Ağa takılanlar: HOLOKOST’U ANMA YILDÖNÜMÜNDE TÜRKİYE’DE TERTİP EDİLMİŞ TÖREN HATIRLIYOR MUSUNUZ?

İzak BARON Dünya
27 Ocak 2010 Çarşamba

Güncel

KONU MUSEVİLERİ ÖVMEK OLDUĞUNDA SÖZE VATANDAŞLAR “IMIZ” DİYEREK BAŞLAMAK

Konu İsrail olduğunda akıllara ilk gelen Türkiye’deki Museviler olur ve bir biçimde ‘amalı’ vatandaşlıkları sanki bir övgüymüş gibi anlatılır. Bunu yapanlar, konu Musevileri övmek olduğunda söze vatandaşlar ‘ımız’ diyerek başlar. Yani bir vatandaş bir diğerinin vatandaşı, arada bir hiyerarşi var; biri sahip diğeri ‘sonradan görme’. Ardından, ne kadar iyi vatandaş oldukları, vatanları için neler neler yaptıkları anlatılır. Ne kadar vergi verdikleri söylenerek tüm Musevilerin zengin olduğu ima edilir; askerlik yaptıkları hatırlatılarak ‘bizim gibi’ oldukları, yani askerlik eşiğini aşabildikleri ifade edilir. ABD’deki Ermeni lobisi karşısında verilen mücadeledeki kahramanlıkları ile süren övgüler, zaten Türkiye’de antisemitizm olmadığı açıklamasıyla sonlanır. İsrail ile yaşanan krizden sonra da böyle oldu. Yaşanan krizin Musevilerle ilgisi olmadığını söylerken tam da Musevilerle ilişkili hale getirmenin yerleşik muhafazakâr zihniyetle bağı açık, bu zihniyetin de her kesimde bulunması mümkün. Uzunca bir dönem bu zihniyet Türkiye’deki iç ve dış siyasetin konsolidasyonunda işe de yaramış olabilir. Ancak değişen koşullar, artık bu yaklaşımların ‘iş’ göreceğine işaret etmiyor.

Beril Dedeoğlu

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/beril-dedeoglu/-alcak-koltuk-un-dusundurdukleri-239205.htm

ÖNEMLİ BİR DİPLOMATİK MANEVRAYI DA YAPAMADIK

Özür bizi ve dış dünyayı rahatlatır, ama tavır İsrail içinde yerine ulaşmış, o radikal ırkçı ve dinci parti misyonunu yerine getirip, oylarını sağlamlaştırmıştır. Her an yeni bir şov yapabilirler... Çünkü biz onların, İsrail'in değil, bu ikilinin hak ettiği tavrı anında gösteremedik. Bir hata daha yaptık. İsrail kabinesindeki en ılımlı parti İşçi'lerin lideri, Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Barak tam da bu sırada Türkiye'yi ziyarete geliyordu. Gelmeden önce, kendi Dışişleri Bakanları hakkında ağır eleştiriler yaptı. Barak'a yakınlık göstererek sağcı kabinede, ırkçı ve dinciler aleyhine bir gedik açmayı düşünebilirdik. Yapmadık. Cumhurbaşkanı ve Başbakan sudan bahanelerle Barak'la görüşmeyi reddedip bunu kamuoyuna bir çeşit İsrail protestosu havasında sundular. Önemli bir diplomatik manevrayı da yapamadık.

Hıncal Uluç

http://sabah.com.tr/Yazarlar/uluc/2010/01/19/israil_ile_iliskilerimiz_dogrular_yanlislar

ALMANYA'NIN SAĞLADIĞI DOLPHİNLER

İsrail'in bu füzelerin menzillerini ya artırdığı ya da bunların yerine özel Cruise (seyir) füzelerini denizaltılarına monte ettiği böylece hem ateş gücü ve hem de menzil olarak üstün bir konuma ulaştığı çoktandır söyleniyor. Üstelik İsrail'in bu füzelere nükleer yetenek de kazandırdığı da kuvvetle muhtemel. Kısacası, Dolphinler İsrail'in nükleer füzelerle donatılı özel denizaltıları olarak da nitelenebilir. Başka bir deyişle, Dolphinler İsrail'in ikinci nükleer vurucu gücü olarak da görülebilirler. Birinci vurucu güç, malum İsrail'in hava esaslı nükleer gücü. Bu güç, ya savaş uçaklarıyla ya da balistik füzelerle kullanılabilecek önemli bir güç. Almanya'nın sağladığı Dolphinler de dediğimiz gibi 'ikinci vurucu güç' oluyor ve yerlerinin tespiti neredeyse imkânsız olduğu için muhtemelen hava vurucu gücünden daha etkili ve caydırıcı olarak değerlendirilmeleri de elbette mümkün.

İsrail, Almanya ile özel ilişkileri sayesinde işte bu yeteneğe de kavuşmuş oluyor.

Fikret Ertan

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=941999&title=almanya-israil-ve-dolphinler

 DEVAM ETTİĞİ KİLİSENİN PAPAZININ CEMAATİNE ARA SIRA 'ANTİSEMİT' MESAJLAR

Bugünün işareti Obama'nın başkan seçildiği seçimin öncesinde yaşanan tartışmalarda alınmıştı aslında. Amerikalı Museviler çoğunlukla Demokrat Parti'yi destekler; hem paralarıyla hem de oylarıyla... Obama Demokrat Parti'den adaylığını koyunca Hillary Clinton'a yatırım yaptı Museviler; 'sarıklı molla' gibi gördüler Obama'yı, geçmişte söylediklerini İsrail'in çıkarlarıyla ters düşer buldukları için...

Devam ettiği kilisenin papazının cemaatine ara sıra 'antisemit' mesajlar verdiği duyulduğunda kendisini savunmak Musevi asıllı eski diplomat Dan Kurtzer'e düşmüştü. Ülkesini İsrail'de büyükelçi olarak temsil etmiş Kurtzer'in hesap vermek üzere çağrıldığı komite önünde söyledikleri Musevi lobisi mensuplarını hiç memnun etmedi.

Taha Kıvanç

http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/Default.aspx?t=19.01.2010&y=TahaKivanc

BAŞBAKAN’IN DA HER FIRSATTA ‘İSRAİL ŞÖYLE İSRAİL BÖYLE’ DEYİP DURMASININ ARDINDA MANTIKLI BİR GEREKÇE YOKTUR

Dışişleri Bakanı Davutoğlu İsrail gerginliği konusunda herhangi bir başka ülkeden bir telkin ya da tepki gelmediğini söylüyor. Ama başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batılı ülkeler Türkiye ve İsrail arasındaki bu çalkantılı durumu büyük bir ilgiyle izliyor. Batılı ülkeler İran’ın da bir şekilde bu denkleme dahil olmasından endişe ediyor. Batılılar Türkiye’de hükümetin İsrail’e Gazze nedeniyle kızgınlık duyduğu şeklindeki gerekçeyi pek inandırıcı bulmuyor ve Erdoğan hükümetinin İsrail’e İsrail olduğu için nefret besliyor olmasından endişe duyuyor. Çünkü ikinci olasılık halinde İran ile patlak verecek sıcak bir temasta Türkiye’nin hangi saflarda yer alacağını kestirmekte zorlanıyorlar.

Evet, İsrail’in orantısız güç kullanarak bölge barışını tehdit ettiği doğrudur. Tabii ki, ülke medyası da Büyükelçisi’nin terbiyesiz bir politikacı tarafından ezilmesine göz yummayacak, birlikte tek ses olacaktır.  Ama Başbakan’ın da her fırsatta ‘İsrail şöyle İsrail böyle’ deyip durmasının ardında mantıklı bir gerekçe yoktur. Eğer amaç Arap dünyasına şirin görünmekse, hiç uğraşmaya değmez. Çünkü hiç bir Arap ülkesi Türkiye’nin bölgede lider bir ülke olarak öne çıkmasını istemez.

Metin Güneş

http://www.cnnturk.com/Yazarlar/METIN.GUNES/Israilin.derdi.Erdogan.ile/103.1649/index.html

İSRAİL TARAFINDAN ÖNCE AZARLANIP SONRA PIŞPIŞLANMAK

Türkiye mi, bırakın Ortadoğu’yu kendi ülkesindeki birçok sorunu bile eline yüzüne bulaştıran bir ülke görünümünü almıştır, düşmektedir ve itibarsızlaşmaktadır. Ara ara Obama ile İsrail arasındaki sorundan cesaret alarak huysuzlanmaktadır ve İsrail tarafından önce azarlanıp sonra pışpışlanmaktadır. Buna uygun olarak İsrail, Serdar Ortaç’ın her yeri kasıp kavuran ‘Canıma Minnet’ isimli şarkısında olduğu gibi “Dönüp özür dilersem belki huzur bulacakmış” diyerek eğlenmektedir.

İlkan Ceylan

http://www.odatv.com/n.php?n=azerbaycan-israilin-hangi-koltugunda-oturuyor-1801101200

HOLOKOST’U ANMA YILDÖNÜMLERİNDE SİZ HİÇ TÜRKİYE’DE TERTİP EDİLMİŞ BİR ANMA TÖRENİ HATIRLIYOR MUSUNUZ?

İsrail ile yaşanan irili ufaklı sıkıntılar koltuk kriziyle azdı, ardından Savunma Bakanı Barak’ın ziyaretiyle şimdilik duruldu. Koltuk kriziyle burada oturup kalkarken iki önemli nokta gözden kaçtı. İlkin, Ayalon’un sefire davranışı en başta İsrail medyasında kınandı. Diğer nokta, milletçe pek beğendiğimiz bir televizyon dizisindeki Yahudi düşmanı ifadeler karşısında İsrail’de duyulan rahatsızlığa sefirin verdiği pişkin cevap. Özel yayınmış, basın özgürlüğü dolayısıyla bir müdahale yapılamazmış. Danimarka’da peygamber karikatürleri konusunda benzer bir cevap alınca nasıl da küplere binmiştik. Yahudi düşmanlığı dâhil nefret söylemine giren her suç önce ceza yoluyla sonra eğitim yoluyla engellenmeli. Yoksa bugün olduğu gibi hiddetimiz sırıtır.
Eğitim deyince, gelecek Çarşamba bizde de resmen kabul edilmiş olan Yahudi Soykırımı Holokost’u Anma Günü. Birleşmiş Milletler’in 2005’te ilân ettiği, Polonya’da bulunan Auschwitz toplama kampının Sovyet ordusu tarafından boşaltılmaya başlandığı gün olan 27 Ocak 1945’in yıldönümlerinde siz hiç burada tertip edilmiş bir anma töreni hatırlıyor musunuz?

Cengiz Aktar

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=283127&Categoryid=4

İSRAİL’DEKİ ARAPLAR TÜRKİYE’DEKİ KÜRTLER

* Türkiye Kürtleri müstakbel Türk olarak görüyor. İsrail Arapların Yahudi olmasını istemiyor.

* İsrail Araplara otonomi tanıyor. Dini mahkemelerde çok hukukluluk, ayrı okul açma imkânı sunuyor, Arapça’yı resmi dil kabul ediyor. Türkiye bunları bölünme korkusuyla reddediyor.

* İsrail Arapları gettolarda yaşamaya zorluyor. Hepsi bir arada olsun, ayrı okullarda okusun, ayrı mahkemelere gitsin istiyor. Türkiye, Türkler ve Kürtler iç içe geçsin istiyor. Hatta bu yüzden Kürtleri göçe zorluyor.

* İsrail’de ayrımcılık, verilen haklarla yapılıyor. Türkiye’de verilmeyen haklarla...

* İsrail’de aşırı sağcılar Yahudi homojenliğini sağlamak için topraktan feragat etmeye hazırlar. Üniter yapıya ve entegrasyona solcular daha bağlı. Türkiye’de tam tersi.

* İki tarafta da yumuşama çabası var. Türkiye’de bunun sürükleyicisi politikacılar, yavaşlatan yargı ve asker. İsrail’de sürükleyici yargı, önüne geçmeye çalışan ise sağ politikacılar.

Tolga Tanış

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13568803.asp?yazarid=322

YAHUDİ ORTAKLAR EŞLERİNİ BİR ARAYA GETİRMEZLER NİFAK ÇIKMASIN DİYE

En aslını ararsanız Sami ırkının iki kolu olan Arap ve Yahudi varoluşlarından beri birbirlerini yiyor, tasası da bize düşüyor. Türk istiklal savaşında bizim düştüğümüz durumlar onları hiç ama hiç ırgalamamıştı.

Bizi satan Arap ve onu öldüren Yahudi.

Yahudiler bulundukları topluluğun örf ve adetlerine ayak uydurmazlar. İntibak da etmezler, o kültürle haşır neşir olmazlar, problem de olmazlar.

Onun için onların içinden hiçbir zaman bir Astikağa, Leon Hancıyan, Artaki Candan,Yorgo Bacanos çıkmadı.

Bulundukları yerin ekonomisini ele geçirirler ve o toplumun işini bitirirler.

Yahudi ortaklar eşlerini bir araya getirmezler nifak çıkmasın diye.

......

Bu Yahudilerin yaptığı aptallığa Balat’taki Moiz ile eskici Hayim bile güler.

Büyükelçi böyle bir diplomatik ortamı terk etmesi için daha ne olmalıydı? Tekme tokat dışarı atılmak mı?

Yahudiler ayıptan sınıfta kaldılar,bizi temsil eden Büyükelçi duyarsızlıktan.

Bizim de artık 518 yıl önce ‘SİZE BAĞRIMIZI AÇTIK’ sözlerini unutmamız gerek. Kalkıp da her gün birinin kolunu kesip ‘AL DİYETİNİ’ dedirtmeden.

Türkiye şimdiye kadar hiçbir ülke insanına farklı muamele yapmadı.

Türk-Arap dostluğu yanında Türk-İsrail düşmanlığı diye bir şey olamaz.

Akdoğan Erol

http://www.ozgurkocaeli.com.tr/article.php?id=14482&t=Otofaji_Kendi_Kendini_Yok_Etme

İSRAİL HAKKINDA KONUŞMAK BENİM İÇİN BU KADAR GÜVENLİ DEĞİL

Kanadalı bir Yahudi olarak İsrail’i eleştirmek benim için en riskli şey. Belki gazeteme giderken İsrail politikalarını eleştirdiğim için vurulmaktan korkmuyorum ama insanlar sizi cezalandırmanın bir yolunu buluyor. Mesele İsrail’i eleştirdiği için iş bulamayan, kara listeye alınan kişiler var. ABD hakkında, korporatizm hakkında saatlerce konuşabilirim, bunun riski yok. Fakat İsrail hakkında konuşmak benim için bu kadar güvenli değil. Hrant Dink’in sürdüğü hayata, kendimi riske atmanın daha çok yakışacağını düşündüm. İsrail’in insan haklarını savunan Filistinlilere verdiği tepki ile, Dink’e verilen tepkinin pek farkı yok.

Naomi Klein

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13575028.asp?mnID=13575028

 Hoşunuza gidecek siteler

Florida Atlantic University Judeica Sound Archive

http://faujsa.fau.edu/jsa/find_albums.php

 Haftanın tavsiyesi

Düşmanca manşetler ve antisemitizm

http://www.thinkturk.com/2010/01/dusmanca-mansetler-ve-antisemitizm.html

 Haftanın bilgisi

Futbolun Yahudi Patronları

http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=204810