Yahudi dininin en temel şahsiyetlerinden, daha çok bilinen adıyla Maymonides ya da RaMbaM, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Dinler Tarihi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Hatice Doğan’ın doktora tezine konu oldu.
Gözlem Gazetecilik tarafından ‘Maymonides’in Hayatı ve Eserleri’ başlığıyla kitaplaştırılan tez, konuya hâkimiyeti ve içerik bütünlüğü ile son derece değerli bir çalışma…
Bu, Dr. Hatice Doğan’la gerçekleştirdiğim ikinci röportaj. İlki, ‘Osmanlı Devleti’nde Hahambaşılık Müessesesi’ adlı çalışmasıyla ilgiliydi.
Doğan’ı Konya’da ararken İsrail’de buldum. Yeni çalışmalarına kaynak toplamak ve doktora sırasında ara verdiği İbranice eğitimine yeniden başlamak üzere yaklaşık iki aydır orada. Ulpan Yeruşalayim’deki beş haftalık dil kursunun ardından Eylül ortasında Türkiye’ye dönmeyi planlıyor.
Kendisine Maymonides ile ilgili merak ettiklerimi sordum.
Maymonides’in Yahudilik ve genel olarak dini tarih içindeki önemini en çok hangi özelliğine bağlarsınız?
Maymonides’in Yahudi dünyasında taşıdığı önem, büyük ölçüde felsefi yönünü uğraştığı ilimlerle birleştirmeyi başarmış olmasından, bir başka deyişle rabbinik Yahudilik ile güncel felsefeyi uzlaştırmasından kaynaklanmaktadır. Maymonides ilk Talmudist filozof olarak nitelenmektedir. Elbette gerek ondan önce gerek 12. yy. ve sonrasında felsefe ile ilgilenen Yahudi âlimler olduğu gibi kendilerini Talmud’a adayan din bilginleri de olmuştur. Böylelikle Maymonides, ‘More Nevuhim’de teoloji ile felsefeyi harmanlayarak, Yahudi teolojisini felsefi zeminde yorumlayarak rasyonel bir din bilgini tiplemesi ortaya koymuştur. Talmud yorumlamasında da rasyonel ve pratik akla sahip olduğunu göstermiştir. Maymonides, Yahudi toplulukları üzerindeki birleştirici etkisi dolayısıyla da büyük önem taşımaktadır. Responsalarına ve mektuplarına baktığımızda dünyanın farklı bölgelerindeki Yahudi hahamların ve din bilginlerinin sorularına yanıt verdiğini ve yaşadıkları zorluklar karşısında nasıl tavır takınmaları gerektiğine dair bilgiler verdiğini görmekteyiz. Maymonides’in epistemolojik açıdan olduğu kadar bilgiyi hayata uygulama açısından da örnek bir şahsiyet olduğu malumdur. Elbette Yahudilik için bu kadar önem taşıyan bir din ve bilim adamının -özellikle de Müslüman ve Hıristiyan idareler altında yaşamış biri olarak- diğer dinlere yönelik verdiği bilgiler bunun yanında beşeri sezgisel bilgiyi rasyonel bilgi ile anlamaya çalışması hatta agnostik kaynakları korkmadan kullanabilmesi genel din tarihi açısından önem arz etmektedir.
Maymonides’in çok boyutlu kimliği eserlerini nasıl etkilemiştir?
Maymonides, bir düşünce adamı, bir din bilgini, bir hekim ve bir cemaat lideri olarak çok yönlü karizmatik bir kişilik sergilemiştir. Eserlerinde bu özelliklerin yansımasını disiplinler arası bir metot izleyerek göstermektedir. Maymonides’in bize öğrettiği önemli derslerden biri kanımca burada yatmaktadır. Teolojik bir konuyu açıklamak için agnostik kaynaklara başvuracak kadar veya aynı teolojik konuyu Yahudi düşünce sistemine ait dağınık konular arasından çekip çıkaracak kadar disiplinler arası davranmasına hayran olmamak elde değildir. Böylece o aynı zamanda hem evrensel hem de yerel açıdan Yahudi düşüncesine ait kaynak bir ansiklopedi olabilmiştir. Bir bütün olarak dinin doğru anlaşılmasında teorik ve pratik olarak katkı sağlamış; inanca felsefe, felsefeye inanç, hukuka metodoloji ve yorum, tıbba ahlak, ahlaka pratik katarak ve bütün bunları kendi şahsiyetinde de bizzat yaşayıp taşıyarak etki etmiştir.
More Nevuhim’in (Şaşırmışların Kılavuzu) içeriğinden kısaca bahseder misiniz?
Çalışmamızın temel konusu ‘More Nevuhim’dir. İlginçtir bu eseri farklı zamanlarda öğrencisi Yosef ben Aknin için yazdığı risalelerin derlenmesinden oluşmaktadır. Teoloji ilmi aldıktan sonra felsefe öğrenmeye başlayan ve ‘aklı karışan’ bu öğrencisine –eserin önsözünde de belirttiği gibi- yol göstermek ve açıklamak amacıyla kaleme almıştır. Görünürde öğrencisinin kafa karışıklığına verdiği cevaplar olmasına rağmen aslında özde Yahudi bir dindarın başına gelebilecek ve çözmek zorunda olduğu yüzeysel açıdan felsefi, temelde ise teolojik sorunları çözme yetisinden bahsetmektedir. Yahudi teolojisinde bulunan –İslam düşüncesinin diliyle söylersek- müteşabihat konularını derinlemesine irdeleyen bir bakış açısına sahiptir. Kutsal Kitap okumasında kılavuz niteliğinde bir eserdir diyebiliriz. Çünkü Maymonides’e göre fizik ve metafizik bilgisi, mükemmel bilgiye ulaşmada birlikte gereklilik arz eder. Kutsal kitaplarda sembolik ve gizemli bir anlatım bulunur ve bunu anlamak için yüzeysel bir okuma kâfi gelmeyecektir. Bu nedenle Tora’da bahsi gecen ve Tanrı için düşünüldüğünde Antropomorfizm çağrıştıran bir çok ifadeyi tek tek ele alan Maymonides, bu ifadelerin hangi metaforik anlamda kullanıldıklarını ve Tanrı sıfatı olarak hangi manayı ihtiva ettiklerini birer birer açıklamaktadır. Eser, Tanrıyı ve O’nun şeriatını doğru okuyup doğru anlamak ve yorumlamak amacını taşımaktadır.
Kitabınızda, Musa Bin Maymun’un inancı bilinmese rahatlıkla bir İslam âliminin eserinin okunduğu intibasının oluşabileceğinden söz ediyorsunuz. Endülüs’te Yahudilik ve İslam’ın etkileşimi ışığında, günümüzde kökten dincilerin iddia ettikleri derin ayrılık ve düşmanlıklardan söz edebilir miyiz?
Maymonides, dinlerarası yakınlaşmalardan çok dindarlar ve onların oluşturduğu teolojik kültürlerarası yakınlaşmalara katkı sağlayacak görünümdedir. Onun çağdaş İslam felsefesi sistematiğinde İslam filozofları arasında zikredildiğini biliyoruz. Bu anlayışın gelişmesinde onun beşeri çözümlere yaklaşımındaki ciddiyeti, tarafsızlığı, sorunları pratik beşeri münasebetleri gözeten anlayışla çözmek istemesi katkı sağlamış olabilir. Maymonides, köktendincilikten hayatı boyunca muzdarip olan birisi olarak bu sorunun halli için de çaba gösterecektir. Aslında onun sistematiğinde her iki din arasındaki derin teolojik ayrılıkları tartışmak beyhude çabadır. Asıl önemli olan bu iki dini karşı karşıya getirmek değil, beraber yaşamayı gösterebilmektir. Mısır’da hekim olarak öne çıktığı dönemlerde bu duruma dinamik olarak şahit olmaktayız. Buna karşın ‘Igeret Teyman’ (Yemen Mektubu) da kendi din mensuplarına her türlü bağnazlık ve taassuptan uzak durarak Müslümanlarla ilişkileri sürdürme tavsiyesinde bulunur. Sonuçta Endülüs İspanyası’nda bilim ve düşüncenin zirvede olduğu dönemlerde derin ve çok boyutlu etkileşimler, kültürlerarası yakınlaşmalar varken savaşlar ve iç kargaşa gibi olağanüstü dönemlerde onun da açık dille gözlemlediği derin ayrılık ve düşmanlıklardan söz edebilmekteyiz.
Ben Meymun’a göre tevhid (Tanrı birliğine inanma) çerçevesinde, iki semavi dinin müşterekleri ışığında, felsefi ve kısmen iman birliğinin günümüz siyasetinde vurgulanmasının muhtemel barışa katkıları olabilir mi?
Bu sorunun cevabını Maymonides kültürlerarası yakınlaşmalarda arar. Öncelikle o, hiç çekinmeden ‘More Nevuhim’ adlı eserinde Yunan felsefesinden veya İslam filozoflarından istifade ettiğini ve kendi çağdaşı Yahudi toplumunun önderi olarak Yahudi iman esaslarını ve Yahudi hukukunu sistematize ettiğini, sonuçta bir iç cemaate ait bir ‘iman birliği’ tesis ettiğini ve daha da öteye dinlerin özüne ait felsefi/kültürel müşterek noktalara işaret ettiğine şahit oluyoruz. O bize açık bir dille şunu göstermiştir: Dindarlar ne kadar yakınlaşırlarsa o kadar kendi değerlerinin farkına varır ve “ötekine” ait olan müşterek noktalara daha fazla saygılı ve hoşgörülü olurlar.
İleride diğer Yahudi felsefecilerle ilgili, Yehuda ha-Levi veya Salamon İbn Gvirol gibi, bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Önemli Yahudi filozoflarla ilgili mukayeseli bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum. Benim branşım Dinler Tarihi ve şu an alanımla ilgili yeni bir proje için çalışmalarıma başladım. Felsefe asıl ilgi alanım olmamakla beraber ilerde bu konuda bir çalışma yapabilirim. Bu tür çalışmalar hem Yahudi düşünce sistemini anlamak açısından hem de İslam düşüncesi ile benzerliğini ortaya koymak açısından, ayrılıklara ve ihtilafa çeşitli vesilelerle körüklendiğimiz günümüzde daha fazla önem arz etmektedir.
Kitabınıza nasıl tepkiler aldınız?
Tez aşamasında iken hocalarımın eleştirileri oldu, olumlu ve olumsuz yönde. Her birini dikkate almak mümkün olmadı ancak eleştirileri göz önünde tutarak bir ortak noktada buluşturmaya çalıştım ve kitap o doğrultuda son halini aldı. Yayınlanmasından sonra bir tepki -şimdilik- almadım. Kitabın, Maymonides’in anlaşılmasında ve hakkında ülkemizde güzel çalışmalar yapılmasına öncülük etmesini dilerim. Verilecek en güzel tepki bu olur diye düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.