Aşağıdaki dokuz yüz kelimeye on sekiz dinleti sığdırdık..!
Geçen hafta olağanüstü iki müzik şölenine tanık olduk – ve bunlar gerçekten de yoğun iş günlerinin ardından sizi hem dinlediriyor, hem de bambaşka dünyalara taşıyor... İlki, “Akbank Piyano Günleri”nin kapanışı dolayısıyla, ancak sınırlı sayıda davetlinin tadına varabildiği bir resitaldi. Yaşamını Berlin’de sürdüren, günümüzün yükselen piyano virtüözleri arasında gördüğüm Özgür Aydın, “süper” bir program çerçevesinde önce Beethoven’in bir piyano sonatını ve ardından Chopin’den 4 impromptu sundu. Kendi kişisel (ve de amatör) kanımca, Beethoven’in (“Ay Işığı” ve “Appasionata”sını da geride bırakan) en görkemli sonatı, “Fırtına” adını taşıyan bu türdeki 17. yapıtıdır. Kaleminden toplam 32 sonat çıkmış olan bu müzik dehasının “Fırtına”yı bestelemeden önce “şu ana dek yarattıklarımdan pek memnun değilim – şimdi yeni yollar deneyeceğim” ifadesi, bu sonatı dinlerken kendini belli ediyor! Her şeyden önce, baştaki largo bölümü, bestecinin o dönemdeki depresiv ruhsal durumunu bize aktarırken, arada bir beliren allegro tınıları, gene de yaşamın hoş yanlarını ortaya çıkarmıyor değil. Kaldı ki orta bölümdeki adagio’nun ardından, üçüncü bölüm olan allegretto, daha çok Romantizm akımına bir öngörüyü oluştururken, gözlerinizi kapatarak içinizden kanatlanıp bir yerlere uçmanızı sağlıyor adeta... Gene bu müziğin uzmanı olmaktan uzak olmama karşın, genç Özgür Aydın’ın yorumunu, evdeki Sviatoslav Richter ve Wilhelm Kempff kayıtlarından çok daha heyecan verici olduğunu belirtmeden edemiyorum – ve bu sade ustalığını, kimi sanatçılarda çalarken gözlemlediğimiz abartılı yüz ifadelerine bürünmeden dışa vuruyor...
Perşembe akşamı ise CRR-KS’nda Akbank Oda Orkestrası’nı dinledik. Daimi şefleri Cem Mansur’un derlediği/hazırladığı/yönettiği aylık “konsept” konserleri kadar, ilk yarım saatteki “sohbet” bölümünde bize sunduğu son derece ilginç bilgiler, en az çalından müzik kadar doyurucu ve zevkli anlar yaşatıyor, bu etkinliğin artık tutkunu olmuş müzikseverlere... O akşamın başlığı olan “Polonyalılar ve Bolonyalılar”da, bir yandan İtalya’daki Bologna kentinin, öte yandan 20.yüzyıl Polonya’sının müzik yaşamının yanı sıra, diğer bazı özellikleri ve tarihçesi hakkında bilgi edindik, ardından çağdaş besteciler W.Lutoslawski ve K.Penderecki, 17. ve 19.yüzyılda yaşamış G.B.Vitali ile O.Respighi’nin yapıtlarını dinledik – ve, Mansur’a göre, Bologna’nın bir “fahri hemşehrisi” sayılabilecek W.A.Mozart’ın 2. Korno Konçertosu’nu, konuk İngiliz korno sanatçısı David Pyatt’ın nefesinden... Gittikçe olgunlaşan AOO’sının yetkin yorumları ile Cem kardeşimizin son derece sempatik biçimde, ancak gene de “damardan” verdiği müzik bilgilerini kaçırmayın – bir sonraki konser “İki Gezgin, İki Yıldönümü” başlığıyla Haendel ve Mendelssohn’a ayrılmış (23/12 CKM ve 24/12’de CRR’de).
PİYANO DEMİŞKEN...
...aramızdan yetişen ancak ABD’de ihtisas kazandıktan sonra gene de ana ocağı olan Notre Dame de Sion Konser Salonu’nu ihmal etmeyen yetenekli genç bir piyaniste kulak vermek isterseniz, 10/12 saat 20’de Tuğçe Tarı’nın Bach (Fransız Süiti), Beethoven (12.sonat) ve Prokofiev (7.sonat) yorumlarını kaçırmayın (bu resital ücretsizdir).
BU SALON BENİM - O ORKESTRA SENİN...
Cemal Reşid Rey Konser Salonu’nda bir an için kalacak olursak, ülkemizin yetiştirdiği en başarılı dans topluluğu olan Zeynep Tanbay Dans Projesi’nin yeni yapımı olan “Araz”ı 4/12’de izleyebilirsiniz. Keza, 8/12’de Ufuk ve Bahar Dördüncü Piyano İkilisi’nin Şostakoviç, Rahmaninov ve Prokofiyev’li “Rusya’da Beyaz Geceler”, 21/12’de Sharon Kam ve Itamar Golan’dan Çaykovski, Schumann, Debussy ve Ravel’in de yapıtlarını içeren bir klarnet/piyano dinletisi ve 26/12 akşamı Viyana’dan konuk edilen Johann Strauss Ensemble’in çalacağı Strauss Ailesi’nin vals ve polkaları, bu ayın başta gelen batı sanat müziği konserleridir. – Eğer değişik dünya müziklerine kulak vermek istiyorsanız, 11/12’de kemençe virtüözü Derya Türkan, ülkemizin seçkin viyolonsel sanatçısı Uğur Işık ile Fransız konuk basçı Renaud Garcia-Fons’un birlikteliği, Türk halk müziğinin iki usta sanatçısı Erkan Oğur ile İsmail Hakkı Demircioğlu 13/12’de, Yansımalar grubu 15/12’de, Napolitan şarkıları yanısıra fado, tango, mambo ve flamenkoları ile İtalyan aktris ve şarkıcı Lina Sastri 23/12 ve İspanya’dan gelen yedi dansçı kardeşten oluşan Los Vivancos topluluğu 27/12 akşamları aynı yerde sahne alacak. Veee, en başta: CRR-KS, 12 Aralık akşamı bir dünya sanatçısını konuk etmeye hazırlanıyor – Çağdaş Amerikan müziğinin devlerinden Philip Glass, solo piyano için etüdler ve diğer eserlerini çalacak! Ancak, dikkat: Anladığım kadarıyla salt klasikleşmiş Glass eserlerinden oluşan program, bu önemli “yeni müzik” bestecisinin repertuarına ve piyano düşüncesine içeriden bir bakış sağlamakla birlikte, herkesi harcı değildir – bu dinletiden sıkılabilecek okurlarımı şimdiden ikaz etmek isterim...
İş-Sanat Konser Salonu’nda Aralık boyunca batı sanat müziği türünde sadece bir konser görünüyor – o da, 20. yüzyılın başından bu yana yetişmiş en iyi Fransız kontrtenor kabul edilen Philippe Jaroussky’nin, Avrupa’nın tartışmasız en iyi dönem müziği topluluklarından Concerto Köln ile 5/12 akşamı sunacağı, Haendel ve Bach ağırlıklı aryalar ve bir klavsen konçertosunu içeren enfes bir barok programı... Öte yandan bu sahne de dünya müziklerinin bir yıldızını ağırlıyor: 12/12 akşamı, Türkiye’de de biletleri haftalar öncesinden tükenen konserleri ve büyük satış rakamlarına ulaşan albümleriyle çok iyi tanınan Monica Molina, dinleyenin içini ısıtan, biraz melankolik, biraz umut dolu, ama her zaman romantik sıcak sesi ile hayranlarını gene sevindirecek... 15/12’de ise bizden sevilen bir ses geliyor karşımıza: Kültürel ve estetik bilgisi yok olmakta olan İstanbul’u ve müziğini hatırlatmayı hedefleyen bu programda, berrak sesi ve güzel yorumuyla Şevval Sam’ın Türk Musikisi’nin usta bestecilerinin seçkin eserlerinden oluşan repertuarına, kentimiz hakkında belgesel-müzik programları yapan, müzik kültürü hakkında yazdığı yazılarla bu alana büyük katkıda bulunan İncilâ Bertuğ’un anlatacağı öykü ve anılar eşlik edecek – meraklısı için bulunmaz bir fırsat olsa gerek... İş-Sanat’ta yılın son etkinliği ise, Macaristan’dan gelen bir Roman topluluğu: Ortadoğu’da santur olarak da bilinen, Klezmer müziğinin “zimbl”i olan cimbalom sanatçısı Ernest Sarközy’nin kurduğu Gypsy Devils Orchestra Slovak, Rus, Macar, Yunan, Yahudi ve Roman geleneksel şarkılarından caza, klasik müzikten film müzikleri ve operetlere uzanan zengin repertuarıyla fırtına gibi esecek! Ülkemizde oldukça sevilen Roby Lakatoş topluluğunu bildiğim kadarıyla ilk kez sahneye çıkaran İş-Sanat, 29/12 akşamı bize bu konuda yeni bir yıldızı tanıtmaya hazırlanıyor...
Değerli “nitelik...”severler, aktaracak daha etkinlik çok – ancak yerimiz yok..! Son olarak, kendi dağarımda özel bir yeri olan Borusan Filarmoni Orkestrası’nın Aralık konser bilgisini de vereyim (16/12 CKM ve 17/12 Lütfü Kırdar KS): Rahmaninov 3.Piyano Konçertosu (Denis Matsuev), R.Strauss / Salome’den “Yedi Tül Dansı” ve Respighi (hani, şu Bologna’lılardan!) / Saba Melikesi Süiti...
Bol müzikli günler..!