Ciddi ama sorunlu bir adam

Yahudi kültürü hakkında gözleme dayanan ilginç tespitlerde bulunan, Yahudi olmanın ne demek olduğunu anlatan Joel ve Ethan Coen, büyük bir özgüvenle Yahudi kültürüyle dalga geçip, Yahudi cemaatini ‘ti’ye alıyorlar.

Viktor APALAÇİ
18 Ağustos 2010 Çarşamba

Bu esprili, ilginç ve farklı film, ciddiye alınmayı hak eden başarılı bir kara mizah denemesi. Özyaşamsal olduğu açık, tuhaf ve kişisel bir dönem filminde, köklerine dönen Coen’ler çocukluk anılarını senaryolarına taşıyorlar. Yalnızlık, çaresizlik ve çıkışsızlık temaları etrafında dönen filmde, Coen’lerin hınzır mizahına ve ironik usluplarına şapka çıkarıyoruz

Woody Allen’in izini süren Coen Kardeşler, “Ciddi Bir Adam / A Serious Man” ile, kendileriyle rahatlıkla dalga geçebilen Yahudi mizahçılar kervanına katılıyorlar.

Yahudi kültürü hakkında ilginç tespitlerde bulunan, Yahudi olmanın ne demek olduğunu anlatan Ethan ve Joel Coen, büyük bir özgüvenle Yahudi cemaatini tiye alıyorlar.

Coen’ler aralarında “Barton Fink”, “Orada Olmayan Adam”, “Fargo”, “İhtiyarlara Yer Yok” gibi başyapıtların bulunduğu 14 filmlik kariyerinin en kişisel filmi “Ciddi Bir Adam” ile, önce yaptıklarına hiç benzemeyen özgün bir yapıta imza atmışlar.

Bu esprili, ilginç ve farklı film, ciddiye alınmayı hak eden başarılı bir kara mizah denemesi. Coen Kardeşlerin çocukluklarının geçtiği çevrede, Minnesota’da geçen konusuyla film, 1960’ların taşrasında mazbut bir Yahudi ailesini ele alıyor.

Bu tuhaf ve kişisel dönem filminin özyaşamsal olduğu öylesine açık ki… Coen’lerin anne ve babaları, tıpkı filmin kahramanı gibi akademik kariyerine sahip üniversite hocaları. Köklerine dönen sanatçı kardeşler, anılarını senaryoya taşıyarak, anlattıkları öykünün gerçeklik duygusunu güçlendirmişler.

Coen’lerin Minnesota Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan babaları Edward’dan, sanat tarihini profesörü anneleri Rena’dan esinlenerek yazdıkları senaryoda dönemin üniversite çevresini iyi çizmişler.

ONU HİÇKİMSE CİDDİYE ALMIYOR

Yaşanmışlığın sağladığı gözlem avantajı ile Musevi kültürü ve inancını incelikli senaryolarında işleyen Coen’ler, 1967’nin Minnesota’sında müşfik aile babası, kendi halinde fizik profesörü Larry Gobnik’in öyküsünü anlatıyorlar. Yaşadığı maddi sıkıntı bir yana Larry’nin tüm aile bireyleri sorunludur: Bar Mitzvah’ına hazırlanan oğlu esrarkeştir, burnunu estetik ameliyatla düzeltmeye kafasını takmış kızı cüzdanından para araklıyordur, evinde kalan, işsiz güçsüz kumarbaz ağabeyi başlı başına bir huzursuzluk kaynağıdır.

Üstelik karısı Judith kendisini, karısını üç yıl önce kaybetmiş, 15 yıllık iş arkadaşı Sy ile aldatıyordur. Boynuzladıkları yetmiyormuş gibi Judith-Sy çifti, çocukların düzeni bozulmaması için Larry’den evi terkedip, ağabeyi ile civardaki bir motele yerleşmesini isterler. Kendisini terk eden eşinin, sorumsuz çocuklarının hakaretlerini sükunet içinde karşılayan fatalist Larry, hayata yeniden tutunabilmek, daha da dibe vurmamak için kendini dine verecek, hahamlardan medet umacaktır. Danıştığı üç farklı hahama sorduğu sorulardan Larry tatminkâr cevaplar alabilecek midir? Tabii ki hayır. Zaten hiç kimse bu talihsiz adamı ciddiye almıyordur. Eşek yükü para sızdıran avukatı ve doktoru dahil. Ayrıca Larry’nin dersinden kalmayı kabullenmeyen, zoraki rüşvet verip babasını devreye sokan Güney Koreli uyanık öğrencisiyle de, fanatik zorba ve ırkçı ev komşusuyla da sorunları vardır.

TANRI’DAN BİR CANKURTARAN SİMİDİ Mİ?

Coen’ler, kötü şans bombardımanı altında ezilen, “ciddi ama talihsiz” bir adam portresini, yalnızlık, çaresizlik ve çıkışsızlık temaları eşliğinde başarıyla işliyorlar. Filmde, kaybedenler kulübü üyesi Larry’nin dışındaki karakterlerin tümü kötü olarak çizilmiş. İzleyiciyi bunaltmaya ve huzursuz etmeye şartlanmış senarist-yönetmen kardeşler, kara mizahla harmanladıkları ironik usluplarıyla, istediği her şeyin tersinin çıktığı, kafası karışık, dertli ve mutsuz bir insan portresi çiziyorlar.

Ancak Coen’ların hınzır mizahı, bu son derece dürüst, geleneklerine bağlı “ciddi adam”a bir cankurtaran simidi uzatıyor. Larry bir trafik kazasından sağ kurtulurken, karısını elinden alan Sy başka bir trafik kazasında ölüyor: Bu, büyük patrondan, Tanrı’dan Larry’ye gönderilmiş bir işaret midir?

Aylardır hazırladığı Bar-Mitzvah günü gelip çattığında, oğlu hahamların huzuruna çıkmadan niye tuvalette uyuşturucu almıştır? Coen’ler dine uyuşturucu gözüyle mi bakmaktadır?

Sakin ve huzurlu gözüken 60’lı yılların soğuk kasabasını fon olarak kullanan Ethan ve Joel Coen, bu hafif ama karanlık dönem filminde Museviliğe kimi eleştiriler getiriyorlar. Müthiş bir gözlem gücü ve zenginliğiyle yazılmış özgün senaryoları ve esprili diyaloglarıyla keskin bir komediye imzalarını atmışlar. Film bu özellikleri ile En İyi Film ve En İyi Orijinal Senaryo dallarında Oscar adayı idi. Teknik kadrolarında, Coen’lerin değişmeyen işbirlikçileri (Kameraman Roger Deakins ile besteci Carter Burwell) dışında müthiş bir oyuncu kadrosu “Ciddi Bir Adam”ın başarısına ortak oluyor.

Adını ilk  kere duyduğumuz, bilinmeyen yüzlerin yıldız oyunculara tercih edildiği filmde, sıkılgan, pasif “ciddi adam” Larry’de, tiyatro kökenli aktör Michael Stuhlbarg harikalar yaratıyor. Francis Ford Coppola’ya ikiz kardeş gibi benzeyen Fred Melamed fırsatçı, oportünist Sy’da çok başarılı. Kocasını boynuzlayan Judith’teki Sara Lennick’ten çocukları oynayan genç oyunculara kadar herkes çok sahici.