Son seçme sınavındaki skandal beni bir yerlere savurdu.
Eğitimden “avuç içi kadar İsrail’e ve dünyadaki 1 milyar 400 milyon Müslüman’a karşılık sadece 17 milyon olan Musevi’nin nasıl her alanda çok daha güçlü olduğu düşüncelerine” savrulmaktı bu. Sonunda gene başladığım noktaya döndüm, “eğitime...”
Aşağıda Pakistanlı bilim adamı ve yazar Dr. Faruk Saleem’in bu konudaki araştırmasından bazı satırlar sunuyorum.
Dr. Faruk Saleem acı veren gerçekleri ortaya koyuyor...
1 buçuk milyar Müslüman’a karşılık 17 milyon Musevi
Avrupa’nın ‘’ortaçağda’’ banyosuz, helasız, ilimsiz, irfansız, fukaralık içinde debelendiği uzun süreçte, İslam’ın sayılamayacak kadar ilim öncüleri vardı. O nedenle bu yazı bir Müslüman’a daha çok dokunuyor. Sonra gelsin nedenler, niçinler, amalar... Sözü uzatmayayım, işte bahsettiğim yazı:
Dünyada yalnızca 17 milyon Yahudi, 1 milyar 400 milyon Müslüman...
Buna rağmen Yahudiler tüm Müslümanların toplamından nasıl çok çok daha güçlüler.
Nedenini hiç merak ettiniz mi?
Uygarlığa imza atanlar
Tüm zamanların en etkin bilim adamı Albert Einstein bir Yahudi’ydi. Psikanalizin babası Sigmund Freud bir Yahudi’ydi.
Komünizmin yaratıcısı Karl Marx, iktisat ilminde çığır açan Paul Samuelson ve Milton Friedman da öyle.
Musevi Benjamin Rubin ilk aşıyı bulan bilim adamıydı. Sağlık alanında devrimdir.
Musevi Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi.
Lösemiye karşı ilacı keşfeden Gertrude Elion.
Tıp dünyasına görkemli katkılarıyla tarihe geçmiş diğer bazı Musevileri de sıralamakta fayda var.
Baruch Blumberg Hepatit B aşısını geliştirdi.
Paul Ehrlich frengiye karşı bir tedavi buldu. (Cinsel temasla bulaşan bir hastalık.)
Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili çalışmalarıyla Nobel ödülü kazandı.
Bernard Katz nöromüsküler iletişim (kas -sinir sistemi arası iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı.
Andrew Schally endokrinoloji (metabolik sistem rahatsızlıkları, diabet, hipertiroid.)
Aaaron Beck Cognitive Terapi (akli bozukluklar, depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemi) geliştirdi.
Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi.
Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel Ödülü kazandı.
Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelişimi çalışmaları) dalında Nobel aldı.
Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yarattı.
......................
Müslümanlar, Hıristiyanlar, Budistler, başka inançlarda olanlar, Tanrı tanımazlar bu tıp buluşlarından yararlanıyor.
Sağlığına kavuşuyor.
100’ün üzerinde Nobel
Peter Schultz “optik lif kabloyu”, Charles Adler “trafik ışıklarını”, Benno Strauss “paslanmaz çeliği”, Isador Kisse “sesli filmleri”, Emile Berliner “telefon mikrofonunu” ve Charles Ginsburg “videotape kayıt makinesini” geliştirdi.
Stanley Mezor ilk “mikro-işlem çipini” icat etti.
Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi.
Son 105 yılda Museviler bilim dalında 100’ün üzerinde Nobel ödülü kazanırken, 1,4 milyar Müslüman yalnızca üç Nobel kazandı.
Ve Musevi bazı işadamları...
Ralph Lauren “Polo”, Levi Strauss “Levi’s Jeans”, Howard Schultz “Starbuck’s”, Sergei Brin “Google”, Michael Dell “Dell Bilgisayar”, Larry Ellison “Oracle”, Donna Karan “DKNY”, Irv Robbins “Baskins & Robbins” ve Bill Rosenberg “Dunkin Dougnuts.”
Sinemacı Museviler
Harrison Ford, George Burns, Tony Curtis, Charles Bronson, Sandra Bullock, Billy Crystal, Woody Allen, Paul Newman, Peter Sellers, Dustin Hoffman, Michael Douglas, Cary Grant, Jerry Lewis ve Peter Falk’un da Musevi isimler olduklarını biliyor muydunuz?
Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki birkaç ünlü Musevi’yi de sıralayayım:
Steven Spielberg, Mel Brooks, Oliver Stone, Douglas Fairbanks (Bağdat Hırsızı), Kohen Kardeşler ve William Wyler.
İtaat değil sorgulamak
William James Sidis, “250300 lük I.Q” derecesiyle dünyanın gördüğü en parlak insandır. Bilin bakalım hangi dine mensuptur?
Musevi ve Batılı eğitim “sorgulayıcı, araştırıcı, yaratıcı” eğitim ilkelerine dayalıdır.
İslam ülkelerinin çoğunluğunda eğitim “din eksenli, sorgusuz, araştırmasız, ezberci” geleneği sürdürüyor.
Dünyada her 5 kişiden 1’i Müslüman’dır.
İslam Konferansı Örgütü’nün (OIC) 57 üyesinin tümünde 500 üniversite bulunmaktadır ve üniversite başına 3 milyon Müslüman düşmektedir. Sadece ABD’de 5758 üniversite vardır.
UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı neredeyse % 90 ve bunlardan 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkede okuma-yazma oranı % 100’dür.
Müslüman dünyasında buna çok zıt bir durum olarak bir ülkenin okuma-yazma oranı yaklaşık % 40 olup, % 100 okur-yazar oranına sahip bir Müslüman ülke yoktur. Hıristiyan dünyasındaki “okur-yazar”ın % 98’i ilkokulu bitirmişken, Müslüman dünyasında bu oran % 50’dir. Hıristiyan dünyadaki okur-yazarların % 40’ı üniversite mezunudur ve bu oran Müslüman dünyasında % 2’yi geçememektedir.
Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerde her bilim adamına düşen Müslüman sayısı 1 milyon kişidir. ABD’de her 1 milyon Amerikalıya 4000 bilim adamı düşmekte.
İslam dünyası gayrı safi milli hasılasının yalnızca % 0.2’sini araştırma- geliştirme bütçesi
olarak ayırmakta. Hıristiyan dünyasında bu oran % 5.
1000 kişiye düşen günlük gazete ve kitap sayısı bir başka uçurum.
Sonuç: İslam dünyası bilgi üretebilecek, yayacak ve uygulayacak kapasiteden yoksun.
Ve gelecek bilgi- temelli toplumlarındır.
OIC üyesi 57 ülkenin gayrı safi milli hasılalarının toplamı -petrol dahil- 2 trilyon doların altındadır. Oysa tek başına ABD 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretmekte.
Tam anlamıyla söylersek kaliteli eğitim yoksunluğu, çok kesin biçimde söylersek akılcı olmayan, din eksenli ve çağdışı eğitim.
Aradaki uçurumun temel nedeni.
Güneri CIVAOĞLU / Milliyet Gazetesi
26 Ağustos 2010