Turkcell Süper Lig Q7 ile başlasın…

Turkcell Süper Ligi’nin bu sezon en ses getiren transferi Quaresma oldu… Quaresma’yı yakından tanıyalım…

Spor
28 Temmuz 2010 Çarşamba

Selim ÇİPRUT


Son on yıldır Türkiye Süper Ligi azımsanmayacak yıldızlar ile doldu taştı. Hafızalarımızı zorlarsak bu isimlerin başında gelenler: Hagi, Taffarel, Revivo, Popescu, İlie, Anelka, Ribery, Ortega, Alex, Jardel, Keita, Kewell, Baros ve aklıma gelmeyen daha nice yıldızlar. Hatta otoriteler tarafından Türkiye Süper Ligi Avrupa’nın en değerli ilk sekiz ligi arasına girdi. Çıta ister istemez yükselince futbolseverler bu sene ligimize renk katacak yapancı oyuncuyu dört gözle bekler oldular. Ve o oyuncu Ricardo Quaresma oldu. Bir Galatasaray taraftarı olarak kıskanmamak elde değil. Kimdir bu Quaresma? Önce onunla tanışalım.

Ricardo Andrade Quaresma Bernardo, bizim bildiğimiz ismiyle Quaresma, 26 Eylül 1983 yılında Lizbon’da doğdu. Hani derler ya doğuştan futbolcu, Quaresma da aynen öyleydi. Dört yaşında futbol oynamaya başlayan Portekizli yıldız, on yaşında Sporting Lizbon altyapısında futbol hayatına başlamış oldu. Hocaları ondaki bu Tanrı vergisi yeteneğin farkındaydı ve üzerine oldukça fazla mesai yaptılar. On yedi yaşında Porto ile oynanan lig maçında ilk kez Sporting Lizbon A Takımı forması giyiyordu.  Ve bir anda takımın vazgeçilmezleri arasına girdi. O zamanlardaki çalıştırıcısı Laszlo Boloni onun için yedek kulübesine önemli başka bir ismi yolluyordu: Christiano Ronaldo. Ronaldo onun performansı yüzünden forma yüzü göremiyordu. İngiliz basınında yer alan haberlere göre, Menajer Sir Alex Ferguson’un ilk transfer listesinde Ronaldo’dan önce Quaresma yer alıyordu. Ne olduysa 2003 yılında Manchester United ile Sporting Lisbon arasında oynanan hazırlık maçında oldu. Ve o maçta Ferguson’u kendine hayran bırakan kişi Quaresma değil, Ronaldo oluyordu. Ve Ronaldo Manchester’in yolunu tutuyordu. Bu Quaresma’yı oldukça etkiledi ve artık o da yuvada kalamayacağını biliyordu. Altı milyon Avro ve Fabio Rochemback karşılığında yolculuk komşu ülke İspanya’daydı; Barcelona forması giyecekti. İlk sezonunda onu ilk 11’de olmak üzere 21 kez forma giydi ve sadece tek gole imza atabildi. Sezonun son haftalarında geçirdiği ağır sakatlık yüzünden 2004 Avrupa 21 Yaş Altı Futbol Turnuvası’na katılamadı. Teknik patronu ile büyük sorunlar yaşıyordu, o kişi oldukça tanıdık biriydi: Frank Rijkaard. Onun olduğu yerde futbol oynamam demesinin ardından, Barcelona Kulübü onu üzerine 15 milyon Avro vererek Deco’yu transfer edince, Quaresma vatanına dönüyordu. Bu sefer Porto forması giyecekti. Porto’da kendini bulmaya başlamıştı ve tek başına takımın lideri olmayı başarmıştı. Gösterdiği performans ile İnter’in dikaktini çekmeyi başarmıştı. 38 milyon Avro karşılığında İnter’e transfer oluyordu. İtalyanlar onu ‘Portekiz’in Pelesi’ sıfatıyla medyaya tanıtmıştı. Barcelona’da olduğu gibi İnter’de de işler yolunda gitmedi. Jose Mourinho onu yetenekli ama disiplinsiz olarak nitelendirip, Şampiyonlar Ligi listesine almayınca, Quaresma İnter defterini kafasında kapattı. Herkes onun Tottenham’a transferini beklerken, transferin son günü Chealsea’ye imza attı. Chelsea’de de işler istediği gibi gitmedi. O sıralar Chelsea’nin geçici teknik direktörlüğünü yapan Guus Hiddink tarafından hep yedek bırakıldı. Sezon sonu İnter’in yolunu tuttu; Mourinho bu sefer ona olan güvenini Figo’nun 7 numaralı formasını vererek gösterdi. Fakat formsuzluğu ve istikrarsızlığı nedeniyle tekrar gözden düştü. Ve İnter takımı yeni sezonda takımda düşünmediği Quaresma’yı Beşiktaş Kulübü’ne sattığını resmen açıkladı.

Klasik olacak ama ben ikinci baharlara oldukça inanırım. Daha yaşı 27. Emsali olan diğer futbolcular gibi burada ikinci baharını yaşayıp, iki sene sonra tekrar Avrupa devlerinin dikkatini çekeceğine eminim. Çünkü onu izlemek sadece Beşiktaşlılar için değil, tüm takım taraftarları için çok büyük bir zevk olacak. O zaman Q7 ile Turkcell Süper Lig hemen başlasın…