Türkiye ve İsrail, Ortadoğu’nun iki önemli temel taşı… Bu iki ülke arasında gerçekleşecek enerji ve ekonomi alanındaki işbirliği, herkes için büyük kazanımlar yaratacakken, son dönemlerdeki gerginlikler bu gelişmelerin önünü tıkıyor, önemli bir gelir akışını engelliyor
Ortadoğu’nun temel taşları olarak kabul edilen Türkiye ve İsrail’in ekonomik, politik ve askeri alanlardaki işbirlikçi görünümü henüz belirli bir platforma oturamadı. Uluslararası arenada gündemi meşgul eden İsrail-Filistin meselesinin çözümsüzlüğü bu belirsizliğin sebebi olmaya devam edecek gibi görünüyor. İsrail’in kuruluştan itibaren başını ağrıtan bu mesele ikili ilişkilerde seviye belirleyici konu oldu ve ülkeler arası yapılacak anlaşmaları yeri geldiğinde sekteye uğrattı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen teknolojik, ekonomik ve askeri alanlarda pek çok anlaşmaya imza atan İsrail ve Türkiye enerji konusunda yeni bir oyunun eşiğinde mi?
Türkiye ve İsrail politik, ekonomik, teknolojik ve askeri olmak üzere pek çok alanda tarihi anlaşmalara imza attı. Dış politikadaki ilişkileri henüz dengeli bir platforma oturtamayan bu ikili 2008 yılında enerji konusunda yeniden bir araya gelerek önemli bir projenin girişimini başlattılar. Türk Enerji Bakanı Hilmi Güler ve İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Binyamin Ben-Eliezer yapımı üç yıl sürecek olan petrol boru hatları projesi için görüşmeler yaptılar. Bu konuya Rusya ve Azerbaycan da sıcak baktığına dair sinyaller verdikten sonra, Türkiye ve İsrail masaya oturarak Rus gazının ve Azeri petrolünün Türkiye üzerinden İsrail’e ulaşması için yeni bir projeye parmak bastılar. Bu tarihten itibaren, taraflar, Akdeniz Boru Hattı (Medstream) olarak adlandırılan bu proje için fizibilite çalışmalarına başladılar. İsrail`e uzanacak olan üçlü boru hattından petrol, doğalgaz, elektrik, su ve fiber optik kabloların geçmesi, aynı zamanda Rus ve Azeri doğalgaz ve petrollerinin İsrail’e taşınması planlandı. Ancak 2009 sonlarına geldiğimizde İsrail ile Türkiye arasında yaşanan gerginlik ikinci bir Davos krizinin habercisiymiş gibi şüphe uyandırıyor.
Ortadoğu’nun stratejik açıdan iki önemli ülkesi enerji alanında atacakları adım Ortadoğu’da huzur ve istikrarın sağlanması açısından çok önemli. İsrail’in katılacağı boru hattı projelerinde Türkiye’nin rolü çok büyük. Bu konuda Rus şirketi Gazprom da Ortadoğu ve İsrail`e açılmak için Türkiye’nin en uygun ve güvenli yol olduğunu düşünüyor. Ancak İsrail ve Türkiye’nin bu stratejik ikili ilişkisini kendi çıkarları açısından uygun bulmayan bazı Ortadoğu ülkeleri bu projenin yalnızca İsrail’in yararına olduğu konusunda uyarılar getirerek ortamı germeye çalışıyor. Son yaşanan gerginlikler bu konuda çalışma yapan ülkelerin başarıya ulaştığını belgeliyor. İsrail’in Filistin meselesinde barışın sağlanmasında bir arabulucuya ihtiyacı var. Bu arabulucunun gerek kültürel gerekse de jeostratejik konumu nedeni ile Türkiye olduğu açıkça ortada. Türkiye’nin de ekonomik açıdan İsrail’e bağlılığı var. Aynı bölgenin üyeleri olmaları ve aynı politik dili konuşmaları bu iki ülkeyi yeniden ortak paydada buluşturuyor.
Akdeniz Boru Hattı
İsrail’in, Arap ülkelerinden satın almayacağı petrol ve doğal gazı diplomatik açıdan yakın olduğu Türkiye üzerinden alması çok normal. Bu nedenle İsrail ve Türkiye enerji alanı ve petrol boru hatları ortak paydasında birleşiyor. 2006 yılında faaliyete geçen Bakü-Ceyhan Boru hattı Azerbaycan petrolünü Gürcistan üzerinden Türkiye’ye taşıma amacı ile inşa edildi. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ile ucuz ve istikrarlı enerji kaynaklarına sahip bu bölge üzerinde yoğun bir mücadele başladı. Kafkaslar ve Hazar Denizi çevresi bu mücadelenin en çok hissedildiği bölge oldu. Bu nedenle Bakü-Ceyhan boru hattı dünya enerji kaynakları açısından stratejik bir önem taşıyor. Tahmini sekiz milyon euroluk fizibilitesi çıkarılan Akdeniz Boru Hattı (Medstream) Projesi Akdeniz’den, Kızıldeniz’e, Çin’e ve Tayvan’a kadar büyük bir alanı kapsıyor. Fakat bu hattan yine tahmini 40 milyon ton petrol taşınması planlanırken son dönemde yaşanan gerginlik nedeni ile bu proje askıya alınma sürecine girdi. Bu da iki ülkenin ekonomik ve politik ilişkileri açışından üzücü bir durum. İsrail -Türkiye ilişkilerinde belirgin bir soğukluk, kopma olduğu gizlenemeyecek boyutlara ulaştı. Uluslararası söylemlerde her fırsatta belirtildiği gibi ilişkilerin esası siyasi ve ekonomik menfaatlere dayalı. Ancak, Davos krizi henüz etkisini yitirmemişken ‘hava tatbikatı’ krizi ve ‘Ayrılık’ dizisi krizi aradaki çatlağın iyice ortaya çıkmasına neden oldu. Bu nedenle 2008 yılında temelleri atılan ve üç senede bitmesi planlanan Medstream Projesi’nin ne olacağı sorusu gündeme geldi. Bu nedenle diplomatik çevreler İsrail-Türkiye arasında yeni bir oyunun başladığını fısıldıyorlar. İlgili diplomatlar Türkiye’nin dış politikada sergilediği pozisyonu ile Iran, Suriye ve Irak’a açık kart verdiği görüşündeler. İsrail Hükümetindeki projenin yürürlüğe girmesindeki kararsızlık da krizin bir diğer boyutu. Temelleri atılan bu projenin hayata geçirilememesi iki ülke açısından da büyük bir kayıp. Bakü-Ceyhan hattının bir uzantısı olan Hazar petrolünün, Samsun-Ceyhan Projesinin gerçekleştirilmesi ile Rus petrolünün İsrail’e ulaşması bekleniyor. Bakü-Erzurum doğalgaz boru hattı ile Azeri gazının Türkiye üzerinden İsrail’e taşınması hedeflenirken, Kazak ve Türkmen gazlarının da İsrail’e taşınması düşünülüyor. Bu proje çerçevesinde ilk etapta İsrail’e ulaşılacak ancak daha sonra petrol ve doğalgazın Hindistan ve Uzakdoğu’ya da ulaşması sağlanacak. Ancak kilit nokta olan Türkiye’nin İsrail ile böyle bir kırgınlık dönemine girmesi pek çok planın havada kalmasına ve büyük bir gelir akışının engellenmesine neden oldu. Bu nedenle Türkiye’nin arabuluculuk vasfını bir kenara bırakıp ilk önce kendi ilişkisini toparlaması ve daha sonra bu projenin ilerlemesine yardımcı olması gerekiyor. Bu projenin sekteye uğraması Rusya’nın da işine gelmez. Dünya küresel kriz ile uğraşırken Rusya’nın rakip ülkesi konumunda olan Çin’in Türkmen doğal gazını doğrudan alacak konuma gelmesi Rusya’yı sarsmakla beraber yeni gündemde olan Medstream Projesi’nin sekteye uğraması kimsenin işine gelmez.
Türkiye, enerji ihtiyacını karşılamak ve bölgesel güç olmak için aktif rol almak isterken ekonomik ilişkilerde son on yıldır soğukluk yaşadığı Rusya ile olumlu bir döneme girdi. Bölgenin en önemli enerji oyuncusu Rusya ile ilişkilerini yeni bir platforma taşıyan Türkiye’nin denklemin önemli parçası İsrail ile de ilişkilerde bahar havasına girmesi gerekiyor. Son zamanlarda her fırsatta İsrail ile ilişkilerini Filistin meselesine dayandıran Türk hükümetinin kendi çıkarları doğrultusunda politika yapması ve arabuluculuk özelliğini kaybetmemesi isteniyor.