ŞAL“AUM”/ Ayurveda ve kış ayları

Sağlık
5 Şubat 2010 Cuma

Nuia Mana


Ben kış aylarını sevemedim. Keyiflenmek için yaptığım kardan adamlar ya da sıcacık içilen bir kahve bile bana buzz gibi havayı unutturamıyor. Geçen yıl Maryland’de geçirdim kışı. Soğuktan ellerim çatladı, cildim döküldü, burnum kanadı… Öyle soğuk bir kıştı… Bu sene İstanbul’dayım… İstanbul’un kışı o kadar da kötü değil… Ama yine de soğuk bana yaramıyor…

Eskiden kış aylarına neden bu kadar tepkili olduğumu anlayamıyordum. Ayurveda sayesinde şimdi anlıyorum…

Ayurveda Hindistan’dan çıkmış çok eski bir tıp bilimi. Bugünün batı dünyasında alternatif ya da tamamlayıcı tıp olarak kendini gösteriyor. Ayurveda’nın öğretilerinden biri de doğadaki elementler gibi bizlerin içinin de elementlerden oluştuğudur. Bu anlayışa göre kemiklerimiz ve iskeletimiz toprağımız, içtiğimiz su ve bedenin temizlik işlemleri su elementine ait. Dönüştürme özelliğinden dolayı, sindirimimiz ateş elementiyle özdeşleştirilirken, aldığımız nefes ise hava elementi… Ruhumuz ise eter elementine ait. Ayurveda’ya göre tüm bu elementlerin üzerimizde fizikselden öte, ayrıca psikolojik etkileri var. Fazla ateş çok sinirli kişilik yapısını anlatırken, fazla toprak hantallığı getirir. Ayurvedik testlerle kendi element dengemizi bulmamız mümkün…

Ben kendi iç hava elementi çok baskın olan biriymişim. Ayurvedaya göre bu yüzden dışarıdaki havanın üzerimdeki etkileri diğer insanlara göre daha fazlaymış… Yine Ayurveda’ya göre kış aylarında depresyona girmeye meyilli biriymişim… Dışarıdaki hava soğudukça içim soğuyormuş.

İtiraf etmeliyim ki, ilk Ayurvedik testimi çözerken içimden, “çok saçma bunlar” diye düşündüm. Ama test sonuçları beni hem fiziksel hem de psikolojik o kadar güzel anlattı ki… Örneğin, kilo almam zormuş, aynı hava gibi hafif hafif dolaşmayı seviyormuşum.  Az uyku bana iyi gelirmiş. Fazla terlemezmişim. Hızlı düşünür, hızlı konuşurmuşum. Heyecanlı bir tipmişim. Hava gibi hareketliymişim. Metabolizmam hızlıymış. Karnım sıcakken, ellerim ayaklarım soğukmuş…  Bunların hepsi doğru.

Bir hava insanı olarak kavgalara, güç oyunlarına katılmak yerine ortamı terk ediyormuşum.  Fazla duygu (su) taşıyamıyormuşum. Fazla duygusal, dram dolu ortamlar beni ağırlaştırıyormuş… Her şeye uzaktan (göklerden) bakmayı daha çok seviyormuşum.  Etliye sütlüye dokunmadan kendi başıma yaşamayı tercih etsem de, insanları etkileme özelliğim varmış. Çok ateşlilerin ateşini arttırabildiğim gibi hayatlarından gidip onları söndürebilirmişim (ateş havasız yanamaz ki!). Suyu içime alıp başka yerlere götürüp yağmurumla içimden atabilirmişim. Toprağı bir fırtınada mahvedebilirmişim. Ve fırtınalarım birden gelip, birden sönermiş. Kimseye uzun sureli garezim olmazmış.

Bir test. Beş element. Ve beni bu kadar iyi anlatan bir bilim. Aslında testin sonuçları çok daha fazla detaylıydı… Yeme alışkanlıklarımdan tuvalet alışkanlıklarıma, cinsel hayatımdan düşünsel hayatıma beni nasıl da anlattı Ayurveda… Önemli olan beş elementi kendi içimizde dengeleyebilmekmiş, ama bunu yapmak için önce kendi içimizdeki baskın elementi tanımalıymışız. Ayurveda bizlere baskın elementimize göre neler yememiz gerektiği, nasıl yaşamamız gerektiği konusunda muazzam bilgiler ve öneriler veriyor.

Hava elementi baskın biriyim ve bu benim kış aylarıyla aramı iyi yapmıyor. Ama ben yine de üşüyorum ve kendi baskın elementime kızıyorum! Isın biraz yahu!