II. Dünya Savaşı yıllarında Naziler tarafından programlı bir şekilde öldürülen 1,5 milyonu çocuk, 6 milyon Yahudi tüm dünyadaki Yahudi cemaatleri ile aynı gün Neve Şalom Sinagogu’nda gerçekleşen törenle anıldı. Törende Rav Naftali Haleva ile Auschwitz’den telefonla canlı bağlantı sağlandı…
12 Nisan Pazartesi akşamı Neve Şalom Sinagogu’nda gerçekleştirilen Yom Aşoa törenine, Hahambaşı Rav İsak Haleva başta olmak üzere tüm Bet-Din üyeleri, Cemaat Başkanı Sami Herman, Başkan Vekili İshak İbrahimzade, Başkan Yardımcısı Moris Levi, Aşkenaz Cemaati Başkanı Bünyamin Poluman, Onursal Başkan Bensiyon Pinto, geçmiş dönem Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya, İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Moshe Kamhi, Hahambaşılık Müşavirleri eşleriyle birlikte hazır bulundular. Törene ayrıca dernek, kurum ve kuruluş başkanları ve dindaşlar katıldı.
Sinagog girişinde Kara Kare etkinliği kapsamında Kudüs Yad Vaşem Müzesi’nden getirtilen BESA sergisi yer aldı.
Neve Şalom Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinden Eliyezer Arditi’nin sunuculuğunu üstlendiği törende, okunan Minha duasının ardından altı milyon anısına altı mum yakıldı.
İlk mumu, Hahambaşı Rav Haleva, torunu Reysi Haleva; ikinci mumu Cemaat Başkanı Herman cemaat ile gençliği bütünlüğünü simgelemek amacıyla YSK’dan Levent Allovi, DYD’den Dani Baran, GKD’den Belin Alkan, T.T’den Erol Azuz UÖML’den Albi Abuaf ile birlikte yaktı. Üçüncü mumu, Başkonsolos Kamhi yaşamını kaybeden çocukların anısına yaktı. Dördüncü mumu Başkan Poluman, Rakel Haleva ve Eran Kan, beşinci mumu Neve Şalom Vakfı Başkanı Jozef Nassi, Haham Akaal İzak Alaluf, Hazan Araşi David Sivi, aynı sabah bar-mitzvasını yapan genç hazan Marsel Krespi ile yaktı. Altıncı ve son mumu ise FKD Başkanı Seyfi İşman, Jale Baruh Konfidan ve Beni Kohen ile yaktı.
Rav Yeuda Adoni, Hazan Araşi David Sivi, Rav Moşe Benveniste’nin okudukları duaların ardından Hahambaşı Rav Haleva Kadiş duasını okudu.
March Of The Living’e (Yaşam Yürüyüşü) katılmak üzere Türkiye’den 30 kişilik kafile ile Polonya’ya giden Rav Naftali Haleva ile Auschwitz’deki törenden canlı telefon bağlantısı yapıldı. Kamptaki krematoryumun önünde olduklarını ifade eden Rav Haleva, unutamamanın önemini bir kez daha anımsattı. Hep birlikte Kadiş duası okundu.
Hahambaşı Rav Haleva kısa bir konuşma yaparak Holokost kurbanlarının anıldığı günün Varşova Gettosu’nun ayaklanmasıyla aynı gün olması nedeniyle bu tarihin hem kahramanlık hem de Holokost’u anma günü olduğunu anımsattı ve “Tanrıya duamız, böylesi bir vahşetin asla tekerrür etmemesi. Tanrı’nın bütün dünyaya birlik, beraberlik, şefkat, ahenk getirmesini temenni ederim” dedi.
Beni Kohen’in konuşmasının ardından Talmud Tora gençlerinden Erol Azuz, Ulus Özel Musevi Lisesi öğrencilerinden Venis Kalderon ile Albi Abuaf, Göztepe Kültür Derneği Gençlik Korosu, Yıldırımspor Kulübü’nden Sendi Levi bir sunum gerçekleştirdiler.
Tören Ehal’in kapılarının açılması ve duaların okunmasıyla sonlandı.
“Her yıl İbrani takvimine göre 27 Nisan’a gelen akşam Yom Aşoa ve HaGevura - Şoa ve Kahramanlık Günü” olarak anılır. Bugün yitirdiklerimizin ruhları için dua ediyoruz. Varşova Gettosu ve tüm diğer tüm irili ufaklı isyanlarda kahramanlık göstermiş kardeşlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyoruz.” sözleriyle başladığı konuşmasında öldürülenlerin aslında asla öldürülemediklerini söyledi.
Kohen ayrıca, “(…)Holokost sırasında yaşadıklarımız o kadar derine işleniyor ki, bizi biz yapan öğelerden biri haline geliyor; DNA’mız gibi nesilden nesile aktarılıyor. Dolayısıyla yaşanılanlar benim yaşadıklarım, bu tarih benim kişisel tarihim haline geliyor.
Bu noktada bu tarihi unutmak kendimi unutmak demek. Ben, beni nasıl unutabilirim? Eğer ben, beni unutursam, ben ben olmaktan çıkarım. Fakat her zaman hatırlayacağımız bu olayı hayatımıza sağlıklı bir şekilde yansıtmak ancak onu gömmeye çalışarak değil, o süreci anlamaya çalışarak olabilir.
Anlamaya çalışmak… Beyhude bir uğraş. İnsanlığın yok olduğu noktadayız.
(…)Yaşananlar inkâr ediliyor. Holokost inkârcıları iş başında ve her sene güçlenerek, sayıca artarak karşımızda beliriyorlar. Daha yolun başındayız. Bundan 20 sene sonra hiçbir Holokost kurtulanının hayatta kalmayacak olması bir gerçektir. Yaşananları onlara anlatmaya çalışmaktan evvel bizler kendimize odaklanmalıyız” dedi.