Gazze silah kaçakçılarının artık yeni bir düşmanı var: MISIR

Gazze’deki askeri harekât ve Washington’daki yeni yönetimi memnun etme çabasının sonucu olarak Mısır tünel ağları aracılığıyla Hamas’a silah taşıyan kaçakçılara baskı uygulamaya başladı

Dünya
18 Kasım 2009 Çarşamba

27 Aralık’ta başlayan ve 3 hafta süren Gazze operasyonu süresince İsrail Silahlı Kuvvetleri, Mısır’dan Gazze’ye silah kaçırmakta kullanılan birçok tüneli yok etmişti. İsrail ordusu tünelleri bombalamaya devam ederken Mısır da silah kaçakçılarını durdurmak için düzenlediği baskınlar dışında yollara barikatlar kurdu.

İsrail’in Ben-Gurion Üniversitesi’nde bulunan Hayim Herzog Ortadoğu Çalışmaları ve Diplomasi Merkezi Başkanı Yoram Meital “Mısır’ın da dahil olduğu uluslararası topluluğun gözlerinde kaçakçılıkla mücadele öncelik haline gelmiştir” açıklamasını yaptı.

Harekât öncesinde kaçakçılık amacıyla kullanılan 1000 kadar tünel olduğu iddia edilse de, kesin sayı hakkında ve kaçının yok edildiği hakkında tutarlı bir kaynak bulunmuyor. Kesin olan şey ise askeri harekâtın tünel ağında iş adamları tarafından yürütülen ve buzdolabından, besi hayvanına, mühimmattan silaha yapılan kaçakçılığa ciddi darbe vurulduğudur. Bu veri Arap medyasında yer alan açıklamalarla doğrulanıyor. Kaynaklar, tünellere yaklaşık 500 milyon dolar yatırıldığını ve tüm bu yatırımların “Dökme Kurşun” harekâtı ile kaybedildiğini ifade ediyorlar.

Harekâttan önce İsrail’in ana endişelerinden biri Mısır’ın silah kaçakçılığına karşı olan mücadelesindeki isteksizlikti. Hamas, daha önce İsrail’e yağdırdığı roket ve mühimmattan daha fazlasını elde ederken toprak altı tünellerinden elde ederken, Mısır harekete geçti.

16 Ekim’de Mısır beş kaçakçıyı yakaladı ve bir tüneli kapattı. Bir önceki hafta da üç tüneli daha kapatmıştı. Mısır ayrıca kaçakçılığın tünele ulaşmadan durdurulması için düzenlediği baskınların yanı sıra kaçakçıların kullandığı yolların üzerine aralıklarla barikatlar kurdu. 11 Ekim’de Sina Yarımadası’nın kuzeyine yaptığı baskında1,100 ton patlayıcı madde (TNT), yakında bir başka yere yaptığı baskında ise otomatik silahlarla beraber yine yaklaşık bir tonluk TNT ele geçirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Andy David, Mısır’ın yaptıkları ile ilgili olarak “Pozitif bir yaklaşım olduğu yönünde bir hissiyat var. İsrail uluslararası katılım görmekten dolayı mutlu” açıklamasını yaptı.

Konuya yakın kaynaklara göre kaçakçılıkla mücadelede Mısır’a, Amerikan ve İngiliz istihbarat servisleri -bazı kaynaklara göre ayrıca da Fransız servisi – yardımcı olacak bilgi sağlıyor. İstihbaratın çoğu silah ve mühimmat sevkiyatının Akdeniz ve Kızıldeniz’den Mısır’a sevk edildiği süreci kapsadığı düşünülüyor.

Uluslararası katılım bir sürpriz olarak algılanmamalı. İsrail’in Hamas’a karşı tek taraflı olarak ateşkes ilan ettiği Ocak ayında altı Avrupalı lider Kudüs’te bir araya gelmiş ve Gazze’ye yapılan silah kaçakçılığının durdurulması için bağlılıklarını dile getirmişlerdi.

En az beklenen olgu ise Mısır’ın harekete geçmedeki aceleciliğiydi. Geçmişte Mısır İsrail’in işbirlikçisi gibi görünmek konusunda tedirgindi ve kaçakçılıktan kâr eden Sina’daki bedevileri kızdırmama konusunda hassastı.

Kudüs’teki Shalem Center’da askeri analizci olan ve harekât boyunca İsrail ordusunun danışmanlığını yapan Yagil Henkin, Forward’a yaptığı açıklamada Kahire’deki birçok subayın tünel ağını yıkmak konusunda çekimser kalacağını ifade etmişti. Subaylar tünelleri silah dışında sivil hayatta gerekli malzeme ve ihtiyaçları sağlayan ve sınırın ihlalini engelleyen (2008 Ocak ayında yaşanan endişe verici ihlal gibi) bir güvenlik vanası olarak görüyordu.

Mısır’ın hareketi İsrailli yetkililere iletilip yorumları sorulduğunda yetkililer bir gerçeğe dikkat çekti. Mısır uzun süredir sınırlarında aşırı İslamcı mevcudiyetten endişe duymaktaydı ve Hamas’ın gücünü sınırlamak arzusundaydı. Andy David “İnanıyoruz ki Mısır Hamas’ın sadece İsrail vatandaşları için değil Mısır vatandaşları için de bir tehdit olduğunu anlıyor” dedi.

Fakat bazı analistlere göre Gazze operasyonu iki sebepten ötürü Mısır için çok radikal bir dönüm noktası oluşturdu.

İlki, harekât Mısır’ın üzerinde Arap dünyası tarafından gelen bir baskıya yol açtı. İsrail tarafından ablukaya alınan Gazze’de Refah sınır kapısını kapalı tuttuğundan dolayı Mısır çok yoğun eleştiriler aldı.  Ben-Gurion Üniversitesi’nde Mısır ilişkileri üzerine söz sahibi bir akademisyen olan Yoram Meital ise yinelenen bir çatışmanın Mısır’ın İsrail ile olan işbirliğinin iyice algılanmasına yol açacağını, Mısır’ın bundan dolayı Gazze’de ikinci raundu görmek istemediği yorumunu yaptı. Mısır’a göre İsrail’e roket ateşleme kapasitesi zayıflatılmış bir Hamas çatışmanın tekrarlanmasını önleyecektir.

Mısır’ın hareketliliğindeki ikinci kilit gücü ise Amerika’nın yeni Başkanı Barak Obama. Gözlemcilere göre George W. Bush döneminde başlayan soğuk ve mesafeli Washington-Kahire ilişkisinden sonra Obama’nın Müslüman dünyaya yönelik Haziran ayında yaptığı tarihi konuşmanın yeri olarak Kahire’yi seçmesi tesadüf değil.

Mısır’ın kaçakçılarla mücadele etmek için gösterdiği iştah medyada pek az yer buldu.  Meital’e göre Obama’nın Müslüman dünya ile buzları eritmesinin en görülebilir sonucu Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesi. Meital Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in de Obama’nın desteğini almaya hevesli olduğunu belirtiyor; “Eğer bunun bedeli Hamas’a karşı olan çabanın yoğunlaştırılması olacaksa, Mübarek bu bedeli ödemeye hazır”.

Yine de herkes Mısır’ın mücadelesine ikna olmuş değil. Bar-İlan Üniversitesi’ndeki Begin-Sedat Stratejik Çalışma Merkezi’nin kıdemli araştırması Stuart Kohen,  Mısır’ın iç sebeplerinden dolayı Hamas’a karşı yapacağı hareket arzusu ve etkinliği şüpheli. Kohen’e göre Mısır’ın uzun dönemde kaçakçılığa karşı yapacağı mücadele için yeterli kaynağı ve insan gücü tartışmalı.