Her yıl Av ayının dokuzuncu günü olan “Teşa Be-Av” Yahudi ulusu için tarih boyunca acı, sıkıntı ve felâketlerin yaşandığı bir gün olarak
Yahudilikte her ne kadar kendi kendini cezalandırarak Tanrı’ya kendini affettirme metodu olmasa da, Yahudi takviminde yer alan bazı günler böyle özellikler içermektedir. Yaşanan toplumsal trajedilerin aynı tarihlerde tekrar yinelenmemesi amacıyla oruç tutulur ve Tanrı’dan mağfiret dilenir.
Bu trajik günlerin en önemlisi ve dikkat çekeni Av ayının 9’una gelen gündür. Teşa Be-Av gününün aksilikleri adeta bir paratoner gibi hep aynı günde üzerinde çekmesi, gerçekten ilginç bir tesadüften öte daha farklı nedenlerden olsa gerekir.
Talmud kitabına göre birçok facia hep Teşa Be-Av gününde yaşanmıştır. Bu meşum günde Yahudiler topraklarından sürülüp kırk yıl boyunca yabancı topraklarda sürgün yaşamaya mâhkum edildiler.
M.Ö. 586 yılında Birinci Bet - Ha Mikdaş, Babil Kralı Nabukadnezar tarafından 9 Av günü yok edilmişti. Yine M.S. 70 yılının 9 Av günü ikinci Bet - Ha Mikdaş bu kez Roma ‹mparatoru Titus tarafından paramparça edilip yokluğa karıştırılmıştı. Başka bir 9 Av tarihinde, M.S. 135’te Yahudilerin son direnme kalesi Betar düşmüş, komutan Bar Kohba ve savaşçıları kıyıma uğratılmıştı. Ortaçağ’da 1290 yılında İngiliz Kralı 1. Kral Edward, çıkardığı bir fermanla Yahudilerin tümünü Britanya topraklarının dışına sürmüş, Yahudiler ancak 17. yüzyıldan itibaren tekrar ‹ngiltere’ye girme iznini alabilmişlerdi.
9 Av 1492 tarihinde, yaklaşık 150.000 kadar Yahudi, yüzyıllar boyunca barış ve huzur içinde yaşadıkları ‹spanya topraklarından, zalim kral Ferdinand ve Kraliçe İsabella tarafından kovulmuşlar, dünyanın dört bir yanına saçılmak zorunda bırakılmışlardı.
ANIMSAMAK İÇİN YAS TUTMALIYIZ
Akşamüstü yapılan Minha duasında tefillin ve talletlerini takarlar. Sinagoglarda ayakkabılar çıkartılır, çok sofu olan Yahudiler yerlere otururlar veya sandalyelerini ters çevirerek rahatsız bir biçimde otururlar.
İlk pişmanlık dualarından biri “Ekkah” duasıdır. Bu ilahiyi son derece kederli bir biçimde ve hüzünlü bir müzik ritmi ile söylerler. Dualar bittikten sonra ünlü din şairi Yehuda Halevi’nin şiirleri okunur. Bu şiirlerin sözleri Siyon’un yeniden yapılanması, esenliğe kavuşması ve Yahudilerin kuşaktan kuşağa giderek daha mutlu olması ve barışa kavuşması umutlarını içermektedir.
“Tanrınız diyor: Teselli edin, kavmimi teselli edin. Yeruşalayim’in yüreğine söyleyin; savaş zamanı doldu, fesadı bağışlandı, bütün suçları için Rabbin elinden iki kat karşılık aldı, diye onun çağırın.” (40:1-2)
“Siyon’a müjde getiren, yüksek dağa çık; Yeruşalayim’e müjde getiren sesini kuvvetle yükselt; yükselt, korkma; Yehuda şehirlerine de: ‹şte Tanrınız! İşte Rab Ad. yiğit gibi gelecek ve kendisi için pazusu saltanat sürecek, işte ücreti kendisi ile beraberdir ve mükafatı kendi önündedir. Sürüsünü çoban gibi güdecek, kolu ile kuzuları toplayacak ve bağrında taşıyacak ve emzikli olanları yavaş güdecek.” (40:9-11)
Yom Kipur ve Teşa Be Av oruç günleri akşamüstü güneş batarken başlar ve ertesi akşam üstü güneş batana değin devam eder. Diğer tüm oruç günleri bu biçimde uygulanmaz. Onlar normal akşam yemeğinden sonra başlayıp, ertesi gün akşam üzeri sona ererler. Purim orucu da bunlara dahildir.
Yine bu oruçlardan bir diğeri olan 17 Tamuz (?iva Aşar be Tamuz)dur. Bu tarihte Kudüs’ün şehir surları yıkılmış ve M.S. 70 yılındaki ikinci Bet-Ha Mikdaş’ın yıkılma süreci başlatılmıştır. Din kitaplarına göre yine 17 Tamuz tarihinde birinci 10 Emir tabletleri Moşe Rabenu tarafından kırılmıştır. 17 Tamuz orucu ile başlayan ve 9 Av gününe kadarki süreç bir hüzün ve yas dönemini oluşturur.
Bu yıl Teşa Be Av’da Tanrı tüm dünyaya ve ulusumuza esenlik ve barış getirsin.