Yıldırımspor Kulübü gençlerinin hayata geçirdikleri 5. Kara Kare Film Günleri etkinliği kapsamında 12 Nisan Pazartesi akşamı Ulus Amram Oditoryumu’nda gerçekleşen gala filmi ‘Palyaço ve Führer’ e katılım geniş oldu
Hahambaşı Rav İsak Haleva, Cemaat Başkanı Sami Herman’ın da katıldıkları gala gecesi cemaat bireyleri tarafından da büyük ilgi gördü.
Gecenin açılış konuşmasını YSK Gençlik Başkanı Levent Allovi yaptı. “(…) Günümüzden çok önce değil, sadece 65 yıl sene evvel gerçekleşen Şoa üzerine binlerce kitap yazıldı, yüzlerce film çekildi, Holokost okullarda müfredata eklendi, Birleşmiş Milletler 27 Ocak tarihini ‘Holokost Kurbanlarını anma günü ve Holokost hakkında genç nesilleri eğitme’ kararını aldı. Türkiye de bu karar tasarısını onaylayan 104 ülke arasındadır” şeklinde bilgi aktarımında bulundu. Allovi, “(…) kaybettiğimiz her birey kahraman mıydı? Herkes direnmiş miydi? Genel görüş, Holokost’ta kaybettiğimiz 6 milyonun çok az bir bölümünün Nazilere direndiği, Doğu Avrupa ormanlarındaki partizan gruplar ve Varşova Gettosu savaşçıları dışında ölen büyük çoğunluğun yaşananlara sessiz kaldığı söylenir. Sizce de böyle düşünmek yitip giden yaşamlara yapılan en büyük haksızlık olmaz mı? Sadece fiziksel açıdan direnmedi Yahudiler, içinde bulunulan tüm zorluklara rağmen toplama kampındaki bir annenin çocuğa olan koşulsuz sevgisinde, vahşetin ortasında bile sarsılmayan inançta, getto duvarlarına yapılan resimlerde, tavan aralarında saklanan mektuplarda, Nazilere karşı girişilen mücadelede gizliydi direniş. ‘Direniş’ fiziksel değil sadece ruhla, inançla, cesaretle, insanlıkla, sanatla, umutla da mümkündü…” sözleri ile bu sene tema olarak seçtikleri Direniş’in altını çizdi. Konuşmasını bu organizasyonun hayata geçirilmesine olanak sağlayan YSK Başkanı Leon Kalma, geçmiş dönem Başkanı Hayim Eskenazi ve Aydın Yafet’e teşekkür ederek sonlandırdı.
YSK gençlerinden Tania Bahar etkinliğin önemli bir bölümünü oluşturan ve Kudüs Yad Vaşem Müzesi’nden getirtilen BESA sergisi hakkındaki konuşmasında “Yad Vaşem Müzesi’ne girdiğinizde, müze binasına varana kadar sizlere, ağaçlar eşlik eder. Bunların bir kısmı artık iyice boylanmış, büyümüş; bir kısmı ise hala fidan görünümündedir. Bu ağaçlar estetik bir güzellik adına dikilmemiştir oraya... Aynı Yad Vaşem Müzesi’nin Kudüs’teki en alçak tepeye kurularak Herzl, Jabotinsky, Ben Gurion gibi devlet büyüklerinin naaşlarının bulunduğu en yüksek tepeye Herzl Dağı’na bakması gibi, bu ağaçların da simgesel bir anlamı vardır.
Konumu itibariyle Yahudiliğin düşebileceği en alçak seviyeyi gözler önüne seren müze; bu ağaçlarla, oksijeni, nefes almayı ve hayatı anlattığı kadar devamlılığı, çoğalmayı, dinginliği, saygıyı ve erdemi anlatır. Buradaki her bir ağacın aslında bir ismi vardır: Alice Chevalier, Adele Zara, Selahattin Ülkümen, Mihail Karavokiros, Lorenzo Perrone, Destan ve Lime Balla...
Bu ağaçlıklı yol, müzenin ‘Uluslararası Dürüstler’ adını verdiği 2. Dünya Savaşı süresince Yahudileri Nazi rejimine teslim etmeyerek hayatta kalmalarını sağlayan söz konusu değerli insanlara bir saygı duruşudur. Ve, bu bahçeye her bir gidişinizde yeni fidanlar görmeniz mümkün... Ya da yeni bir hikâye keşfetmeniz...
‘BESA: Bir Onur Simgesi’ sergisi de bu bahçede keşfedilen 16 hikâyeden oluşuyor. Fotoğraf sanatçısı Norman Gershman’ın karesinden izlediğimiz fotoğraflar, 2. Dünya Savaşı süresince Arnavutluk sınırlarında yaşayan Yahudilerin kurtarıcılarını belgeliyor. Her bir fotoğraf, inanılması güç bir hikâyenin simgesi aslında...” sözleriyle bilgi aktarımında bulundu.
Gala filmi olma niteliğini taşıyan ‘El Pallasa i el Fuhrer / Palyaço ve Führer’ 2007 yapımı bir Katalan filmi. Holokost ve kara mizahın birleştiği film konuya çok farklı bir şekilde yaklaşıyor. ‘Palyaço ve Führer’, Holokost filmlerinin çoğunun aksine kampta veya gettoda geçmiyor. Film, Charlie Rivel adlı palyaçonun Hitler ile karşılaşmasını konu alıyor.