Yeni yıl dilekleri…

Her sene olduğu gibi bu sene de yeni bir yıla girdiğimiz ve yeni bir sayfa açtığımız bu günlerde aklıma gelen yeni yıl ile ilgili sportif dileklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu vesile ile hepinizin yeni yılını kutluyor ve sağlık, başarı, mutluluk, huzur ve spor dolu bir yıl diliyorum

Alp ALKAŞ Spor
6 Ocak 2010 Çarşamba

Gelelim bu seneki dileklerime:

 Öncelikle kazasız belasız, az sakatlıklı bir yıl diliyorum.

 Hak eden kazansın, herkes kazanmak için üzerine düşeni ve elinden geleni yapsın.

 Güney Afrikalı Caster Semanya’nın kadın mı erkek mi olduğuna bir karar verilsin. Kendisi Atletizm Dünya Şampiyonası’nda yılın en iyi 800m derecesini yaparak altın madalya kazandıktan sonra cinsiyeti ile ilgili oluşan şüpheler uzun süre gündemde kalmıştı.

 Dünya Basketbol Şampiyonası organizasyonu çok başarılı olsun. 2008 Olimpiyat finalindeki kalitede maçlar olsun. Litvanyalılar bütün şehirlere neşe katsın.

 Hakem tartışmaları mümkün olduğunca azalsın. Fakat bunun azalması için “ard niyetli olmamak” gibi bir hafifleticinin altına sığınılmasın. Sonuçta hakemin görevi de adaleti dağıtmak. Futbolcuyu hata yapınca cezalandıranların, kendileri hata yapınca bahanelere saklanmaları biraz manasız oluyor. Türkiye özelinde ise hakemler oyunculara sürekli “fırça atmayı” bıraksalar pek güzel olabilir.

 Lance Armstrong’un Tour de France’da bu sene üçüncü olmasının ne kadar büyük bir başarı olduğunun anlaşılmasını, anlayamayanlar için ise önümüzdeki sene de Tour de France’a katılmasını.

Yirmi iki yaşında büyük bir kulübe kaptan olan oyuncunun yatak odasına kadar girme hakkını kimse kendinde bulmasın. Benzer yaştaki oyuncu kaza yapınca birileri önce “geçmiş olsun”  desin. Bunların her gün elimize geçmeyen değerler olduğunu anlayıp, kendilerini imha etmek için elimizden geleni yapmayalım.

 Geçen senenin son günlerinde bir örneğini daha gördüğümüz ve hatta Torinolu blog’unda da irdelenmiş olan, youtube’da görülen videoları tarih kontrolü yapılmaksızın son dakika haberi olarak gazetelerin internet sayfalarında görmemeyi diliyorum. (bkz. Paslaşarak kullanılan penaltılar)

 Harry Kewell’ın sözleşmesi uzatılsın. Bu vesileyle kendisinin çevresindeki insanlar belki difüzyon yolu ile profesyonellik öğrenebilir ve ülke futbolunda bir gelişme görülebilir.

 “Alex mi Hagi mi?”, “Arda mı, Messi mi?” gibi polemiklerden kaçalım. İlla birini birine benzeteceksek Yasin Sülün, Sergen’e; Tümer Metin, Levent Yüksel’e benziyor. İki top dondurmayı birbirine benzetmeye çalışmıyorsak iki sporcuyu de birbirine benzetmeden yaşayabiliriz. Hem de hepsinin ayrı ayrı keyfini sürerek.

 Tel örgü yok diye seyirciler kendinde çime ve parkeye girme hakkı bulmasın. Adı üstünde: seyirci. Başrolde olması istenseydi adı öyle konurdu.

 Geçtiğimiz sene sıkça karşılaştığımız ve canımızı sıkan başarı hikâyelerini takip eden skandallar son bulsun. Doping, uyuşturucu vb hikâyeler ile başarılara gölge düşmesin.