Konuk yazar Soner Çağaptay, Türkiye – ABD ilişkilerinin İncirlik Üssü’nden ibaret olduğu görüşünün hata olduğunu savunuyor.
Amerika’da ne zaman Türkiye ile ilgili sunum yapsam, bir dünya haritasında Türkiye’nin coğrafi konumunu gösterme ihtiyacı hissederim. Harita bulamadığım zamanlar ellerimle havada sanal bir harita çizip, Türkiye’nin etrafındaki Ortadoğu, Avrupa, Karadeniz, Akdeniz ve Kafkaslar gibi bölgeleri sıralayıp, Türkiye’nin coğrafi konumunu dinleyicilerime göstermeye çalışırım.
Bu sanal haritanın insanların kafasını daha da karıştırdığını fark ettiğimde, sihirli bir kelime yardımıma koşar: İncirlik. Adana’daki bu üs Amerika’da Türkiye’nin kendisinden bile daha iyi bilinen bir yer. Türkiye’nin nerede olduğunu bilmeyenler insanlar dâhi İncirlik üssünün nerede olduğunu bilirler. Amerikan ordusunda görev yapan kişilerden İncirlik’ten geçmeyen hemen hemen yoktur.
İncirlik, Türkiye’ye uluslararası arena kattığı değer nedeniyle büyük bir nimet olarak görülebilir. Ama bu nimet aynı zamanda Türkiye’nin stratejik önemini bu üsten kalkan Amerikan uçaklarının sayısına indirgeyen matematiksel bir bölendir.
‘İncirlikselleştirme’ olarak adlandırabileceğimiz bu olgu, yeni ABD Başkanı Barack Obama için bir risk içermekte. Obama, geçmiş Amerikan hükümetlerinin yaptığı hatayı tekrar edip, Türkiye’nin önemini İncirlik’e indirgerse, bu iki ülkeye uzun dönemli, çok yönlü ve stratejik bir işbirliğine mal olabilir.
İncirlik Üssü’nün hem Türkiye hem de Amerika için önemini kimse küçümseyemez. Havacılık uzmanları, bir hava üssünün sahip olması gereken tüm özelliklerin İncirlik’te mevcut olduğunu söylüyor. Topografisi, pistlerinin yapısı ve bölgesindeki meteorolojik şartlar sayesinde, İncirlik her türlü uçağa, gereken her şekilde ev sahipliği yapabilecek özellikte. Irak ve Afganistan’a giden kargonun yüzde 70’inden fazlasının İncirlik’ten geçmesi ve üssün İran, Irak, Suriye, Rusya ve İsrail gibi ülkelere sadece bir kaç dakika uçuş uzaklığında olması da cabası.
İncirlik’in Türkiye’nin elinde somut bir güç olduğu, Washington’da her zaman hissedilir. Her yıl Amerikan Kongresi’nden geçirilmek istenen ‘Ermeni Soykırımı’ tasarısı ‘İncirlik Faktörü’ sayesinde engellenir. Washington Türkiye’yi üzerek, Amerikan ordusunun İncirlik’e olan erişimini tehlikeye atmak istemez.
Bu anlattıklarımın hepsi önemli elbette ama İncirlikselleştirme (yani Türk-Amerikan ilişkilerini bu üsten Afganistan ve Irak’a giden uçak sayısına endeksleme) Türkiye’nin Washington’daki stratejik öneminin düşük hesaplanmasına yol açıyor. Türkiye’nin Amerika için olan askeri önemi çok açık, ama Türkiye’nin stratejik değeri sadece İncirlik’e ya da ülkenin askeri önemine eşit değil; bunların ikisinin toplamından da daha büyük.
Irak Savaşı’nın başlamasından bu yana, Amerikan kurumlarındaki Türkiye uzmanlarının tüm çabalarına rağmen, İncirlikselleştirme ikili ilişkilerde nakarat olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor: Türk-Amerikan ilişkileri çoğunlukla Irak ve Afganistan’a yoğunlaştı ve zihinde kalan hep, Washington’un bu ülkelere İncirlik üzerinden kaç uçak yollayabileceği sorusu. Bu gelişme, daha önceki zamanlardaki çok yönlü ve geniş boyutlu, Kafkasya, Orta Asya, Avrupa ve NATO’daki Türk-Amerikan işbirliğine mal oldu.
Başkan Obama bu meseleye hâkim gözüküyor. ABD hükümetinin Türkiye politikasını göreve gelir gelmez gözden geçirmesi, ikili ilişkilerin daha da genişletilmesi ve stratejik değerinin tam anlamıyla kavranması açısından çok önemli. Ama Irak ve Afganistan’ın ABD hükümetinin gündeminde en üst sırada kalmaya devam etmesi, Obama’nın da İncirlikselleştirme tuzağına düşmesine yol açacak gibi görünüyor. Şu an için, ABD İncirlik Üssü’nü dilediği gibi kullanıyor. Ama alışveriş-bazlı ve İncirlik üzerine kurulmuş Türk-Amerikan ilişkisi, ortak değer ve çıkar-bazlı ve tam anlamıyla stratejik bir ilişkiye dönüşmezse, İncirlik her zaman Amerika’nın kullanımına amade olmayabilir.
Washington’un Kırgızistan’daki Manas üssünde yaşadığı sıkıntılar bu anlamda iyi bir örnek. 11 Eylül sonrası, Afganistan’a yapılan uçuşlar sayesinde Manas Üssü büyük bir önem kazandı ve Amerikan-Kırgız ilişkilerinde neredeyse tek faktör haline geldi. Rusya’nın baskısıyla, Kırgızistan’ın Amerika’nın Manas Üssü’nü artık kullanamayacağı tehdidi, ikili ilişkilerin tek bir noktaya, mesela bir üssün kullanımına indirgenmesinin miyopik ve üçüncü ülkelerinin baskısına açık bir yaklaşım olduğunu gösteriyor.
Türk-Amerikan ilişkilerinin yararına olacak her şey, İncirlik için de iyidir. Stratejik, çok yönlü, Türk kamuoyunun da desteğini almış bir ilişki, Amerika’nın İncirlik’e uzun dönemli ve kesintisiz erişime sahip olmasını sağlayacaktır. Fakat bunun için önce Amerikan hükümeti Türkiye’ye geniş bir çerçeveden bakabilmelidir. ABD, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olarak katılmasını ve liberal, demokratik bir siyasi sisteme oturmasını ve karşılıklı ilişkilerin diğer boyutlarını en az İncirlik’ten kalkan uçak sayısını önemsediği kadar önemsemelidir. Avrupalı olmayan bir Türkiye gönülsüz ve istikrarsız bir Amerikan müttefiki olacaktır. Obama Türkiye’nin İncirlikselleştirilmesini engellemelidir.