Yunanistan’ın bütçesinden kaynaklanan borçların nasıl yapılandırılacağı konusunda yaşanan gelişmeler yatırımcıları rahatlatmıştı. Ancak bu gelişmelerin Portekiz ve hatta İspanya gibi daha büyük Avrupa Birliği ülkelerinin sorunu haline geldiğinin gözlemlenmesi piyasaları oldukça ürküttü
Geçtiğimiz hafta yatırımcıların endişelerinin son zamanlara oranla oldukça arttığını gözlemledik. Yunanistan ile başlayan ve daha sonra Portekiz, İspanya gibi ülkelerle devam eden devlet borçlarının ödenmeyebileceği riski piyasaları oldukça olumsuz etkiledi. Bununla beraber ABD’de açıklanan haftalık işsizlik ve aylık konut verilerinin beklenenden kötü gelmesi de yaşanan dünya ekonomilerinde hızlı bir toparlanma yaşanmayabileceğinin işareti olarak algılandı. Yurt içinde ise enflasyon rakamlarının beklenenden düşük gelmesine rağmen bir türlü sonuçlanamayan IMF beklentisinin azalmasıyla IMKB-100’de bu sene ilk defa ciddi sert düşüşler gözlemlendi. Buna rağmen Dolar/TL henüz paniklemeye gerek olmadığını kanıtlar nitelikte hafif yükseldi.
Yurt dışı gelişmelerini kısaca yukarıda belirtmiştim. Devlet borçları konusuna kısaca bir daha değinmek isterim. Senenin başında Yunanistan’ın bütçesinden kaynaklanan bazı sıkıntılar olduğunu hepimiz öğrenmiştik. Daha sonra bu borçların nasıl yapılandırılacağı konusunda yaşanan gelişmeler yatırımcıları biraz olsun rahatlatmıştı. Buna rağmen şu an bu gelişmelerin Portekiz ve hatta İspanya gibi daha büyük Avrupa Birliği ülkelerinin sorunu haline geldiğinin gözlemlenmesi piyasaları oldukça ürküttü. Bununla beraber hafta başında iki önemli bankanın Yunan bankalarına borç vermeyeceği hakkında dedikodular da para piyasalarında dedikoduların ne kadar etkili sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne serdi. Ayrıca İngiltere bankalarının çok daha az gelişmiş ülke bankalarıyla aynı kredi notu kategorisine düşürülmesi de İngiltere’de bankaların eski görünümlerinden uzak olduğunu göstermekte. Bütün bu olumsuz gelişmelerin ardından ABD’de açıklanan haftalık işsizlik verisi ve aylık konut verilerinin de beklenenden kötü gelmesi de ekonomilerde hızlanmaya çalışılırken bazı noktaların halen düzelmediğinin kanıtı. Devletler uyguladıkları politikalarla ve açıklanan paketlerle para piyasalarını daha likit hale getirmişti. Ancak bu paralar piyasadan çekildiğinde tüketicinin harcama yapmaya devam etmesi ve para akışının sağlanması gerekli. Bunun hala tam anlamıyla sağlanamadığının hissedilmesi yatırımcıları geçtiğimiz hafta tedirgin eden başka bir nokta oldu. Bu hafta veri yoğunluğu az ancak yukarıda bahsettiğim Avrupa Birliği ülkelerinden yapılacak açıklamalara dikkat etmekte yarar olduğu kanaatindeyim.
Yurt içine bakıldığında ise enflasyon rakamlarının son aylara göre yüksek fakat beklentinin altında gerçekleşmesinin olumlu olduğunu söyleyebilirim. Bununla beraber Pazartesi deklare edilen sanayi verileri de beklentilerin üstünde gerçekleşti. Buna rağmen borsalardaki satış baskısı yatırımcıları endişelenmesine yol açtı. Geçtiğimiz Mart başına göre yaklaşık yüzde 250 yükselen bir borsa var karşımızda. Bütün gelişmekte olan ülke borsalarının çok daha üzerinde oranlarla soluksuz yükselmiş bir borsa. Böyle bir borsanın belirli düzeltmeler yapması gerekiyor çünkü devamlı yükselen bir borsayı belirli bir seviyeden sonra kimse almak istemiyor ve satıcı gelince de endeks fiyatı doğal olarak düşüyor. Yukarıda belirttiğim gibi yüzde 10 düşüş şu an için düzeltme niteliğinde. Dolar/TL ve Euro/TL gibi kurlara bakıldığında da geçen seneki gibi sert yükselişler yaşanmadığını gözlemliyoruz. Dolayısıyla temkinli bir şekilde borsalardaki düşüşün ne kadar devam edeceğini beklememiz gerekiyor ve panik olmadan disiplinli bir şekilde alım-satımlarda bulunmamız gerekmekte. İyi haftalar.