Cins cins köpekler dünyaya geliyor. Cins cins diyorum çünkü onlar insanlar tarafından üretilen köpeklerler maalesef. Ve aslında sahip oldukları karakterler ve yaşayacakları hastalıklara kadar da biz sorumluyuz
Pitbul cinsi köpekleri ele almak istiyorum. Uluslararası bir kanaldaki programda bu cinslerin yaşam koşulları, yetiştirildikleri çiftlikler ve ne şekilde yaşadıklarına ilişkin bilgiler seyrettim geçtiğimiz günlerde. İnanamadım! Zaten tahmin ediyordum, okuyordum, duyuyordum. Ancak gözlerime inanmak istemedim. Neden biliyor musunuz? Çünkü bir hayvan ne kadar vahşi olsa da ne kadar evcilleşemez olsa da, o hayvanın da hakları vardır. Pitbul cinsi köpekler genelde sevilmezler. Nedeni apaçık ortada… Biz insanlar, ben de dahil olmak üzere onlardan korkuyoruz. Çünkü korkutulduk. Ana haber bültenlerinde, gazetelerde en baş haber olarak hep gösterildiler. “Bir pitbul cinsi köpeği çocuğu parçalayarak öldürdü, pitbul sahibini gırtlağından ısırarak boğdu, pitbul cinsi köpekler öldürülmelidirler.” İyi de o zaman neden üretimlerine ve satılmalarına engel olunmadı. Bu hayvanlardan korkmamız gerekecekse neden üretiliyorlar? Neden karman çorman ırkları birleştirerek insanoğluna zarar verecek ya da sert mizaçlı hayvanlar yaratmaya uğraşılıyor?
Bu hayvanlar genelde para kazanmak amaçlı insanlar tarafından satın alınıyorlar. Kötü amaçlı kullanılmaları onları haliyle daha kötü birer hayvana dönüştürüyor. Pitbul cinsi dişi köpeklerin çiftleştirilmeleri daha da ürkütücü ve içler acısı. Özel bir alet geliştirilmiş bu zavallı hayvanı sabit tutabilmek için. Sımsıkı tüm vücudunu saran kayışlar bu hayvanı hareketsiz hale getiriyor ve dişi köpeğin kokusunu alan erkek pitbul cinsi köpek hareketsiz hayvana resmen tecavüz ettirilerek üremelerini sağlıyorlar. Dişi pitbul köpeklerin dişleri de olmadığından kafasını hareket ettirse de kendini koruyamıyor. Belirlenen sokak arenalarında dövüştürülüp üzerlerinden para kazanmaları yetmiyormuş gibi bu hayvanlara hiçbir hak gözetmeksizin sevgiden uzak yaşamlarını köle gibi sürdürülmelerine izin veriliyor.
Dünyada hâlâ gizli gizli bu haksızlıklar sürse de bu köpeklerin arasından şanslı olanlarda yok değil. Bazıları yurtdışında kurulmuş özel rehabilitasyon merkezlerinde daha önce hiç görmedikleri yuvalarına kavuşmak için akıl sağlıklarını düzeltilmesine izin veriyorlar. Onların canavar olmadığını kanıtlayan bu tip kurumlar alanlarında uzman eğitmenler ve özel hayvan psikologları ile çalışıyorlar. Bu özel barınaklar bir nevi sinir hastalıkları için kurulmuş hastanelerden farksız değil. Oldukça temiz ve hayvanlar hakkında da her türlü detaylar incelenmiş. Öyle ki en problemli olanlar bile yuva buluyor bu güzel kurumda. Her biri ile ayrı ayrı ilgileniliyor. Nereden geldiklerini, ne şartlarda yaşamak zorunda bırakıldıklarını unutturmak için zaman sınırı konulmadan rehabilite devam ediyor. Başarısız olanları şimdiye dek seyretmedim. Çünkü sevgi ile yapılan her işin sonucu başarıyla sonuçlanıyor.
Ne olursa olsun şu hayatta hiçbir canlı vahşi dünyaya gelmiyor. Hayatta tadılan her bir deneyim, o canlı her neyse onun bakış açısını değiştirmeye yetiyor. Kendini koruması gerekiyorsa öyle davranıyor, saldırması bekleniyorsa saldırmaları bekleniyor. Robota takılan program gibi onların da beyinleri yıkanıyor. Neyi öğreniyorlarsa onu uyguluyorlar. Bu yüzden lütfen ne olursa olsun bu canlıları yargılamadan önce düşünelim. Çocuklarımıza hayvanlar hakkında anlattığımız konulara dikkat edelim.