Kanser tanı ve tedavisinde kaydedilen önemli gelişmeler sonucunda, çocukluk çağı kanserlerinde sağkalım (iyileşme oranı), günümüzde %70'lerin üstünde
4 Şubat 2010 Dünya Kanser Günü idi. Bu yılın teması önemliydi: “Kanserlerin bir kısmı önlenebilir!”. Gerçekten erişkinlerde alınan önlemlerle kanserlerin önemli bir kısmı önlenebilir, ayrıca tarama testleri ile erken saptanabilir. Özellikle sigara içilmemesi ile akciğer kanserlerinin çoğu ve yine sigaranın etken olduğu gırtlak kanseri gibi birçok kanser önlenebilir. Beslenme şekli, obezite, düzenli egzersiz de birçok erişkin tipi kanserlerin önlenmesinde rol oynar.
Çocuklarda görülen kanserler tipleri, tedaviye yanıt oranları ve uzun süreli sağkalım açısından erişkin kanserlerinden çok farklılıklar gösterirler. Çocukluk çağı kanserleri tüm kanserlerin % 4’ünü oluşturur. Günümüzde gelişmiş ülkelerde her 900 erişkinden biri çocukluk çağı kanser sağkalanıdır (kanser geçirmiş ve kurtulmuştur). Türkiye’de her yıl yaklaşık 3000 çocuk kanser tanısı almaktadır.
Kanser tanı ve tedavisinde kaydedilen önemli gelişmeler sonucunda, çocukluk çağı kanserlerinde sağkalım (iyileşme oranı), günümüzde % 70’lerin üstündedir. Erken tanı alan olgularda başarı daha da yüksektir. Çocukluk çağı kanserlerinde, erişkinlerdeki gibi yerleşmiş tarama testleri yoktur. Bu hastaların erken tanı alabilmeleri, bu hastalıklara ilişkin bulgu ve belirtilerin bilinmesi ve hızla tanıya gidilmesi ile mümkündür.
Çocuklarda kanserin nedeni kesin bilinmemekle birlikte, kanser oluşumunda rol oynayan bazı yapısal ve çevresel risk faktörleri vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir:
Bazı doğumsal/kalıtsal bozukluklar ve hastalıklar,
Bağışıklık yetersizliği sendromları
Çeşitli virüs enfeksiyonları,
Radyasyona maruz kalma,
Bazı kimyasal maddelere maruz kalma (benzen, pestisidler gibi)
Hamilelikte kullanılan bazı ilaçlar
Ailesel kanser sendromları
Kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Genelde kanser kalıtsal bir hastalık da değildir. Çocukluk çağında kalıtsal olduğu bilinen kanser, bir göz tümörü olan herediter retinoblastomdur.Bazı kalıtsal hastalıklarda ise kanser riski artmıştır. Örneğin, ciltte yaygın sütlü kahverengi lekelerle seyreden nörofibromatosiste bazı tümörlerin görülme riski artar. Bağışıklık sisteminin baskılandığı hastalıklarda, özellikle lenf dokusundan köken alan kanserlerin gelişme olasılığı artmıştır. Halk arasında öpücük hastalığı olarak bilinen hastalığın etkeni Epstein Barr Virüsü, bazı lenfomaların ve nazofarenks kanserinin gelişmesinde rol oynayabilir. Hepatit B ve C virüsü, karaciğer kanserlerine yol açabilir. Tüm çocukların hepatit B aşısı olmaları çok önemlidir. Radyasyonun kanser oluşumundaki etkisini dünya acı örneklerle gözlemiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda atılan atom bombası sonrasında o bölgede çok sayıda kanser olguları saptanmıştır. Yine Çernobil’de nükleer kaza sonrası, yakın bölgede yaşayan çocuklarda, özellikle çocuklarda çok nadir görülen, tiroid kanserlerinde artış gözlenmiştir. Son yıllarda çok düşük frekanslı magnetik alanların (EFM) çocuklarda kanser gelişmesine etkileri üzerine çalışmalar yapılmış, nüfusun çoğunun maruz kaldığı evlerdeki EFM (evlerdeki mikrodalga fırın vs. ile yayılan) ile anlamlı bir artış saptanmamıştır. Yüksek frekanslı magnetik alanların etkisi üzerine çalışmalar sürmektedir.
ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERİN %30’UNU LÖSEMİLER, KALAN %70’İNİ DE SOLİD TÜMÖRLER OLUŞTURUR. ÇOCUKLUK ÇAĞINDA GÖRÜLEN KANSERLERİN SIKLIK SIRASINA GÖRE DAĞILIMI ŞÖYLEDİR:
Lösemiler (kan kanseri) %30
Santral sinir sistemi tümörleri (beyin tümörleri) %19
Lenfomalar (lenf bezesinden kaynaklanan kanserler) %13
Nöroblastom (ilkel sinir hücrelerinden köken alan kanserler) %8
Yumuşak doku sarkomları (en sık rabdomiyosarkom görülür) %7
Wilms tümörü (böbrek tümörü) %6
Kemik tümörleri (osteosarkom, Ewing sarkomu) %5
Diğer tümörler %12 (Retinoblastom-Göz tümörü, Germ hücreli tümörler, Karaciğer kanserleri ve diğer kanserler)
Çocukluk çağı kanserlerinde uyarıcı belirtiler nelerdir?
Çocukluk çağında kanserin erken tanısı için, erişkinlerde kullanılan tarama testleri mevcut değildir. O nedenle çocukluk çağı kanserlerinde, en sık görülen uyarıcı bulgu ve belirtileri bilmek gerekir. En sık raslanan bulgu ve belirtiler şunlardır:
Boyun, koltuk altı ve kasık bölgesinde lenf bezelerinde şişlikler,
Vücudun herhangi bir bölgesinde şişlik
Solukluk, halsizlik
Sık ateşlenme
Ciltte morluklar, çürükler
Burun, dişeti kanamaları
Baş ağrısı, kusma
Ateşsiz havale geçirme
Dengesizlik, yürüme bozukluğu, görme bozukluğu
Kemik, eklem ağrıları
Enfeksiyon tedavisine rağmen sebat eden öksürük, nefes darlığı,
Gelişme geriliği, aşırı kilo kaybı
İdrarda kan, idrar ve dışkılamada zorlanma
Göz bebeğinde parlaklık, gözde kayma
Ergenlik çağında kanser
Bu dönemde kanser görülme oranı 15 yaş altına göre iki kat fazladır. Ergenlik döneminde görülen kanser tipleri de erişkin dönemine göre farklılıklar gösterir.
Ergenlik döneminde en sık görülen kanserler:
Hodgkin lenfoma
Germ hücreli tümörler
Beyin tümörleri
Non Hodgkin Lenfoma
Tiroid kanserleri
Cilt tümörleri (Malign Melanom)
Lösemiler
Yumuşak doku tümörleri
Ergenlerde cilt tümörlerinin görülme oranının son yıllarda arttığı dikkati çekmektedir. O nedenle ultraviyole ışınlarından korunma, güneş ışınlarına aşırı maruz kalmama, koruyucu kremler sürme gibi önlemler hatırlanmalıdır.
Kanserlerin tedavi şekli nedir?
Kanser tedavisi bir ekip işidir. Kanser hastalarının tam teşekküllü merkezlerinde çocuk onkologu başkanlığında multidisipliner bir ekiple tedavisi çok önemlidir. Kanser tedavisinde üç ana tedavi şekli vardır:
CERRAHİ
İLAÇ TEDAVİSİ (KEMOTERAPİ)
IŞIN TEDAVİSİ (RADYOTERAPİ)
Bu tedavi şekilleri kanser tipine göre, çocuğun yaşına göre çeşitli kombinasyonlarda kullanılırlar. Cerrahi ve radyoterapiye, kemoterapinin eklenmesiyle çoğu çocukluk çağı kanserlerinde sağkalım önemli ölçüde artmıştır. Günümüzde kansere yakalanan çocukların % 70’i tamamen iyileşebilmektedir. Bu çocukların toplumun sağlıklı birer bireyi olarak uzun bir hayat yaşayabilmeleri için hem etkin tedaviyle çocukları kanserden iyileştirmek, hem de tedaviyi geç yan etkilerin en az olacağı şekilde planlamak gereklidir.
Günümüzde çocukluk çağıkanserlerinde, klinik özellikler, biyolojik ve genetik özelliklerin yer aldığı evre veya risk sınıflamalarına göre tedaviler düzenlenmektedir. Ayrıca, bazı tümör türlerinde biyolojik tedaviler, hedeflenmiş tedaviler, aşı çalışmaları sürmektedir. Bunların bir kısmı etkili bulunurken, bir kısmında beklenen yarar saptanmamıştır. Birçok yeni ilaçların etkinliği çeşitli preklinik modellerde (invitro tümör hücre dizilerinde, deney hayvanlarında) araştırılmakta, etkili bulunan ilaçlar klinik çalışmalarda denenmektedir.
Spesifik tedaviler sırasında destek tedavisi (enfeksiyon önlemleri ve tedavisi, beslenme desteği vd.) çok önemlidir. Kanser tedavisi uzun ve zorlu bir süreçtir. Çocuklar belli süreler sosyal ortamlarından, arkadaşlarından, okullarından uzak kalmaktadırlar. Bu süreçte çocukların psikolojik ve sosyal yönden de desteklenmeleri gerekir.
Sonuç olarak, çocukluk çağı kanserlerinin tedavi şansları yüksektir. Tüm çocukların, gerek büyüme gelişmelerinin takibi, gerekse genel muayeneleri açısından düzenli doktor kontrolüne gitmeleri önemlidir. Çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bulgu ve belirtiler gözlendiğinde ise, derhal hekime ve kanser şüphesi varsa tam teşekküllü sağlık kurumlarına başvurmak gerekir. Unutulmamalıdır ki, erken tanı ile başarı daha da artmaktadır.
Bugünün çocukları ve gençleri, yarının büyükleridir! Gençlerimizi sigaranın zararları konusunda bilinçlendirmeliyiz. Erişkinlerde kanserin önlenmesine, ayrıca kalp rahatsızlıkları gibi birçok hastalığın önlenmesine yönelik etkisi kanıtlanmış olan, sağlıklı beslenme alışkanlığı (bol meyve, sebze, lifli gıdalar tüketme), düzenli egzersiz alışkanlığı küçük yaşlarda yerleştirilmelidir.
Prof. Dr. Rejin KEBUDİ /Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Pediatrik Onkolog,
Türk Pediatrik Onkoloji Grubu (TPOG) Başkanı