Cemaat Başkanı Sami Herman’dan Birikimi icraata dökme zamanı

25 Mart günü Hahambaşılık müşavirlerinin seçiminin ardından cemaat Başkanlığına seçilen Sami Herman çalışma arkadaşlarıyla birlikte üç yıllık bir dönem için göreve başladı. Genç yaşından itibaren cemaatin çeşitli kademelerinde görev üstlenen Herman,  toplum bireyleri ve özellikle gençlerle yakın temasta bulunmayı hedefliyor

Ester YANNİER Toplum
7 Nisan 2010 Çarşamba

25 Mart günü Hahambaşının atamasıyla göreve gelen Müşavirler Kurulu yaptıkları seçimle Başkanlığa Sami Herman’ı, Başkan Vekilliğine İshak İbrahimzade’yi, Başkan yardımcılıklarına Moris Levi ve Robert Abudara’yı seçmişti.

Yeni Başkan Sami Herman ve Başkan Vekili İshak İbrahimzade ile görüştüm.

  Başkan olarak yapmayı düşündüğünüz ilk iş veya ivedilikle çözülmesi gereken bir sorun var mı?

Kurumları, vakıfları, dernekleriyle yaşayan bir cemaatin mutlaka sorunları vardır. Bizim açımızdan hepsi önemlidir. Öncelik veya ivedilik olabilir ancak hepsinin aynı değerde ve önemli olduğunu vurgulamak gerekiyor.

Bu bağlamda, 2 Mayıs tarihinde yapılacak olan Hahambaşılık seçimi var. Bunun hukuki prosedürünü, kurulmuş olan beş kişilik seçim komisyonu yürütüyor. Ancak cemaat yönetimi olarak görevimiz, toplumumuza seçimin önemini anlatarak,  vazifelerini yerine getirmek konusunda teşvik etmektir. Türkiye çapında nüfusu yaklaşık 23 bin kadar olan Türk Musevi Cemaati’nin 14-15 bini seçmendir.  Seçim günü yarım saatlerini ayırarak, oylarını kullanmalarını cemaatlerine olan ilgilerini göstermelerini ve görevlerini yerine getirmelerini rica ediyoruz.

  Eski tecrübelerimiz, toplum bireylerinin duyarsız olduğunu gösteriyor. Seçim konusunda veya diğer çalışmalarda halka nasıl ulaşmayı düşünüyorsunuz?

Duyarsız kelimesini kabul etmiyorum. İnsanların haberleşmesine ve konunun öneminin anlatılması gerektiğine inanıyorum. Duyarlılığı yaratıp yaratmamak, biz yöneticilerin elinde. Dolayısıyla toplumumuzun gerekli konularda, bilgiyi ve uyarıları anladıklarında duyarlı olacaklarından şüphem yok.  Hassasiyeti arttırmak konusunda ise hepimize görev düştüğüne inanıyorum.  Bugün cemaat idaresinde görev alanlar yetişiyorsa, bu toplumun bize verdiği bir takım görev hissi, eğitim ve yönlendirmesiyle olmuştur. Bu hisleri ne kadar çok gence yaşatabilirsek, o kadar insanın öne çıkacağına inanıyorum. Dünya değişiyor, dış dünya çoğu zaman daha cazip, ulaşılması daha kolay olabilir. Biz ise onlardan zor olanı istiyoruz. Ayrıca günümüzde insanların eğitimden geçime kadar ailevi sorunlardan kendilerini, çevrelerine, hayata, ailelerine ve arkadaşlarına ispat etmeleri gerekiyor. Bu sorunlar içinde, cemaate ve duyarlı olmaları gereken konulara ayıracakları vakit çok daha az. Kişilerin farklı öncelikleri var. Yöneticilerin, kişilere ve konulara çok daha fazla eğilmesi gerekiyor. Özellikle gençlerimize çok daha yakın olmamız, tercihlerini anlayabilmemiz lazım. Kolay değil, büyük gayretle çok farklı ve değişik yaklaşımlar gerektiğinin de bilincindeyim.  Yapılacak etkinliklerin çok daha kaliteli olması lazım. Kişiler sadece cemaat faaliyet yapıyor diye gelmeyecek. İnsanlar vakitlerini ayırdıkları faaliyetin kaliteli olması, kendilerine bir şey katacak olduklarını bilmeleri lazım. Bunun en güzel örneklerinden biri Limmud Kültür Festivali’dir. Katılımcılar faaliyetlerde ilginç, farklı ve sosyal boyutlar yakalamalılar.

Gençlerin farklı projelerle  gelmelerini ve hayata geçirmek için destek istemelerine de açığız. Mühim olan toplumumuzun, aktivitelerine, kültürüne sanatına azami insanı çekebilmek.

  Gençlik derneklerini tek bir çatı altında birleştirmeyi düşünüyor musunuz?

Sadece gençlik dernekleri açısından değil ancak bugün cemaatimizin tüm kurum, kuruluş ve derneklerinde daha iktisadi çalışma koşullarını oluşturmamız gerektiğine inanıyoruz. Toplumumuzda orta kesimin yaşam şartlarının güçleştiğinin farkındayız. Mevcut yapımızı gerektiği yerde ve gerektiği şekilde daha küçültebiliriz. Bu, hizmetin veya katkının azaltılması demek değildir.

Hizmeti arttıracak yolları aramamız ve gelirlerimizi onlara yöneltmemiz lazım. Bu bağlamda dernekler veya herhangi kurum açısından gereksiz harcamaları azaltmak, buna mukabil tasarruf ettiğimiz kısmı insanları çekecek faaliyetlere harcayarak değerlendirmek isteriz. Yaklaşımımız, kimseyi zorlamak olmayacaktır, konuşarak, kişileri ikna etme yolunu tercih edeceğiz. Neticede derneklerin yönetim kurulları ve insanları var. Kişilerle görüşerek verimliliği arttırma konusunda birlikte düşünerek çözümler üretmeye çalışacağız.

  Düşündüğünüz projeler var mı?

İlk olarak cemaatimiz kurumlarının verimliliğini arttırmayı hedefliyoruz. İkincisi topluma çok yakın olmak. Onları kendi mekânlarında kendi kurumlarında sık ziyaret ederek yalnız başkan ve ekibi değil tüm müşavirler, çeşitli vesileler yaratarak, çalışma koşulları, uğraşlarını baş etmek zorunda kaldıkları konuları hep birlikte görmek yakın olmak ve birlikte çözüm üretmek istiyoruz. Gençliğimizi çok daha yakınımıza ve içimize almak istiyoruz. Cemaat içindeki ilgi alanlarını arttırmak ve hatta onlardan öneri gelmesini istiyoruz. Bizlerin önerileri mutlaka olacaktır ama onların da kendilerini anlatmalarına fırsat yaratmaya çalışacağız. Çünkü farklı düşüncelerde olabiliriz, ancak bizi yakın hissetmelerini ve kendi isteklerinin ne olduğunu bildirmelerini arzu ederiz. Neticede katılıp katılmamak tercihi onlara aittir. Cemaatimizin sahip olduğu gayrimenkullerinin gelirlerini azami derecede büyütürek, toplum yararına daha fazla yatırım yapabilecek hale getirmeye çalışacağız.

  Cemaatimizin ekonomisi…

Diğer dini azınlık cemaatlerinde sabit gelirlerin yüksek olduğunu görüyoruz. Musevi Cemaati’nde ise bütçe, geniş anlamda güncel bağışlara bağlı. Geçmiş dönem Başkanı Silvyo Ovadya gayrimenkulleri arttırma yönünde çalışmalar başlattı. Bu konuya önem veriyoruz. Gayrimenkullerimizin gelirleri bütçemizin içinde daha yüksek bir oran teşkil etsin ve yine tabii bunu toplumun menfaatleri ve ihtiyaçları için harcayabilelim.  Cemaatin sosyal rolünün de çok önemli olduğuna inanıyoruz.  Hahambaşılık bünyesinde iş arayanlara destek veren kurumda başvurusu olan 20 ile 50 üstü gibi geniş bir yaş yelpazesinde yaklaşık 400 kişi var.  Muhtelif işler arıyorlar, kişilerin bu arayışları bizler için son derece önemli. Bu kişileri işlere yerleştirme konusunda bize önemli bir sosyal sorumluluk yüklüyor. Daha önce başlatılan bilgisayar kursları benzeri seminerle ve arzu ederlerse mesleki kurslarla iş becerilerini arttırmaya çalışacağız. 

  Geçmiş yıllara bakıldığında cemaat idaresi çok daha suskundu ancak son dönemlerde özellikle Onursal Başkan Bensiyon Pinto ile başlayan Silvyo Ovadya ile yükselmeye devam eden basına ve ülkemizin mülki amirlerine, politikacılarına karşı olan açıklık politikasını sürdürecek misiniz?

Gerek hükümet, gerek yerel yönetimlerle her zaman iyi ilişkiler içinde olduk. Bu ilişkileri devam ettirmek başlıca hedeflerimizden biridir. Basınla da yeri ve zamanı geldiğinde,  ilişkilerimizi sürdüreceğiz. Öncelikli görevimiz, cemaatimizin sorunlarına, ihtiyaçlarına eğilmek ve onlara cevap bulmak olduğuna inanıyoruz.

 Tüm bu çalışmaları hangi yöntemle sürdüreceksiniz?

Takım çalışmasını çok önemsiyoruz. İş hayatında da gördüğümüz gibi, belirli ekiplerle işbirliği içinde ve konularında ihtisas sahibi insanlarla çalışmak gerekir. Cemaat çalışanlarının büyük bir kısmı kendi mesleklerinde başarılı insanlar, kendi mesleklerinde kat ettikleri başarı ve yöntemleri cemaatimiz için de tatbik etmelirini dileriz. Ayrıca tüm çalışmaları cemaat bireyleriyle paylaşmamız lazım. Bu paylaşım bize, onları cemaatimizin konuları hakkında eğitme fırsatı yaratacak.

  Türkiye-İsrail ilişkilerinde Türk Yahudi cemaatinin duruşu nasıl olmalı?

Biz, dini Musevi olan Türk vatandaşıyız. Bu memleketin evlatlarıyız ve dolayısıyla bizim için her şeyden önce ülkemizin menfaatleri gelir. Siyaset, devletlerin çıkarları doğrultusunda yön alır. Zamana ve mekâna göre farklı kararlar alabilirler. Biz bir cemaatiz, siyasi hiçbir yaklaşımımız olamaz.  Türkiye’nin komşu ülkeler ve tüm ülkelerle dost olmasını isteriz.

Dünyadaki tüm Musevi dinine mensup insanlar gibi, Türk Musevilerinin de prensip olarak İsrail’e farklı bakmaları ve yakınlık hissetmeleri doğaldır. Bu nedenle ülkemiz ile İsrail’in de iyi ilişkiler içinde olması temennimizdir.

Bununla birlikte son yıllarda Ortadoğu’da gelişen olaylar, İsrail- Yahudi kavramlarının yarattığı karmaşa, Türk Yahudilerinde bir imaj sıkıntısı oluşturduğunu düşünüyorum. Nitekim birkaç ay kadar önce cemaatimizin yaptırdığı bir algı araştırmasında; toplumun ancak yüzde yedisinin bir Türk Musevisini şahsen tanımasına mukabil, komşu olmak istemediğini veya aralarında sağlık sektörü de olan belirli mesleklerde görmek istemediği sonucu çıktı. Bu tür algıyı kesinlikle hak etmiyoruz. Türk Musevileri 500 yılı aşkın bir süredir, bu topraklarda çok huzurlu ve uyumlu bir yaşam sürmüşlerdir.  Ülkemizin kültürel ve sosyal anlamlarda, ekonomisine de katkıda bulunmuş, iyi vatandaş olmuşlardır. Bu algının düzeltilmesi için bizlerin de çaba harcaması gerekir. Ancak toplumumuzun da iyi anlaşılması konusunda kamuoyu önderlerine, medyaya, yetkililere, topluma, velhasıl her kesime görev düştüğüne inanıyoruz.

SAMİ HERMAN KİMDİR?

1950 İstanbul doğumlu olan Sami Herman ilkokulu Şişli Terakki, ortaokulu Saint Michel, liseyi Saint Benoit, üniversiteyi  İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde lisansüstü eğitimini ise İstanbul İşletme iktisadi Enstitüsü’nde yaptı. 18 yaşından beri cemaat kurumlarıyla ilgisi oldu. 25 yaşından itibaren çeşitli gençlik derneklerinde başkanlık görevinde bulundu. Aynı dönemlerde Kisba Komisyonu’nda, ilerleyen yıllarda ise cemaat idaresinde farklı kademelerde çalıştı. 1992 yılından bu yana Hahambaşılık Müşavirleri arasında yer aldı. 1997’de dönemin Cemaat Başkanı Av. Rıfat Saban’ın yardımcılığını yaptı. 2004-2010 yılları arasında da Cemaat  Başkan Silvyo Ovadya döneminde Başkan Vekilliği görevinde bulundu. Herman, evli iki çocuk bir torun sahibi.