Güncel
Gökyüzünde Tanrı’nın 25 dilde yüzlerce farklı tapınağa selam yolladığı sokaklar
Üst üste, dip dibe. İtiş kakış. Onun evi bunun mezarının, bunun cami onun tapınağının, kiliseler mabetlerin üzerinde. Arada falafel, tatlı, hediyelik eşya satan dükkânlar. Dinle iç içe hayat mücadelesi. Hepsi kavgalı: Hem birbirleriyle, hem de kendi içlerinde. Sokakta kutuplar var, kuşku var, nefret var. Yıllardır süren zulüm var, gözyaşı var. Düşman yanından geçerken sessizce içinden lanet okumalar var.
Ama bir güzellik de var bu kavgada. En azından dünyanın en güzel şehrinde, büyülü mekânlarda ve insanlığın en kutsal davası için kavga ediyorlar. Güç için, iktidar için, mal mülk için değil. Dünya varlıkları, silahları, makamları için değil... Bizlerin çoktan unutup gittiği, materyal dünyalarımızın sahte replikleri arasında kaybettiğimiz bir şeyler için kavga ediyorlar. Biraz onur ve inanç, biraz da ‘öbür taraf’ kaygısı var bu mücadelede... Burası belki dünyanın merkezi değil, çok zengin değil; ama gezegenimizdeki ruhani enerjinin çıkış yeri. Kudüs’te iki saat geçirince anlıyorsunuz ki bu topraklar boşuna kutsal değil. Tarih ile modernite, gerçek ile masal iç içe geçmiş, Kudüs’ün daracık sokaklarında kaldırım taşlarına, sokak lambalarına, mermer duvarlarına sinmiş. Gökyüzünde Tanrı’nın 25 dilde yüzlerce farklı tapınağa selam yolladığı, günbatımında binlerce müminin rabbine dua okuyarak huzur bulduğu sokaklardayız. Film seti gibi bir şehir burası.
Aslı Aydıntaşbaş
Yardım konvoyundan ziyade gösteri konvoyu
Son iki haftadır Arap coğrafyasındaki haber kanalları konvoy haberini birinci gelişme olarak izleyicilerine duyuruyorlar. Fakat özellikle konvoyun yapısı ve Türk hükümetin de girişimiyle konvoyu bir şekilde yardım konvoyundan ziyade gösteri konvoyuna dönüştürülmesine neden oldu. İHH yetkilileri nedense Gazze’ye yardımı o kadar önemsemişlerdi ki yanlarına Türkiye’den gazetecileri alıp ve canlı yayın aracı kiralayarak yola çıktılar. Ama bu masraf kaleminin Gazze’ye aktarılması yerine neden canlı yayın aracına harcandığı da ayrı bir soru. Bu aracın parası yardım parasından mı yoksa derneğin parasından mı karşılanıyor bunu da bilmiyoruz. Harcanan paraların hesabını kimse sormazken, konvoydaki katılımcıların “radikal” söylemleri ve buna karşın Türk hükümetinin muazzam desteği Türkiye’nin dış politikadaki denge siyasetini Hamas yanlı siyasete doğru kaymasına neden oluyor. Bu da eksen kayması tartışması iddialarının temelsiz olmadığını bir kez daha hatırlatıyor.
Emre Çalışkan
http://t24.com.tr/content/authors.aspxarticle=1423&author=54
İsrail’in Filistinlilerle birlikte adım atmaya başladığı gün, muhatap da olacak
Ortada Filistinli muhatap yok, çünkü adım atmaya hazır İsrailli muhatap yok. İsrail’in Filistinlilerle birlikte adım atmaya başladığı gün, muhatap da olacak. Nelson Mandela bile, hapisten salıverilene ve Güney Afrika onun ellerine teslim edilene dek bildiğimiz Nelson Mandela değildi. O da silahlı direnişten vazgeçmeyi on yıllarca reddetti, fakat kendisine gerçek bir fırsat verildiğinde barış yolunu takip etti. Anahtar Mandela’nın değil, eski Güney Afrika devlet başkanı F.W. de Clerk’in elindeydi. İsrail’in elinde o anahtar var. Gelinen noktada artık terör yüzünden her şeyi durdurmak mümkün olmadığına göre, ortada neredeyse hiçbir şey olmadığı için, İsrail en iyi silahlarından birini kaybetmiş durumda. Terörizm varsa adım atamazsınız ve terörizm yoksa da adım atmanız için sebep yoktur. Fakat endişe etmeyin, hiçbir şey olmazsa terör geri gelecektir. Teması koparma tecrübesinin de hiçbir yararı olmayacaktır, çünkü Gazzelilerin süregiden hapsedilmesi hayatlarında hiçbir şeyin değişmemesi anlamına geliyor.
Gideon Levy
Türkiye'de yaşayan Yahudilerin çok azı bu çizelgenin hazırlandığını gizli istihbarat örgütü aracılığıyla öğrenmişlerdi
Bu iş için Naziler'in ilk kez Münih'e 16 kilometre mesafedeki Dachau'da meydana getirdikleri toplama kampı ve insan fırınlarına benzer tesisler yapılması zorunluydu. Demiryolu ile İstanbul'a gönderilecek ve İstanbul’da tutuklanacak Yahudiler toplama kamplarında bir deri bir kemik haline gelinceye dek kaderlerine terk edilecek, sonra da önce gaz odasında kitle halinde "Gıft Gas/Zyklon"la bir dakikada öldürüldükten sonra cesetleri hazırlanan fırınlarda kül haline getirilecekti. Türkiye'de yaşayan Yahudilerin çok azı bu çizelgenin hazırlandığını gizli istihbarat örgütü aracılığıyla öğrenmişlerdi, İsrail Dışişleri Bakanlığı görevlilerinden İstanbul eski başkonsolosu Moshe Benyakov, bu kararı Türkiye'de Yahudilerden bazılarına duyurabilmişti. İstanbul’daki sinagoglarda yapılan törenlere katılanlara hahamlar bu gerçeği kapalı olarak duyuruyorlardı.
Naziler, İstanbul’da insan yakacak fırınların Haliç'teki Sütlüce'de yapılmasını planlamışlardı. Burası, Sütlüce'nin Beyoğlu kazası Hasköy nahiyesinin kuzeyindeki İmrahor-Karaağaç yolunun kesiştiği noktanın doğusunda kalan ve meskûn olmayan geniş bir araziydi. 24 Şubat 1942 günü Almanya'nın Türkiye Büyükelçisi Von Papen'e karşı suikast düzenlenmesi, Türkiye özellikle İstanbul Yahudilerini düşündürmeye başladı. Üzüntünün odak noktası Von Papen'in suikasttan kurtulmuş olması değildi. Hitler, bu işi de Yahudilere yükler, intikam plânını daha da hızlı yürütebilirdi.
Hilal Seyhan
http://www.memleket.com.tr/author_article_detail.php?id=11100
İsrail Gezi Notları – 1/2
http://bozgunodasi.blogspot.com/2008/08/israil-gezi-notlar-1.html
http://bozgunodasi.blogspot.com/2009/08/israil-gezi-notlar-ii.html
Eskilerden / Hatırlayalım
Kankırmızısı kapkara bir günün hatırası
http://www.konumankeni.com/skoseler/15Kasim_tunc_ozgorener.html
Hoşunuza gidecek siteler
Judeo-Spanish Memories, Illustrations, Photos and Live Readings
http://judeo-spanishmemoires.blogspot.com/
Haftanın tavsiyesi
Allah Aşkına, Nedir Bu Antisemitizm, Bilen Var mı?
http://bianet.org/biamag/azinliklar/119121-allah-askina-nedir-bu-antisemitizm-bilen-var-mi
Büyüklere Masallar 1: Türkiye'de Antisemitizm Yoktur
http://bianet.org/biamag/diger/119223-buyuklere-masallar-1-turkiyede-antisemitizm-yoktur
Yunus Emre Kocabaşoğlu
Haftanın bilgisi
Türkiye’de Cam
1899'da Saul Modiano adındaki bir Yahudi Levanten tarafından bugün eski Paşabahçe cam fabrikasının bulunduğu yerde 'Fabbrica Vetrami di D. Modiano, Constantinople' etiketli ürünler üreten, 1902 yılı itibariyle 500 kişiye iş imkanı sağlayan bir atölye kurulmuştur.