Okay Gönensin, İsviçre’deki minare yasağından hareketle ülkemizde farklı dine mensub olan vatandaşlarımıza karşı genel bakışı inceliyor
İsviçrelilerin cami minarelerini ‘tehdit’ olarak görmeleri çok yerinde oldu. Bu olay, minarelerin ve karşı oy veren İsviçrelilerin yalnız olmadıklarını herkese hatırlattı; Fransızlara da, İtalyanlara da, Almanlara da...
Ama en az Türklere hatırlattı.
Dinleri teolojik açıdan tartışmak apayrı bir konu. Şu andaki konumuz, dinsel temaların çeşitli inanç sahipleri tarafından nasıl algılandığı.
Bu durumda da genel manzara İsviçre’den daha az olumsuz değil.
Doğrudur, İsviçreliler, daha çok da kadınlar, radikal sağ grupların da etkisiyle kendi günlük hayatlarında İslam’a ilişkin unsurları görmek istemediklerini söylediler.
Hepimiz, bu tavrın ne kadar hoşgörüsüzlük ve sıradan bir ayrımcılık, hatta ırkçılık olduğunu bağırdık. Bağırdık ama “pekibiz olsak” diye de durup düşünmedik.
* * *
* Soru: Farklı dinden olanların kamuya açık toplantı düzenleyerek fikirlerini açıklamalarına izin verilmeli mi?
Cevap: Hayır, yüzde 59.
* Soru: Farklı dinden olanların kendi görüşlerini anlatan kitaplar yayınlamalarına izin verilmeli mi?
Cevap: Hayır, yüzde 54.
* Soru: Oy vermeyi düşündüğünüz partinin kendi dininizden olmayan adaylar göstermesini kabul eder misiniz?
Cevap: Hayır, yüzde 49.
Bunlar Sabancı Üniversitesi’nin son bir araştırmasından üç soru ve cevapları.
Başka bir soru daha soralım ve yürekten cevap verelim: Hıristiyanların istedikleri yerde kilise açmalarını ve pazarları çan çalmalarını kabul eder misiniz?
Bu soruyla bizde bir referandum yapılsa sonuç ne çıkar?
Devam edelim:
* Müslüman olmayan vatandaşlarımızın vakıflarıyla ilgili uygulamalar hâlâ tam olarak düzeltilmedi. Acaba bu konu referanduma gitse ne sonuç çıkar?
* Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması sorulsa ne sonuç çıkar?
* * *
Sorun 11 Eylül sonrası sadece Batı’da yükselen ve ırkçılıkla da beslenen “İslamofobi” değildir. Bunun karşılığında, zaten varolan hoşgörüsüzlüklerin de dirilmesidir.
Radikal İslam bunu başardı. Avrupalı, kendi ülkesinin vatandaşı olan ama başka dinden olan kişilerden kuşkulanıyor.
Anadolu, bin yıl iç içe yaşadığı başka dinden ama aynı topraktan insanlara karşı açık bir tavır alıyor.
Tablodaki tek unsur İsviçre’deki minareler değildir. İtalya’da okullardaki haçlar ve İsa suretleridir, Taksim’in ortasında eski bir kilisenin reklam panolarının arkasına gizlenmesidir.
Bu vahim tablo nasıl tersine döner?
Bir kuşağı daha bu tablo içinde devredersek, tersine dönüşün ne kadar zor olacağı bellidir.
Okay GÖNENSİN kimdir?
1950 Kars doğumlu olan Okay Gönensin, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gönensin, 1975 yılında başladığı gazetecilik hayatında Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü (1981-1992), Sabah Gazetesi Yayın Koordinatörlüğü (1992-1995), Yeni Yüzyıl Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği (1995), Yeni Binyıl Gazetesi Başyazarlığı (2000) görevlerinde bulundu. 2002 yılından bu yana Vatan Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Gönensin’in çok sayıda makalesinin yanı sıra, Fransızcadan Türkçeye roman ve şiir çevirileri ve incelemeleri yayınlandı.