Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas, ağustos ayında yapılan El-Fetih Kongresi’nde yeni seçim tarihini açıkladı ve bir daha aday olmayacağını dile getirerek herkesi şaşırttı.
Dünya ve Ortadoğu kamuoyu ise bu haberin çalkantılarını yaşarken, Abbas’ın ‘halefi’ olarak ilan ettiği isim ve bu ismin yönetime gelmesinin yaratacağı etkiler henüz detaylı bir şekilde masaya yatırılamadı
Yaser Arafat’ın ölümünden beri Filistin Yönetimi’nin başkanlığını yapan Mahmud Abbas, Ağustos ayında sürpriz bir karara imza atarak, Filistin Yönetimi için yeni seçim tarihini belirlemiş ve yeni seçimlerde aday olmayacağını açıklamıştı. 24 Ocak 2010 olarak açıklanan seçim tarihi, daha sonrasında iptal edilmiş olsa da kamuoyunun kafasında bir soru işaretinin oluşması için yeterliydi. Abbas’ın yerini kim alacak, Filistinlilerin bir sonraki lideri kim olacak? Arafat ve Abbas’tan sonra bu koltuğu kim dolduracak?
“ARTIK GENÇ LİDERLERE İHTİYACIMIZ VAR”
‘Yeni lider’ sorusunun gündeme gelmesiyle birlikte Ortadoğu uzmanlarının yeni ismi telaffuz etmeye başladı; Muhammed Ghaneim. Peki, nasıl oldu da 2009 kongresinde ‘daha genç’ ve ‘daha esnek’ liderler aradığını duyuran El-Fetih için 72 yaşındaki Ghaneim’ın ismi lider olarak anılmaya başladı?
Ebu Mahir olarak da bilinen Ghaneim, 1937 yılında Kudüs’te doğdu; 1959’da ise El-Fetih’in kurucu üyeleri arasında yer aldı. O günden beri de örgütte hep faal oldu; genelde eleman alımları ve organizasyon işleri ile uğraştı.
Ghaneim, kariyerindeki büyük çıkışı 1968 yılında El-Fetih’in Ürdün’deki askeri birliklerinin başına getirilmesiyle yaptı; henüz 30 yaşındaydı. Bir yıl sonra da örgütün merkez komitesine katılarak, organizasyon ve işe almadan sorumlu oldu.
O dönemlerde Ürdün’ün, Filistinlilerin mücadelesinde ayrı bir önemi vardı. El-Fetih’in, Ürdün Nehri üzerinden İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği gerilla ve terörist eylemleri için bu ülkede önemli miktarda askeri üsleri bulunuyordu. Ghaneim’in böylesine yüksek rütbeli göreve getirilmesi Arafat’ın kendisine güveninin göstergesiydi.
Ghaneim, askeri konularda kısa bir eğitim almak için bir süreliğine Çin’e gitti. 1969 yılında geri geldiğinde ise Arafat’ın kendisi için yeni bir görevi daha vardı. Artık Ghaneim, Arafat’ın askeri alandaki yardımcısı ve vekiliydi. Bu da kendisinin o dönemlerde düzenlenen gerilla ve terör eylemlerinin planlanması ve uygulanmasındaki anahtar isim olduğunu ortaya koyuyor. Bu noktada Ghaneim’ın örgütteki iki numaralı adam olduğunu söylemek doğru olur.
1970 yılında El-Fetih, Ürdün ordusu tarafından yenildikten sonra bu ülkeyi terk edip Lübnan’a gitmek zorunda kaldığında Ghaneim, organizasyon ve askeri görevlerini sürdürmeye devam etti. Örgüt, 1982’de Lübnan topraklarından çıkmaya zorlanınca da Arafat’la birlikte Tunus’a geçti. 1982 yılında 2009’un ortalarına kadar Muhammed Ghaneim’in hayatı Tunus’ta geçti.
OSLO’YA KARŞI
Ghaneim, Yaser Arafat’a karşı sürdüğü 35 yıllık sadakatine rağmen 1994 yılında onunla birlikte Filistin topraklarına dönmedi. Bunun nedeni ise bir yıl önce varılan Oslo Anlaşması’nı çok ‘yumuşak’ bulmasıydı. Birçok kez Arafat tarafından davet edilmesine rağmen, bu davetleri reddettiği gibi Arafat’a İsrail ile sürdürdüğü tüm görüşmeleri ve pazarlıkları sona erdirmesini gerektiğini dile getirdi.
Bu süreç içinde Ghaneim, örgüt içindeki diğer etkili bir isim olan Faruk Kaddumi ile yakınlaştı. Kaddumi, El-Fetih içindeki en güçlü ikinci adam olarak görülüyordu. O da Oslo’yu kabul etmiyor ve Suriye ile yakın ilişkiler kuruyordu. Arafat, Kaddumi’nin tutumunu kabul etmese de arkasındaki desteği nedeniyle onu örgütten çıkartamıyordu.
Ghaneim’in Batı Şeria’ya girişi 27 yıl sonra, 29 Temmuz 2009’da, El-Fetih Kongresi için gerçekleşti. Ürdün üzerinden Batı Şeria’ya giren Ghaneim’ı, Mahmud Abbas Allenby Köprüsü Geçiş Noktası’ndan kendi limuzini ile aldı.
Ghaneim, kongredeki merkez komitesi seçimlerinde, Abbas’ın gösterdiği aday olarak 1338 oy aldı. Bu sayı, kongrede oy verenlerin üçte ikisine denk geliyor. Ghaneim, Bargouti’nin oylarının bile %30 oranında geçti.
Kongrede Ghaneim’in yaptığı konuşmada sözleri ise basında geniş yer aldı; “Mücadelemiz, zafer elde edene kadar devam edecek. Eğer politik yollar İsrail’in yok olması ile neticelenecek zaferi getirmezse, örgüt silahlı mücadeleye geri dönecektir.”
Bu sözler Ghaneim’in ‘zafer’ tanımını ortaya koymuş oldu. Anlaşılan şu ki, Ghaneim için zafer ‘Batı Şeria ve Gazze topraklarından oluşan, başkenti Doğu Kudüs olan ve İsrail ile yan yana barış içinde yaşayan bir Filistin Devleti’ değil. Ghaneim’ın ‘geri dönüş hakkından’ vazgeçmesi, toprak konusunda herhangi bir fedakârlık yapması ya da barış sürecini sonuçlandıracak bir uzlaşmaya varması pek ihtimal görünmüyor.
NASIL SEÇİLDİ?
27 senedir Filistin Yönetimi topraklarından uzakta olan 72 yaşındaki Ghaneim, nasıl oldu da El-Fetih’in yeni lideri oldu?
Abbas’ın halefi olarak seçtiği Ghaneim öncelikle El-Fetih’in kuruluşunda yer almış ve halen güçlü çevrelerle temasları olan çok az isimden biri. On beş yıldır Filistin Yönetimi ve politikalarından uzakta olması, hiçbir çekişmenin ve kavganın içinde yer almaması ise en büyük artısı. Son dönemlerde örgüt içindeki çekişmelerden de uzak kalmış olması Ghaneim’i ‘tarafsız’ biri olarak konumlandırıyor.
Ghaneim, örgüt içinde çok popüler bir isim olmamasına rağmen, Faruk Kaddumi’ye, diğer bir deyişle Suriye yönetimi takdir eden bir isme, yakınlığının bilinmesi tercih edilmesinin en önemli nedenlerinden biri oldu. Bu özelliği ile Ghaneim’ın El-Fetih yönetimindeki iki grubu bir araya getirmesi umut ediliyor; Arafat’ın çok yumuşak olduğunu düşünen radikallerle, zamanında Arafat’ı şimdi de Abbas’ı destekleyen ılımlıları.
Son olarak Batı Şeria’da yönetimi ele geçirme hayalleri kuran örgütün içindeki birçok isim, yıllarca rekabet ettikleri isimlere oy vermektense dışarıdan gelen birine oy vermeyi daha kolay buldular.
Ancak Ortadoğu uzmanları, Abbas seçim tarihini ertelemiş olsa bile bir sonraki liderin Muhammed Ghaneim olmasını ‘endişe verici’ buluyorlar. İsrail’in önde gelen gazetelerinden Jerusalem Post’un etkili yazarı Barry Rubin, “Ghaneim’in radikal İslam’la olan ilişkisinin siyasi görüşünü ne kadar etkilediğini ve ilişkinin radikal Hamas ile olan anlaşmaları ne derce kolaylaştıracağını söylemek zor” dese de Ghaneim’in Filistin Yönetimi’nin muhtemel liderleri arasındaki en tutucu isim olduğunu vurguluyor.
MERKEZ KOMİTESİNDE SON DURUM
El-Fetih’in son kongrede oluşan merkez komitesi on sekiz seçilmiş, dört de atanmış, toplam 22 üyeden oluşuyor. Bu kadronun yaklaşık üçte ikisini ‘eski tarz’, yaşı geçkin üyeler oluştururken, kalanı genç El-Fetihlilerden meydana geliyor. Seçilmiş 18 üyenin, yaklaşık beşi Oslo Anlaşması’nı ve barış görüşmelerini kabul etmeyen aşırılardan, geri kalanı ise Abbas’ın teğmenleri ve müttefikleri oluşturuyor. Bu son grup, İsrail ile silahlı mücadeleye girmekten çekinen ve görüşmeleri sürdüren bir grup olsa da, Filistinli mültecilerin geri dönmesi ve İsrail’in 1967 sınırlarına çekilmesini savunuyorlar.
Komitedeki en radikal görüşlü olan isim ise halen İsrail hapishanesinde tutuklu olan ve adı sıkça ‘Şalit takasında’ geçen Bargouti. Bargouti, İsrail’in Batı Şeria topraklarından, güç kullanılarak çıkartılması gerektiğini savunuyor.
Muhammed Ghaneim’in bu kadar yüksek bir farkla en çok oyu alması ise, Arafat ruhunun halen El-Fetih’de yaşadığının göstergesi olarak yorumlanıyor.