New Jersey’de yaşayan anaokulu öğretmeni olarak bundan sonraki yazılarımda buraya has Yahudi geleneklerini ve farklı uygulamaları sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
İlk yazımda çocuklara kitap sevgisini aşılamak için yaptığımız çalışmaları bulabilirsiniz...
Kitapların çocukların hayatındaki yerinin önemi tartışılmaz bir gerçektir. Açılan her yeni kitabın sayfalarında keşfedilen serüvenler bambaşkadır. Bir evin bahçesinde oynayan çocuğun resmi, göklerde süzülen bir uçurtmanın resmi, denizin derinliklerinde huzurla yüzen balinanın resmi, ya da dalından düşen bir sonbahar yaprağının resmi çocukların hayal dünyasındaki birçok kapıyı aralamak için yeter de artar bile.
Amerika’da bir kitapçı dükkânında çocuklara ayrılan kitap köşesi çocuklar için pahası biçilmez bir değerdedir. Daha kitaplarla tanışmamış küçük kardeşleri de unutmamak lazım tabi ki. Onların da oynayabilmeleri için ufak tefek oyuncaklar serpilmiştir aralara. Böylece anne, büyük çocuğuyla bir kitaba göz atarken küçük kardeş de oradaki diğer çocuklarla trenler ya da arabalarla oynamanın zevkini alır. Yan gözle de annesi ve abisinin kitap okuduğunu algılayıp hafızasına yerleştirir. Böylece farkında olmadan kitap okuma alışkanlığı hemen orada başlamış olur.
Kitap sevgisini aşılayan ortamlardan başka bir tanesi de mahalle kütüphaneleridir. Bir yaşına gelen her çocuk bir kütüphane kartı sahibi olarak işe başlar. Parka gidilemeyen yağmurlu havalarda ver elini kütüphane. Bu kütüphaneler her yaştan insanın bulabileceği milyonlarca kitapla donatılmıştır. Kitapların yanında müzik CD’leri ya da kasetleri veya film DVD’leri ve videoları da bulmak mümkündür. Benim çocuklarımla kütüphane gezintisine çıktığımız zaman birkaç kitap ve bir iki film ödünç almadan oradan çıkmayız. İkisi de büyükler gibi kütüphaneci ablaya kendi kartlarını verip ödünç aldıkları kitapları kendi çantalarına yerleştirip büyük bir gururla eve dönerler.
Bir anaokulu öğretmeni olarak da kitap sevgisini aşılamak en önemli görevlerimden birisidir. Her mevsim, sınıfımdaki kitap köşesini elimden geldiği kadar davet edici bir şekilde döşemeye çalışırım. Çocuklara kitaplara iyi davranmak gerektiğini, onları arkadaşlarıyla paylaşmanın önemini anlatırız. Sınıfta işlenen konulara göre kitapları hep yenilemeye çalışırız. Bazı mahallelerin kütüphaneleri ilkbaharda kullanılmış kitap satışı yaparlar. Burada yırtılmamış, iyi durumda olan kitaplar birkaç kuruşa satılır. Bir anaokulu öğretmeni olarak bu satışları kaçırmamaya çalışırım, sınıfımdaki kitapların çoğu bu satışlardan gelir. Çocuklarımı da elimden geldiği kadar bu satışlara götürürüm; hem kendileri için kitap seçmenin zevkini ve bilincini aşılamak için, hem de bu kadar çok kitabı bir arada görmenin zevkine varabilmek için.
New Jersey Yahudi Cemaati okulların bütün öğretmenleri için sene de bir kere büyük seminerler hazırlanır. Hepimiz dört gözle bu seminerleri bekleriz. Birçok konuşmacının katıldığı bu seminerler yarım gün sürer. Bu seneki seminerin konusu çocuklara kitap sevgisini aşılamanın yollarıydı. Kitap köşelerini düzenlemenin öneminden bahsedildi. Biraz yaratıcılıkla neler yapılamaz ki zaten. “Fakir bir mahallede ki bir anaokulunda çalışan bir öğretmenin sınıfında kitap köşesini koyacağı pek bir yer yoktu,” dedi konuşmacı. Biraz araştırma ve biraz da yaratıcılıkla eskiciden çok ucuza aldığı bir banyo küvetini göz alıcı bir bezle döşemişti bu öğretmen. Bu resim ekrana gelince kitap köşesinin güzelliği hepimizi şaşkına çevirmişti. Daha sonra yere serpiştirilmiş büyüklü küçüklü yastıklardan oluşan başka bir kitap köşesi geldi ekrana, hemen arkasından küçük bir sallanan iskemle ve hasır sepetlerle donanmış başka bir kitap köşesi. Bu resimler büyük ekranda birbiri arkasından belirirken salondaki öğretmenler de kendi kitap köşelerinde yaratacakları değişiklikler için notlar alıyordu.
Bir sonraki seminerde sınıftaki çocukları kitap okunurken hareket halinde tutmanın önemi gündeme geldi. Küçük çocuklar bazen uzun zaman bir kitabın karşısında oturmakta zorlanırlar. Konuşmacı “Birçok çocuk kitabı hareket sözcükleri içerirler,” diyerek söze başladı. Kalkmak, yüzmek, yuvarlanmak, durmak, diş fırçalamak, yukarı, aşağı, hızlı, yavaş gibi olan bu sözcükler okundukça ve çocuklar bu hareketleri duydukça yaparlar. Böylece hem okunan kitaba eşlik etmiş olurlar, hem de kitabı baştan sonuna kadar dinlemenin tadına varırlar. Ceplerimizde yeni fikirlerle seminerden çıktıktan hemen sonra sınıfımda okuduğum bir kitapta öğrendiklerimizi hemen uygulamaya başladım. Çocuklar hareketleri yapmaktan, ben de onları seyretmekten çok büyük zevk aldık.
Kitap okumayı çok seven bir aileden gelmenin şansını ve gururunu taşıyorum. Aynı sevgiyi kendi çocuklarıma da aşılamak için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Kızım doğduğu zaman onu bebek arabasında sallayarak uyuturdum. Bir elimle arabayı sallar, öbür elimle de tuttuğum bir kitabı okurdum. Bebek arabasının arkasındaki küçük plastik pencereden bana bakan kızım uykuya dalana kadar elinde kitap tutan annesini seyrederdi. Şimdi ise, kendi kendine okumanın zevkini çıkarabilecek yaşa geldi. Ona bazen kitap yetiştirmekte zorlanıyorum. Sağ olsun kullanılmış kitap satışları.
Amerika’dan sizlere bol kitaplı günler diliyoruz.
Yael Safran / New Jersey