/Hanuka’nın öyküsü

Gündem
16 Aralık 2009 Çarşamba

Bu akşam Yahudi çocukları menoraları yakacak, topaçlarını (sevivon) çevirecek ve hediyelerini alacak ama Hanuka, bayramların en yetişkin olanıdır. Bu bayram, iyi adamların korkunç işler, kötü adamların iyi işler yaptıkları ve bugün de bizimle kalan çözümsüz anlaşmazlıklarla herkesin şaşırıp kaldığı bir olayı yâd eder. Hanuka, siyasetin nasıl olduğunu, tarihin nasıl olduğunu, yaşamın nasıl olduğunu tam ve doğru olarak yansıtan bir bayramdır.

Hadise Yunan kültürünün yayılmasıyla başlar. Büyük İskender İmparatorluğu ve ondan sonra gelen daha küçük imparatorluklar Ortadoğu’ya yenilikçi fikirler ve kurumlar getirdi. En iyi döneminde Helenistik kültür, mantığın gücünü ve bireysel inancın önemini öne çıkardı. Kentlere tiyatrolar, jimnastikhaneler ve tartışma cemiyetleri getirdi.  Özellikle Kudüs gibi yerlerde yaşam standartlarını yükseltti.

Birçok Yahudi reform yanlısı bu gelişmeleri benimsedi. Yunanlıların bir temel düşüncesi vardı: İleri düzeyde bir evrensel kültür yaratma istekleri. Ve Yahudilerin de kendi temel düşünceleri vardı: Tek bir gerçek Tanrı fikri. Reform yanlıları bu iki düşünceyi birleştirmek istedi.

Şehirli Yahudiler Yunan kültürünün bazı taraflarını, Jason gibi Yunanlı isimleri alarak, jimnastikhanelerde spor yaparak ve Yunanlı kurumlar içinde gelişerek kendi kültürlerine asimile ettiler. Bazıları sessizce direndi. Diğerleri dağlara kaçtı. Fakat Kudüs iyi gitti. Bölgede siyasi kontrolü elinde bulunduran Selefki Hanedanı sadece hoşgörülü davranmadı; egemenliğindeki bölgede farklı dinlerin gelişmesine yardımcı olmak için imparatorluk parasını da kullandı.

M.Ö. 167’de, her nasılsa, Selefki kıralı IV. Antiohus Yahudi tapınağını kirleten, servetlere el koyan ve Yahudi ibadetlerini yasaklayan ve ölüm cezası içeren fermanlar yayınladı. Bunu niçin yaptığı belli değildir. Bazı tarihçiler inanır ki, aşırı Yahudi reformistler yönetimdeydi ve bunlar kendi inançlarının ilkel artıkları olarak gördükleri şeyleri ortadan kaldırmayı umuyorlardı. Başkaları ise Antiohus’un Yahudileri, Mısırlılarla olan savaşımında sadakatsiz beşinci kolcular olarak gördüğünü ve bu yüzden kendi halkı içine asimile etmeyi umduğuna inanır.

Hangisi olursa olsun, domuz yemeyi reddedenler, saf dinsel şehadetin ilk örnekleri olarak, öldürülür.

Bu dönem hakkında bir kitap yazmakta olan Jeffry Goldberg’in işaret ettiği gibi, Yahudiler isyan etmekte geç kaldı. Yahudi ibadeti üzerindeki kültürel baskı artıyordu. Yahudi gelenekçilerin silaha sarılması, ancak durum çılgın bir siyasi düzeye ulaştığında oldu. Bunu yaptıklarında ise öldürdükleri ilk kişi yine bir Yahudi idi.

Modiin kentinde, yeni yapılan bir Yunan sunağında kurban kesmeye kalkışan bir Yahudi, eski bir haham ailesinin yaşlı lideri Matatyau tarafından katledildi. Ardından Matatya’nın beş oğlu, Yuda Makabi önderliğinde rejime karşı bir isyan başlattı.

Yahudi iç savaşı bazı soru işaretlerine sebep oldu: Yahudi kimdir? İbadetin doğru düzeyini tanımlama hakkı kime aittir? Bu iç savaş aynı zamanda ruhani bir krize de yol açtı. Bu, aşiretler arası bir savaş değildi. Teolojiler arasında bir savaştı ve sadık müminlerin başına niçin kötü şeyler geldiği ve ölümden sonra neler olduğu ile ilgili her türlü konuyları ortaya döktü. Bunlar bölgede yüzyıllar boyunca yankılanacak destansı etkili konular olacaktı.

Makabiler, en doğru şekilde, ılımlı fanatikler olarak değerlendirilebilir. Yunan kültürüne karşı tümüyle isyan içinde değildiler. Kendilerini anlatmak için Yunan kurumsal lisanını kullandılar. Zaferlerini kutlamak için (Yahudi değil, Yunan kültürünün bir parçası olan) bir festival oluşturdular. Kısa süre sonra kendi hahamlarını seçimle iş başına getirmeye başladılar.

Öte yanda ise gelenekleri için ve inançlarının bekası için kahramanca savaşıyorlardı. Sünnet olmamış Yahudi bulurlarsa, zorla sünnet ediyorlardı. Yahudi toplumu içinde dini özgürlük onları ilgilendirmiyordu ve dinin bireysel bir seçim değil, kollektif bir rejim olduğuna inanıyorlardı.

Bunlar Ortadoğu’daki büyük bir güce karşı bir isyan kampanyasını kazanan son kızgın ve sakallı dini adamlar sürüsü değillerdi ama ilk olanlardandı. Kudüs’ü M.Ö. 164’te geri aldılar ve tapınağı tekrar Tanrı’ya adadılar. Rejimleri kısa sürede yozlaştı, zalim ve gerici oldu. Reform kavramı, [bu] Helenleşen radikaller tarafından gözden düşürüldü. İbadet durağanlaştı. Bilim soldu. Makabiler, Romalıları kaçınılmaz olarak Kudüs’e davet eden dini baskıcılara dönüştü.

Ilımlı Yahudi din eğitmenleri Hanuka’yı, antisemit bir Helen imparatorluğuna karşı çıkan birleşmiş bir Yahudi kahramanlığına dönüştürdü. Batı Şeria’daki yerleşimciler Hanuka’yı, çetin ceviz Yahudilerin, yozlaşmış ve asimile olmuş Yahudi kitleleri nasıl yendiklerinin öyküsü olarak anlatırlar. Rabiler, bütün bu olup bitenler içinde Tanrı’ya en azından küçük bir rol vermek için daha sonra kandil mucizesini eklediler.

Fakat olaylardaki karmaşık ironiyi; ilerleme, kahramanlık ve zalimliğin her yönden (kumaş gibi) dokunuşunu silmenin yolu yoktur. Makabiler Yahudi inancını kahramanca korudular. Fakat onların hikâyesini, kendi kendini kutlayan bir ahlak öyküsü gibi anlatmanın dürüst bir yolu yoktur. Hanuka’dan çıkarılacak ders, bir halkı koruyan mücadelelerin bile trajik ironiyle, karmaşıklıkla ve çekici olmayan seçimlerle benekli olduğudur.

 

DAVID BROOKS

New York Times, 10 Aralık 2009

Çeviri: Dani Altaras