2009 Nisan ayında başlayan, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu DIHAA Programı tarafından desteklenen ve Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı tarafından gerçekleştirilen ‘Türk Yahudi Toplumu ve Yahudi Kültürünü Tanıtma Projesi’ sona yaklaşıyor.
Yıl içerisinde Türk Yahudilerini tanıtmak adına neler yapıldı, en başarılı faaliyetler hangileri oldu, geniş toplumdan kimlere ulaşıldı… Tüm bunları projenin koordinatörü Lina Filiba ile görüştük
Proje kapsamında sırasıyla hangi etkinlikler yapıldı? Projeye 29 Nisan - 17 Mayıs 2009 tarihleri arasında gerçekleşen ‘Türk Yahudilerine Dışarıdan Bakış Fotoğraf Sergisi’ ile start verildi. Sergi, İsrail’de faaliyet gösteren ‘Academy for Geographic Photography’ fotoğraf okulu öğrencilerinin 2008 yılında, bir hafta boyunca İstanbul’un dört bir yanında çekmiş oldukları fotoğrafların arasından Türk Yahudilerine ait mekânlardaki karelerinden oluşuyordu. İkinci etkinliğimiz ise Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileriyle buluşmamız oldu. Haziran ayındaki ilk buluşmada lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki 27 öğrenci ile bir araya geldik. Öğrencileri, Neve Şalom Sinagogu’nda ‘Yahudilikte Mabet ve İbadet’ konuları hakkında bilgilendirmeye çalıştık. İkinci buluşma Aralık 2009’da üçüncüsü ise Mart 2010’da gerçekleşti. Önümüzdeki aylarda da bu çalışmalara aynı üniversitenin ilahiyat fakültesi öğrencileri ve hocaları ile Yahudi ve İslam dinlerinde farklı konular üzerinde durmaya, birlikte öğrenmeye, Yahudi dininin farklı yönlerini paylaşmaya ve anlatmaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz yaz aylarında ise Büyükada’da bir etkinlik düzenledik. Anadolu Kulübü’nün ev sahipliğinde Prof. Dr. Ruhi Ayangil yönetiminde Ayangil Türk Müziği Orkestra ve Korosu Solistleri ‘Yahudi Bestekârlar, Ada ve Mehtap Şarkıları Konseri’nde Türk makam müziği tekniği ile eser veren Yahudi asıllı bestekârların eserlerini tanıtmaya çalıştık. Projenin en önemli etkinliği ise ‘Farklı Kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Algı Araştırması’ oldu. Frekans Araştırma şirketi tarafından Türkiye genelini temsilen 1108 kişi ve telefon anketi yöntemiyle gerçekleştirilen, geniş toplumun genel olarak farklı kimliklere ve özellikle Yahudilik ve Türk Yahudileri konusuna bakış açısını ortaya çıkarmayı hedefleyen araştırma 29 Eylül tarihinde kamuoyuna sunuldu ve büyük ses getirdi. İzzet Keribar’ın ‘Sinagoglar ve Türkiye’de Yahudi Yaşamı Fotoğraf Sergisi’ ile de Bursa ve İzmir halkına ulaşmaya çalıştık. Sergiyi geçen yılın Ekim ayında Bursa’da, Şubat ayında da İzmir’de düzenledik. Projenin en uzun soluklu etkinliği ise ‘Galata Yöresi Yahudi Kültürü Turları’. Talebe göre iki ya da üç haftada bir Pazar günleri düzenlediğimiz turlarla, katılımcılara Galata bölgesinde Yahudilere ait mekânları gezdirerek tarih ve kültürümüzü tanıtmayı hedefledik. Bir diğer etkinlik ise ‘Makamların Büyüsü’ serisinin ilk konseri oldu. Özellikle Karen Gerson Şarhon’un uzun yıllar süren çalışmaları ile ortaya çıkan, Türk musikisi makamları ile Türk Sefarad litürjisinin yüzyıllar içindeki etkileşimini ortaya koyan Maftirimlerin tanıtım konseri Ocak 2010’da Neve Şalom Sinagogu’nda düzenlendi. ‘Makamların Büyüsü’ konser serisinin ikincisi ise 21 Ocak tarihinde Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu üyelerinin oluşturduğu “Grup Yeni Bir Gülnihal” tarafından seslendirilen Türk Musikisinde Türk ve Yahudi bestekârların eserlerinin seslendirildiği Türk Müziği Konseri Akatlar Kültür Merkezi’ nde yer aldı. Üniversiteler ile birlikte kendi mekânlarında bazı panel veya konferanslar ile bilgi paylaşım çalışmalarımız da projemizin bir parçası. Sonbaharda, Yeditepe Üniversitesi’nde ‘Türk Musevilerinin imajı’ konulu bir sunum gerçekleştirdik. Benzer bir çalışmayı nisan ayında da yurt dışından davet ettiğimiz bir konuşmacının katılımı ile Bahçeşehir ve Boğaziçi Üniversiteleri’nde yapacağız. Bu etkinlikler arasında en başarılı olanlar hangileriydi? Proje kapsamında bence en başarılı olan faaliyet ‘Farklı Kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Algı Araştırması’ oldu. Araştırmanın sonuçları neredeyse tüm gazetelerde yer aldı. Birçok köşe yazarı konuyu yazılarında ele aldı ve büyük çoğunluğun tepki ve yorumları da hep olumlu idi. Bunun dışında, ilahiyat fakültesi öğrencileri ile buluşmamız da çok etkili ve başarılı idi. Onların kafalarındaki birçok soruya cevap verdiğimizi düşünüyorum. İlerleyen günlerde bu buluşmaların devamını getirmeyi planlıyoruz. Pazar günleri düzenlediğimiz Galata turları ile ilgili olarak da çok olumlu geri dönüşler aldık; çok güzel dostluklar kurduk… Turlarımıza şimdiye kadar 400’ye yakın kişi katıldı, projenin sonuna kadar bu sayının 500’e ulaşmasını hedefliyoruz… Hatta bu turu bazı sivil toplum örgütlerinden birlikte çalışma yaptıkları gruplar ve lise tarih öğretmenleri için düzenlememiz konusunda bir rica aldık. Bazı resmi kurum profesyonel çalışanları, üyeleri ile geziler tertipleyen web portalleri bizlerle bağlantıya geçip çok sayıda kişi ile katılım gösterdiler. Civar kafe ve lokantalarında bulunmakta olan broşürlerimizi bulan, web sayfamızda yazan, daha önce katılmış dostları olan kişiler bizi arıyor veya mail yolluyorlar. Bu tip talepler bizi çok mutlu etti. Profesyonel turizm rehberleri liderliğinde düzenlenen turlarımıza mutlaka bir veya birkaç gönüllü ek olarak katılarak misafirlerimizin Türk Yahudiliği ile ilgili sorularını cevaplandırmak veya paylaşımda bulunmayı amaçlıyoruz. İstanbul dışındaki etkinliklerde nasıl karşılandınız? Bursa ve İzmir’deki sergilerimiz de çok keyifli geçti. Özellikle Bursa’da cemaatin, geniş toplumla çok çok olumlu bir etkileşimi var; sergimiz cemaatin bu gayretleri ve çalışmaları ile Izzet Keribar’ın çalışmalarının gördüğü özel ilgi sayesinde çok iyi karşılandık ve sergimiz yoğun ziyaret aldı. İzmir’de ise İzmir Ticaret Odası Sergi Salonu’nda yer alan sergimiz Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın ev sahipliğinde İzmir Musevi Cemaati yöneticilerinin desteği ile yerel basının yoğun ilgisi ile karşılandı. AB destekli bir projede çalışmak ne gibi deneyimler sundu? Bu bizim ilk AB destekli projemiz oldu. Diğer azınlık grupları, bu konuda bizden daha çok yol katettiler. (Ermeni Cemaati şu anda üçüncü projesini yürütüyor) Herşeyden önce AB destekli bir proje bize disiplin sağladı. Daha önceleri düşünüp, konuşup, bir türlü gerçekleştiremediklerimizi bu proje ile hayata geçirdik. AB destekli bir projede çalışırken, uymanız gereken kurallar ve bitiş tarihi var, kayıt tutma raporlama konuları alışkın olduğumuzun çok ötesinde katı kural ve formatlar içinde olmak zorunda… Dolayısıyla çok disiplinli çalışmanız ve her şeyi belirttiğiniz tarihe yetiştirmeniz gerekiyor.