Beri, Yahudilerden ölesiye nefret eden bir kişidir. Polonya’da Katolik bir ailenin evladı olarak doğan, Beri’nin bu nefreti yıllar içerisinde daha da artar. Gençlik yıllarında Yahudi aleyhtarı gruplara katılır. Bu gruplarla birlikte bir sürü olayda aktif rol oynar. Sinagogların kundaklanması, duvarlara Yahudi karşıtı yazılar yazma, hahamlara sözle taciz, Yahudi evlerini taşlama gibi olaylara katılır. Hitler’in en büyük hayranlarındandır. Nazizm ilkeleri içinde düşünülebilecek bir sürü olayın içindedir. Yıllar içinde bu gruplardan birinde tanıdığı bir Katolik kızla evlenir. Katrina da Yahudilerden ölesiye nefret ediyordur. Bir gün Katrina’ya bir mektup gelir. Katrina Katoliklerin öksüzler yurdunda büyümüştür. Anne ve babasını da hiç tanımamaktadır. Yurdun yaşlı müdiresi onu çağırır ve anlatmaya başlar: “Yıllar önce bana büyük yemin ettirmişlerdi. Şimdi artık son günlerimin geldiğini biliyorum. Bu yüzden bu sır benimle mezara girmesin. Senin asıl anne ve baban Yahudiydiler. Yıllar önce seni komşunuz olan Katolik Helen buraya getirmişti. Annen ve baban toplama kamplarına gönderildiklerinde Helen’den son istekleri çocuklarına mukayet olmasını istemek olmuştu. Helen ise bu sorumluluğu taşıyamaz olmuş ve seni buraya bırakmıştı”. Katrina önceleri bu sözlere inanmak istemez, günlerce ağlar. “Nasıl olur da bir Yahudi olabilir?” Bunu duyan Beri de kendi köklerini araştırır ve onun da büyük babasının ve annesinin Yahudi oldukları ortaya çıkar. İki genç günlerce düşünürler. Yahudi olduklarını Kabul etmek çok zor gelir. Hatta Beri’nin Katolik olan anne ve babası onu evlat edindiklerinde bu Yahudi bebeğini sebepsiz nefretle büyüttüklerini gizlemezler. Beri ve Katerina bağlı oldukları Yahudi karşıtı gruplardan ayrılırlar. Beri ne yapacağını düşünmektedir. Yahudilerden bu kadar derin duygularla nefret eden birisi olarak, şimdi nasıl Yahudi cemaatine dahil olacaktır? Kararını vermiştir. Tarihini, atalarının çektiklerini, dualarını, bayramları kısacası Yahudilikle ilgili herşeyi öğrenecek ve gerçek bir Yahudi olacak ve öyle ölecektir. Yıllar içerisinde Beri Nazilerin dönemindeki kayıp Yahudi çocuklardan biri olduğunu öğrenir. Hüngür hüngür ağlar, pişmanlık duyar. Din dersleri almaya başlar. Bir Nisan günü sinagoga gittiğinde, kafasında kipası, sırtında talleti ve elinde dua kitabı ile tam bir Yahudi genci olmuştur. İki gün sonra Pesah Bayramı’dır. Yıllarca Tora dersleri almış, içindeki tüm kötü duyguları silmiştir. O masum bir çocukken kafasına empoze ettirilen nefret, Yahudi köklerini öğrendiği andan itibaren, yok olmuştur. Yıllarca kötülük yaptığı Yahudi ailelerden özür diler, cemaata yardımlarda bulunur. Serseriliği bırakır ve doğru yola döner. Katrina ise sebepsiz nefretini içinde taşımaya devam eder. Kişilik çatışması yaşar. Ruhi dengesi bozulur. Yıllar içinde Beri ve Katrina ayrılırlar. Birkaç yıl sonra Beri evlenir, çocukları olur. Onları tam bir Yahudi gibi yetiştirir. Yahudi düşmanlığına ve bunu körükleyen grup ve insanlara da savaş açan Beri, çok huzurludur.
O ne kadar da yol katetmiştir. İnsanlara yadım eden biri olmuştur artık. Bu Pesah atalarının özgürlüğe kavuştuğu gibi ruhu da özgür olmuştur artık. Sinagogda öğretmen olmuştur. Derslerin birinde çocuklara verdiği en önemli mesaj “Hiç kimseden durduk yere sebepsiz olarak nefret etmeyin” olmuştur. Hatta bir gün bir topluluğa yaptığı konuşmada tüm hayatını örneklerle anlatan Beri, “Başarılı insanlar kıskanılır. Yahudiler başarılıydı. Biz ise her akşam içer, hırsızlık yapardık. Yahudi iş adamları zengindi. Onları, çocuklarını hep kıskanırdık. Evet, bize bir kötülükleri dokunmamıştı. Ama aramızdaki tek fark din değildi. Bizler sefil, onlar eğitimliydi. İçimizde Yahudilere karşı sebepsiz nefret vardı. Onları kişisel olarak tanımazdık bile. Ölesiye kıskanırdım. Taa ki, gizli bir Yahudi olduğumu anlayana kadar. Yıllarca çalıştım, eğitim gördüm, ben de başarılı oldum. Şimdi emrimde bir sürü kişi çalışan bir işadamıyım. Yahudi bir bebek, Katolik bir genç, Yahudi bir işadamı oldum. Sizlere şunu söyleyebilirim ki; hiçbir zaman katı kesin kurallar koymayın. Bir insanın dini değişik diye onu yargılamayın. Kalbinize sebepsiz kin koymayın.” Beri’nin sözleri dakikalarca alkışlanır.
“Tüm insanları sevin. Başarılı insanları kıskanmayın, siz de çalışın. Emek verdiğiniz her işte, zaten başarı gelir. Yahudi propagandası yapan gençlere iş verin. Çalışsınlar, o zaman ne kin, ne sefalet kalacak” diye sözlerini bitirir. Beri’nin hikâyesi bir kitap olur. Birçok kişiye de örnek olan Beri, “Önemli olan insan olabilmek” diyerek etrafındakilere bir insanlık dersi verir.
Hag Pesah Sameah.