Ünlü İsrailli film yönetmeni Amos Gitai’den değişik bir tiyatro projesi: Ölü Deniz Yazıtları ve Yosef Ben Matityahu, nam-ı diğer Romalı Josephus Flavius’un, “Yahudilerin Savaı”ndan kaynakla kotardığı oyunda, bir dünya yıldızı olan Fransız oyuncu Jeanne Moreau, ünlü tiyatrocumuz Cüneyt Türel’le birlikte sahneye çıkacak…
Haberin balığını daha Haziran’ın ilk günlerinde sevgili Tilbe Saran’dan almıtım: “Cüneyt bu yaz uluslararası takılıyor! Önce Robert Wilson’un ‘Rumi’si ile Ravenna Festivali’nde sahneye çıkıyor, hemen hemen aynı günlerde ise Amos Gitai’nin yeni bir projesinde Jeanne Moreau ile sahneyi paylaacak..!!”
İki hafta geçmeden, güzel ve uzuuun bir Burgaz gecesinde ortak dostumuz, belgeselci Nedim Hazar’ın terasında Cüneyt ile kadeh tokutururken, soruyorum ona: “Sakın alınma, ama merak ettim: Gitai, seni nasıl buldu – ve neler önerdi..?” Aslında yanıtı kendim de bulmalıydım, zira Cüneyt Türel, tiyatro dünyasının yaayan efsanelerinden, ABD’li büyük yönetmen Robert Wilson’un Mevlana’nın yaamını konu edinen dev yapıtı “Rumi”de geçtiğimiz yıldan bu yana Avrupa’nın çeitli kentlerinde sahneye çıkmı – ve Amos Gitai veya ekibinin ilgisini oradan çekmitir... Oyunun konusuna ve nerelerde sahneleneceğine gelince, sevgili ada komumuz fazla ayrıntıya girmek istemiyor – zira provalara bu bulumamızdan daha bir hafta sonra balayacaklardı; tek söylediği, her oyuncunun kendi lisanında konuacağı eklindeydi – Moreau Fransızca, İsrailli oyuncular İbranice, kendisi Türkçe vbg... “Hareketli bir yaz olacak”, diyor sadece – bir yandan Gitai, öte yandan Wilson’un oyunuyla birlikte Avrupa kentleri arasında zikzaklar çizecekti... Kendisine baarılar diliyor ve Nedim’in sert espressosu ile beyaz Angoraları bastırıyoruz, evlerimize doğru yokuu tırmanmadan...
...ve gene iki hafta geçmeden, bu projenin Türkiye ayağını oluturduğunu bildiğimiz İKSV’nin basın bülteni geliyor: “JEANNE MOREAU RUMELİ HİSARI’NDA CÜNEYT TÜREL’LE AYNI SAHNEYİ PAYLAACAK...” Vay – vaay – vaaay!!! Demek ki, komunun o gece pek ağzından çıkarmak istediği, buraya da “uğrayacaklarıymı”..!
Efendim, “Kadosh” ve “Kippur” gibi filmleriyle tanıdığımız ünlü İsrailli film yönetmeni Amos Gitai’nin yazıp yönettiği Iığın Oğulları ile Karanlığın Oğullarının Savaı, sadece bu gösteri için bakanlıktan alınmı özel bir izinle 31 Temmuz ve 1 Ağustos geceleri tiyatroseverlere açılacak Rumeli Hisarı sahnesinin etkileyici atmosferinde “sesin, sözün ve imgelerin” bir öleni olarak ayağımıza kadar geliyor..!! Avignon Tiyatro Festivali, Atina Epidaurus Festivali, Barselona Grec Festivali ve Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nin Akdeniz’deki kültürel ilikilerini hareketlendirmek ve ortak projeler gerçekletirmek amacıyla kurduğu “Kadmos” birliğinin ilk ortak çalıması olan bu yapımın ilk gösterimi Avignon Festivali’nin açılı gösterisi olarak 7-13 Temmuz’da yapıldı, proje ardından 17-18 Temmuz’da Barselona Grec Festivali’ne konuk oldu, 24–25 Temmuz’da ise Atina-Epidaurus Festivali’nde sahnelenecek – ve 2009 yılındaki son durak İstanbul’da; 2010 yılının Ocak ayında ise oyun Paris Odéon Tiyatrosu’nda sergilenmeye balanacak yeniden…
Balığını Ölü Deniz Yazıtları’ndan almı Iığın Oğulları ile Karanlığın Oğullarının Savaı oyunu, ezamanlı olarak farklı anlatıcılar tarafından çeitli dillerde aktarılan, hem tarihi hem güncel, hem yerel hem de evrensel bir öykü aracılığı ile her savata yaanan benzer acıları, korkuları ve umutsuzlukları sahneye taıyor. Jeanne Moreau, Gérard Benhamou, Dimitri Kataleifos, Marisa Paredes, Tamar Capsouto, Yahel Doron, Eric Elmoslino, Shahar Even Tzur, Shredy Jabarin gibi Fransa, Yunanistan, İspanya, İsrail ve Filistin’den oyuncuların birlikte sahne aldığı bu ilginç yapımda, tarihi duvarlara yansıtılan imgeler eliğinde, farklı dillerde yankılanan sesler arkılara, sözcüklere, müziğe dönüerek igal, sava, egemenlik ve bakaldırı üzerine zaman ve mekânı aan sorular soruyor.
Özgün adıyla Yosef Ben Matityahu olan, aslen Yahudi ve Roma İmparatorluğu’nun tartımalı bir tarihçisi konumuna gelmi Josephus Flavius’un 1. yüzyılda Kudüs’ün Romalılar tarafından ele geçiriliini öykülediği “Yahudilerin Savaı”ndan Amos Gitai’nin uyarladığı metninde, Rainer Maria Rilke ile Oscar Wilde gibi yazarlardan alıntılar da bulunuyor. Destan ile güncel anlatıların uyumla birletiği oyun, kendi içlerinde bütünlük taıyan metinlerin diyaloglarıyla ekilleniyormu, öğrendiğim kadarıyla. Gene edindiğim bilgilere göre, Massada günlerini yaayacağız ve saldıran/saldırılan, emperyalist/partisan, yıkan/yıkılanlar arasındaki ikilemlere tanık olacağız bu görkemli tiyatro/oratorya yapıtında …
Aksanat, Kenter ve Dot tiyatrolarındaki baarılı yorumlarıyla bu köemize onlarca kez konuk olmu, ülkemizin önde gelen sahne sanatçısı Cüney Türel’e, iki önemli yönetmen ile birlikte Avrupa’nın saygın festivallerinde bu iki dev yapımda rol aldıktan sonra, Burgaz’a “yeniden hogeldin!” demeye hazırlanıyoruz; tabii ki, onu Rumeli Hisarı’nda izledikten sonra – ve sizleri de bekleriz, efendim…
* * *
Ada demiken, Büyükada’da ilginç ve aynı zamanda ada halkına yararı olacak bir konsere dikkatinizi çekmek isterim, köemizi kapatmadan… Müzik Festivali’nde Mutter/Previn/Harrell üçlüsünü dinlerken, önümüzdeki sırada “klasik güzellik”te bir genç bayan oturuyordu… Derken, ara olduğunda ortak bir arkadaımız tanıtırdı kendisini – ve onun da, daha çocukken İstanbul Müzik Festivali’nde çalmı, geleceği parlak bir piyano sanatçısı olduğunu öğrendik. Laf lafı açınca, konu adalara geldi ve 23 Temmuz gecesi Büyükada Anadolu Kulübü’nde vereceği resitalden söz etti, Tuğçe Tarı… Güneri Civaoğlu’nun tanımıyla “kökten Adalı” Vera Bulgurlu’nun önayak olduğu bir proje çerçevesinde, “Ada’ya hiç yakımayan” atıkları temizleyecek, son teknoloji ile üretilmi bir yol süpürme makinasının alımı için parasal katkıda bulunmak amacıyla nefis olacağına inandığım bir müzik ziyafeti bekliyor adalıları – Beethoven’in “Ayıığı Sonatı” ve Bach’ın “İtalyan Konçertosu”nun yanı sıra, Chopin ve Ulvi Cemal Erkin’in yapıtlarıyla..! – 5 yaında İst.Devlet Konservatuvarında piyano öğrenimine balamı olan Tuğçe Tarı, ABD’nde oda müziği eğitimini tamamlayarak piyano dalında master derecesi aldı. Halen ABD’de piyano eğitmenliği yaparken, aynı zamanda ileri düzeyde konser piyanistliği çalımalarını Ecole Normale de Musique de Paris’de Hüseyin Sermet ile sürdürmektedir. 16 yaında ilk resitalini vermi olan sanatçı, günümüzde ABD ve Avrupa’da solist/oda müziği yorumcusu olarak konserler veriyor. – Bir yandan güzel bir akam geçirmek isteyen, aynı zamanda ise adanın temizliğine katkıda bulunmayı düünenler, Anadolu Kulübü Müteri İlikileri ile (0216 382 68 30) temas kurabilir…