Müzikleri, Pink Floyd’un Ornette Coleman ile buluşması olarak nitelendirilen, İdo Bukelman, Udi Shlomo ve Assaf Hakimi’den oluşan İdo Bukelman Jazz Trio, 13. Uluslararası Ankara Caz Festivali’nin konuğu olarak geçtiğimiz hafta Türkiye’deydi
Festival kapsamında Bilkent Üniversitesi’nde konser veren ve Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda bir atölye çalışmasına katılan grup, özel bir repertuar ile 17 Şubat Çarşamba akşamı Dostluk Yurdu Derneği’nde dinleyicilerle buluştu. Biz de fırsatı kaçırmayarak konser öncesi İdo Bukelman ile bir araya geldik.
Önce biraz müziğinizden bahsedelim…
Özetle bahsetmek gerekirse Rock ve Cazı harmanlayan bir tarzımız var. Rock müziğin çok güçlü bir yapısı var, söylemek istediğini kesin ve sert biçimde ifade etme imkânı sağlıyor. Caz ise sınırsız bir ifade imkânı sağlayan bir müzik türü. Ana hatları bu olsa da İsrail müziğinin de etkileri tarzımıza oldukça yansıyor. İsrail müziğinin güzelliği de evrensel olması bizce. İsrail’e farklı yerlerden gelenler, geldikleri yerlerin müziklerini de beraberlerinde getirmişler ve bu tarzlar zamanla harmanlanmış. İsrail müziğinde Rus, Türk, Yunan, Irak gibi farklı ülkelerin ezgilerine rastlamak mümkün.
Hepiniz caz eğitimi mi aldınız?
Assaf: New York’ta dört sene okudum, okul bittikten sonra da dört sene daha Amerika’da kaldım.
Udi ve İdo: İsrail’de Rimon School of Jazz and Contemporary Music’ten mezunuz.
Etkilendiğiniz müzisyenler kimler?
Ido:Led Zepplin, Pink Floyd ve özellikle Jimi Hendrix. Jimi Hendrix bence gelmiş geçmiş en iyi müzisyenlerden biri, onun müziğimdeki etkisi aldığım caz eğitiminden çok daha fazladır.
Bilkent Üniversitesi’nde verdiğiniz konser nasıl geçti?
Öncelikle atölye çalışması çok güzel geçti. Bizim için de çok enteresan bir tecrübe oldu. Konserlerde dinleyiciden iyi bir elektrik aldığımızı düşünüyoruz. Seyirci eğleniyor ve müziğin tadını çıkarıyor gibi gözüküyordu. Bilkent Üniversitesi’ndeki konserde de dinleyiciler bizi daha önceden tanımıyordu, ama konser bittikten sonra sahneye bir daha çağırdılar bizi. Onun dışında Bilkent Üniversitesi’nde kaldık, yurtları çok rahat, çok beğendik ama şehir merkezine oldukça uzak bir okulmuş, hepimizin dikkatini çekti.
Dostluk’taki konserinizden söz edecek olursak…
Repertuarımız daha farklı, istek üzerine kendi tarzımızdan ziyade daha çok İsrail müzikleri çalacağız, belki bir iki tane kendi şarkılarımızdan da çalabiliriz ama ağırlıklı olarak İsrail müzikleri olacak.
Türkiye’ye gelirken hiç endişe duydunuz mu?
Açıkçası bizi neyin beklediğini pek bilmeden geldik ama çok güzel karşılandık burada. Biz hepimiz barış yanlısıyız, aramızda politikayı takip edenimiz de var hiç ilgilenmeyenimiz de, ama hepimizin ortak noktası barış ve müziğin birleştirici gücü. Müziğin çok büyük bir gücü var, mesela Woodstock… Bence bu güç, barış için kullanılmalı, politikanın olumsuz etkilerinden arındırılmalı. Müzik bambaşka bir dünya ve politika, din, kültür, millet gibi farklılıklardan bağımsız tutulmalı.
İdo Bukelman Trio dışında başka gruplarınız da var…
İdo: Benim üç grubum daha var, hepsinin tarzı farklı, ancak her grubun kurucusu değilim, özellikle Assaf ile İsrail’in en önemli saksafon sanatçısı Albert Beger ile çalıyoruz.
Assaf: Ben de bir tanesi Türk müziği yapan bir grup olmak üzere yirmiye yakın toplulukta çalıyorum.
Udi: Benim de dâhil olduğum üç grup daha var.