Milyonlarca hayat ve küçük bir milletin geleceği bugün halen tehlike altında.
Hayır, İsrail’den bahsetmiyorum; küçük, yoksul bir ada ülkesi olan Haiti’den bahsediyorum.
Geçtiğimiz haftalarda Haiti’yi vuran ölümcül depremden sadece saatler sonra İsrail ve ABD, arama ve kurtarma çabalarını bölgeye yönlendirdi. Başkan Obama, duygu dolu bir konuşma yaptı, “Trajedi yaşanan zamanlarda, ABD adım atar ve yardım eder. Biz buyuz, biz yardım ederiz.”
İsrail Savunma Kuvvetleri de yardıma ilk gelenler arasındaydı. Kurdukları saha hastanesi CBS tarafından “acil tıbbi yardımın Rolls Royce’u olarak nitelendirildi. Deprem bölgesinde güvenli kurulur kurulmaz, hem tıbbi yardım ekibi, hem de psikolojik destek ekibi çalışmalara başladı. İsrail’in, 1947’de kuruluşunu tanıyanlar arasındaki ilk ülkelerden biri olan bu küçük ülkeye yardım etmemesi düşünülemezdi zaten.
Amerikan Yahudilerinin tepkisi de hızlı ve cömertti. Saatler içerisinde, Yahudi kuruluşlarında para toplanmaya başlamıştı. Bağışlar severler, Yahudilerin, Yahudi olmayan bir topluma gönderdiği hediyenin bir parçası olmak istediler. Bu, bizim geleneklerimizin öğrettiklerinin bir yansımasıdır; tek bir hayatı kurtarmak, bütün dünyayı kurtarmaktır.
Bir hafta içinde Kuzey Amerika Yahudi Federasyonu, yardım konusunda deniz aşırı ülkelerdeki ortağı olan Amerikan Joint Komitesi ile birlikte, Haiti’ye yardım amacıyla iki milyon Dolar’ın üzerinde para topladığını duyurdu. Buna ek olarak JDC de telefon, e-posta ve internet üzerinden yaklaşık 2,2 milyon Dolar topladı. Amerikan Yahudi Dünya Servisi’nin topladığı rakam da iki milyon Dolar’ı buldu.
Bu kuruluşlar, yardımları iletmek için Haiti’de kurbanlara en verimli şekilde yardım edebilecek araçları bulmaya çalıştılar; güvenilir vakıflar ve yerel sivil toplum örgütleri ile temasa geçtiler. JDC, EcoWorks ve Afya Vakfı için gıda, içme suyu ve gerekli olan diğer malzemelerin teminini üstlendi. Bunun yanı sıra Kalpten Kalbe Uluslar arası Örgütü’nün tıbbi yardımları ile İsrail Ordusu’nun sahra hastanesine destek oldular.
Yahudiler bazen kendileri abluka altına hissetseler de, biliyoruz ki bizler ne izole edilmiş ne de tecrit edilmiş durumdayız. Kriz anlarında tepki veririz, çünkü bu yapılması doğru olan şeydir… İhtiyacı olanlara yardım etmek, bizim için emirdir; özellikle de felaket zamanlarında.
Günay Asya’daki tsunami zamanında, ben JDC’nin Uluslararası Geliştirme Komitesi’nin yönetimindeydim. O dönemde, ortak insanlık değerleri bulmanın ne kadar önemli olduğunu ilk elden öğrendim; farklılıklar ne olursa olsun, komşularınızla köprüler kurmayı… Endonezya’daki hastane battaniyeleri üzerinde, Sri Lanka’da çocukların sırt çantalarında, Tayland’da yeni kurulmuş okullarda, camilerde JDC’nin logosu ile Magen David’i bir arada gördüğümde hissettiğim gururu halen hatırlıyorum.
Tsunami kurbanlarına yardım etmenin Yahudiler için ödülü nedir?
Sadece, Müslümanların, Hinduların, Hıristiyanların, Budistlerin ve diğerlerinin hayatlarına ve yaşamlarına yardım etmiş olduğunu bilmek… İsrail uzmanlığının kullanılmış olduğunu bilmek, Hindistan, Türkiye gibi ülkelerdeki Yahudi topluluklarının geniş toplum tarafından takdir edildiğini bilmek, daha önceleri İsrail ve ABD’ye düşman olan ülkelerin artık onlara teşekkür ettiğini bilmek… Yahudiler, dünyanın daha iyi bir yer olması için üzerlerine düşen görevi küçük de olsa yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Televizyonlara yansıyan korkunç görüntülerin akıllardan silinmesinden sonra bile Yahudi organizasyonları Haiti’lerin hayatlarını devam ettirebilmesi için çabalarına devam edecekler. Bu aynı zamanda, küresel Yahudi cemaatleri oluşturmak için kullandığımız çok değerli bir yaklaşım… Ayrıca, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için taşıdığımız kolektif arzunun da bir simgesi…
Betsy R. Sheerr/ JDC İcra Kurulu Üyesi
Jewish Exponent, 4 Şubat 2010