda ise kendi bestelerini çalıyor. Jarrett caz’da adını ilk olarak saksafoncu Charles Lloyd, sonra da, Chick Corea ile dönüşümlü olarak çaldığı Miles Davis’in orkestrasıyla duyuruyor. Kendi başına uçmaya karar verdiğinde hem ABD’de, hem Avrupa’da iki grup kuruyor: Eşi Yahudi olan siyahi saksafoncu Dewey Redman, basçı Charlie Haden ve davulcu Paul Motian ile American Quartet ve ülkemizde verdiği bütün konserlerin biletleri günler öncesinden tükenen saksafoncu Jan Garbarek, basçı Palle Danielsson ve davulcu John Christensen (tümü İskandinav) ile European Quartet. European Quartet’le çıkardığı Belonging (1974), My Song (1978), Personal Mountains ve Nude Ants (1979) çoğu cazsever tarafından eşsiz, benzersiz olarak görülür. Jarrett’in yürüdüğü bir diğer kulvar da solo piyano performanslarıdır. Bunlardan bazıları Bach, Händel, Mozart ve Shostakovich’in eserlerini piyano veya harpsichordla seslendirdiği albümler, bazıları ise doğaçlama piyano konserleri. Bunların en bilineni, kendi piyanosu gelmediği için konser salonunda mevcut olan fakat sesini hiç beğenmediği halde çalmak zorunda kaldığı piyano ile verdiği 1975 Köln konseridir. Albüme gelince... Yesterdays, aralarında Horace Silver, Dizzy Gillespie, Charlie “Bird” Parker gibi efsanelerin bestelerinin de bulunduğu popüler caz standartlarını seslendirdikleri 9 parçadan oluşuyor. Dinleyicinin her ruh haline hitap eden, bazıları kıvrak ve yüksek tempolu, bazıları lirik yorumlar. Öğlen tatilinde veya akşam iş çıkışı eş dostla enerjik ve neşeli birkaç saat geçirmek için hareketli Strollin’, You Took Advantage of Me, Shaw’nuff, Sleeping Bee ve Stella by Starlight ideal. Romantik veya meditatif bir atmosfer içinse Yesterdays, You’ve Changed ve Smoke ilaç gibi. Virtüozitenin zirvesi ise 6. Sıradaki Scrapple from The Apple. Parça bitiminde alkışlar dinmek bilmiyor. Bu muhteşem konser albümünü dinlemekte tereddüt etmek için tek bir geçerli neden olabilir, o da, alkış seslerinin müziklerden daha uzun olmasından çekinmek. Tabii ki, böyle bir şey olmuyor. Albümü yayınlayan ECM’in mükemmeliyetçi yapımcısı ve Jarrett’in sadık kankası Manfred Eicher, sadece tertemiz bir kayıt yapmakla kalmıyor, uzayan alkışları da tam kıvamında kesiyor. Dinleyiciye de bu üstün müzisyenlerin yaptığı harika müziğin tadını çıkarmak kalıyor.