Jeff Hakko’nun sualtı tutkusu...

Jeff Hakko’nun  İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı’nda  açtığı Tarihi Dalgıç Malzemeleri Sergisi hakkında  Deniz Yarbay Selçuk Koray Kurtarma Grup Komutanı’nın kaleme aldığı yazısına yer veriyoruz

Toplum
1 Ekim 2009 Perşembe

Onun adını hepimiz duymuşuzdur. Bazılarımız belki tanışmışızdır da. Büyük bir kuruluşun, VAKKO’nun yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak biliriz kendisini. Genellikle medyanın ilgi alanından uzak, işi, ailesi, dostları ve hobileriyle sıkı bağlarla örülmüş bir yaşam sürmeyi tercih eder. Bugünlerde ise, onu televizyon kanallarının canlı yayınlarına taşıyan bir özelliğini öğreniyoruz Jeff Hakko’nun… Dalgıçlığını…

Çoğumuz her ne kadar yeni öğreniyor olsak da, Jeff’in sualtına olan merakı Büyükada’da geçirdiği gençlik yıllarından başlıyor. Sonrasında da bu merakını 1985 yılından itibaren “ehliyetli” bir dalgıç olarak dünya denizlerinin derin mavileriyle paylaşmaya başlar ve giderek bir hobi ve ilgi alanına dönüştürür. Bugünlere gelindiğinde, dalgıçlık konusunda son derece bilinçli ve tecrübeli bir dalgıç olduğu kadar, sualtı ile ilgili toplumsal hemen her konuya destek veren bir sualtı gönüllüsü olarak tanınmaya başlamıştır Jeff Hakko...

Sualtının büyüsü onun için o denli çekicidir ki, kış aylarında dahi hiç üşenmez, özellikle hafta sonları mutlaka bir dalış fırsatı yaratır kendisine. Zahmetli iştir aslında dalgıçlık. Malzemeleri toparlamak, tüpleri doldurmak, dalış botuna taşımak, gerekli izinleri mutlaka almak, dalış yapılacak yeri tespit etmek, güvenilir bir dalış arkadaşı bulmak gibi bir sürü iş yetmezmiş gibi dalıştan sonra da kullanılan tüm malzemelerin temizlik ve bakımını yapmak, onları bir sonraki dalış için güvenli bir şekilde hazırlamak gerekir. Bütün bunlar günde altı üstü bir saatinizi sualtında geçirebilmek içindir aslına bakarsanız. Ama dedim ya o hiç üşenmez; derin maviye olan tutkusunu da “kendimi dış dünyanın kirinden, gürültüsünden, dertlerinden arındırarak, sadece ve sadece doğanın ve ruhumun sesini dinleyebildiğim bu olağanüstü büyülü anlar için yorulmak, üşümek nedir ki” sözleriyle ifade eder.

Dalgıçlıkta yıllarını geçirdikçe, eski zaman dalgıçlarının hayatına da ilgi duymaya başlar Jeff Hakko. Bu ilgi, eski dalgıçların dalışlarını hangi şartlarda yaptıklarını öğrendikçe önce hayranlığa, zamanla da büyük bir meraka dönüşür. Öyle ya, dalgıçlık her ne kadar zahmetli görünse de, nihayetinde eski zamanlara kıyasla gelişen teknoloji sayesinde şimdilerde daha hafif, kullanışlı ve o denli de güvenli malzemelerin kullanıldığı bir spor dalı olmuştur. Peki bu malzemeler daha ortada yokken ne yapardı eski dalgıçlar, nasıl dalarlardı bir çuval sünger bulabilmek için?..

Jeff’in başlangıçta küçük hatıralar olarak edindiği ve biriktirdiği dalgıçlıkla ilgili malzemeler, aradan geçen 20 yılı aşkın zaman içinde koskoca bir koleksiyon haline gelmiştir. Ağır bronz ve pirinç başlıklar, hantal kurşun ayakkabılar, elle çevrilen kompresörler, branda elbiseler, kocaman kocaman bıçaklar ve daha neler neler… Bütün bunları evinde muhafaza etmeye başlamış ve sonunda malzemeler o kadar artmış ki, evinin büyük bir odasını dalgıçlıkla ilgili, çoğu da zamanının en görkemli dalış malzemelerinden oluşan, bu çok değerli koleksiyonuna ayırmak zorunda kalmıştır. Sevgili eşi Carol her ne kadar bu durumdan pek memnun olmasa da, dalgıç malzemelerinin bulunduğu bu oda, Jeff’in dalıştan uzak, evinde kaldığı zamanlarını geçirdiği, sualtı sevgisini beslediği, işadamı Jeff Hakko kimliğinden sıyrılarak dalgıç Jeff halinde kendisini tazelediği bir mekân haline gelmiştir artık…

Jeff Hakko’nun bu belki de dünyada eşi bulunmayan zengin koleksiyonu, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Metin ATAÇ’ın da ilgisini çekmiş olmalı ki, şimdilerde “Tarihi Dalgıç Malzemeleri sergisi-Jeff Hakko Koleksiyonu” adı altında tam da olması gerektiği yerde; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde sergileniyor, hayat buluyor...

Jeff’le sualtının dinginliğini paylaşmış bir dalgıç olarak, sualtına ilgi duyan veya ilgi duyabileceğini hisseden herkese, bu koleksiyonu Deniz Müzesi’nde görmesini tavsiye ederim. Sergi 30 Kasım 2009’a kadar açık olacak. Müzede hepsi Jeff Hakko’ya ait, eski zaman dalgıçları tarafından fiilen kullanılmış yaklaşık 200 parça kadar malzeme sergileniyor. Bu koleksiyon sergilendiği Deniz Müzesi’nin o harika atmosferi ile nasıl da muhteşem bir bütünlük sağlamış… Gezerken sualtında bir zaman tüneline girmiş gibi oluyorsunuz. Sanki iyot kokusu burnunuzun derinliklerini gıdıklıyor, hava kabarcıklarının derinden gelen fokurtuları kulaklarınızı dolduruyor ve camekânın arkasından size bakan başlıkların içinden bir yüz sizi geçmiş zamanın mavi derinliklerine çağırıyor… Her bir başlık, her bir fener, her bir bıçak size bir hikâye anlatıyor gibi. Gördükleriniz ve hissettikleriniz, sizi eski zaman dalgıçlarının dünyasına götürüyor ve onlara ayrı bir hayranlık, büyük bir saygı duymanıza yol açıyor. Her alanda olduğu gibi dalgıçlıkta da, eski insanların hangi şartlarda ve ne büyük bir özveri ile işlerini yapmaya çalıştıklarına şahit oluyor, sualtının büyüsünün ne kadar derin ve etkileyici olabildiğine hayret ediyorsunuz…

Serginin zamanı sona erdikten sonra Carol bütün bu malzemeleri tekrar eve kabul eder mi bilmem ama bu serginin Jeff’i çok heyecanlandırdığını ve koleksiyonunu bizlerle paylaşmanın haklı gururunu yaşattığını gayet iyi biliyorum. Bence bu sadece bir başlangıç… Jeff’teki bu büyük sualtı tutkusunun, onu kendine yakışacak başka görkemli projelere götüreceğini şimdiden görür gibi oluyorum…

Teşekkürler Jeff Hakko, koleksiyonunu bizlerle paylaştığın için, sualtının gizemli büyüsünü gözlerimizin önüne serdiğin için, derin maviyi sevdiğin, saydığın ve koruduğun için, teşekkürler dostum…