VAYHİ Ebeveynlerin sergilediği edep...

Kavram
30 Aralık 2009 Çarşamba

Yaakov, Mısır ülkesinde on yedi yıl yaşadı... Yisrael, ölümünün yaklaştığını anladığı zaman...

(Bereşit 47:28-29)

Yukarıdaki iki pasukta Yaakov ve Yisrael isimleri art arda geçmektedir. Talmud bilgelerine göre Yaakov ruhani bir durumu, Yisrael ise daha yüksek bir ruhani seviyeyi ifade eder. Ancak öyle olsaydı, Yaakov ölüm döşeğinde yatarken, Yisrael demek yerine “Yaakov, ölümünün yaklaştığını anladığı zaman...” demek daha uygun olmaz mıydı?

Kabala’nın baş eseri Zohar şu görüşe yer verir:

Bir ben Yisrael doğarken, hayat kaynağı, canı olan nefeşi alır. Nefeşin seviyesini belirleyen, bebek rahme düşerken ebeveynlerinin sergilediği edeptir. Doğal olarak bunun tam tersi de geçerlidir. Tamamıyla ahlâk dışı davranışlar, düşük tinsel seviyelerden bir nefeşin çıkmasına yol açacak ve bu nefeşin sahibi, yetser aranın (kötü eğilim) çağrısına karşı daha savunmasız olacaktır.

Eğer çocuk büyüdükçe davranışları bunu hak ettiğini gösterirse, Göklerden ona nefeşten de yüce olan bir tinsel varlık daha bahşedilir. Ruhun bu ikinci seviyesine ruah denir. Kişi çaba ve mücadeleleri sonucunda daha üst tinsel basamaklara tırmanırsa, o zaman Göklerden ona ruhun daha yüksek bir seviyesi olan neşama verilir.

Ruaha sahip olan seçilmiş kişiler, doğalarından gelen yetenek sayesinde, Tora konusunda ve dua etmenin önemi hakkında, saf olmayan düşüncelerin engeline takılmadan rahatça konuşabilir. Bu yüzden Onkelos, ruah sözcüğünü “konuşan ruah varlığı” şeklinde tercüme etmiştir. Neşama ile ödüllendirilen bir avuç insana gelince, bu kişilerin Tora’nın kutsal ve saf düşüncelerine yoğunlaşmaya doğal bir eğilimleri vardır. Bunun sonucunda ruhun en kutsal unsurları olan haya ve yehidaya daha ileride hak kazanabilirler.

Herkes neşamasını almaya layık değildir. Bu tür kişiler genellikle neslinin ruhani lideri olur ve geniş çevrelerce rav, yani öğretmen olarak kabul görür. Ruhun ilk iki unsuru olan nefeş ile ruah sürekli olarak kişinin içindedir; neşama yalnızca dua ve Tora öğrenimi sırasında, bu faaliyetler derin bir odaklanma ile yapıldığı ve Aşem’e karşı büyük saygı gösterildiği takdirde varlık gösterir. O değerli anlar sona erince, neşama vücuttan uzaklaşır ve geride sadece izini bırakır. Buna aşarat anefeş, yani nefeşin kalıntısı denir.

Atamız Yaakov’a gelince; neşaması vücuduna katıldığında tinsel durumu yükseldiğinden, ondan Yisrael olarak söz edilirdi. Aksi takdirde Yaakov diye adlandırılırdı ki bu, tinsel yükselişinde bir mola verdiğini ve yalnızca nefeş ile ruaha sahip olduğunu gösterirdi.

Talmud (Taanit 5b), Yaakov’un ölmediğini belirtir. Bu ifadenin anlamı şudur: Yaakov’un nefeşini bene Yisrael miras almıştır. Biz hayatta olduğumuza göre, o da hâlâ yaşıyor demektir. Ancak Yaakov son nefesini verdiğinde bedenini terk eden neşaması konusunda, aynı şey geçerli değildir. Bu yüzden Tora “Yisrael, ölümünün yaklaştığını anladığı zaman” der ve yüksek bir tinsel varlığın, yani neşamanın vücuttan ayrıldığını açıklar.

(Maor vaŞemeş)

A BRIDGE TO HEAVEN

A Collection of Classic Kabbalistic

Commentaries on the Torah / Rabbi Yosef Gabay

ÇEVİREN: ESTREYA SEVAL VALİ