İki sanatçı bir mekânda buluştu

Büyükada Adalar Halk Kütüphanesi, 24-29 Ağustos tarihleri arasında takı tasarımcısı Vivi Fins’i ve ressam Esti Hatem’i iki ayrı sergiyle konuk etti. Gümüş takı ve doğa temalı resim sergileri, yazın bu son günlerinde Ada’ya sanatsal bir veda niteliğindeydi…

1 Eylül 2010 Çarşamba

VİVİ FİNS -Takı tasarımcısı

Sanatla ilgilenmeye ne zaman başladınız?

1960 İstanbul doğumluyum. Çocukluğumdan beri sanata özellikle resme çok meraklıyım. Lise yıllarında yaptığım birçok tabloyla sergilere katıldım. Evde boş vakit geçirmektense sanata dair yeni şeyler öğrenmek her zaman ilgimi çekmiş ve beni mutlu etmiştir. Bu amaçla seneler boyunca çeşitli kurslara devam ettim. Kurdele nakışı, makrame, kumaş üzerine çiçek tasarımı, batik gibi dallarla ilgilendim. 2007 yılında arayış içinde olduğum bir zamanda gazetede okuduğum gümüş takı işlemeciliği kurs haberi dikkatimi çekti. Hemen başvurarak Bostancı Halk Eğitim Merkezi’ndeki derslere başladım. Aynı zamanda bu konuda öğretmen de yetiştiriyorlardı. İstanbul’da ilk kez verilen bu eğitim, şimdilerde yeni yeni üniversitelerde uygulanmaya başlandı. Halk Eğitim’deki derslere devam ederken yine burada verilen telkari kursuna başladım. Diğer branşlardaki birikimim gümüş tasarımcılığında çok işime yaradı.

Telkari nedir, biraz açıklar mısınız?

Bin ayar gümüşle yapılan gümüş işlemeciliğine telkari deniyor. 30 mikron ile 100 mikron arasında değişen kalınlıklardaki gümüş tellerle objelerin iç ve çatı tasarımları yapılıyor ve şekil veriliyor. İlk önce dışı işleniyor sonra içi dolduruluyor. Mesela Trabzon işi bu şekilde gerçekleşiyor. Telkari kursuna ilk başladığımda çok zorlandım ve kursu bıraktım. Yazın Büyükada’ya sayfiyeye geldiğimizde, neler yapılıyor diye buradaki Halk Eğitim Merkezi’ne uğrayınca Bostancı’daki telkari hocamla karşılaştım, böylece kursa tekrar başlamış oldum. İki yaz buraya devam ettim, kışları da yine aynı konuda şehirdeki farklı merkezlerde eğitim aldım. Bu sene de Nuray Aksoy’la birlikte İsmek’te gümüş işlemeciliği, telkari ve sim örücülüğünü birlikte kombine olarak çalıştık. Şu anda çalışmalarıma tek başına devam ediyorum,  ama öğretmenlerimle irtibatım devam ediyor.

Atölyeniz var mı?

Bütün saydığım bu merkezler benim atölyem, ayrıca evimde de bir çalışma odam var.

Bu ilk serginiz mi?

Evet, ilk kişisel sergim ancak daha önce karma sergilere katıldım, Feshane’de ve halk eğitim merkezlerinde…

Sergideki ürünleri hazırlamanız ne kadar sürdü?

Yıllar boyunca yaptıklarım dışında son bir sene sergiye hazırlanmak üzere yeni takılar ürettim.

Yaratım sürecinde genelde nelerden esinlenirsiniz?

Doğadan çok etkileniyorum. Takılarımda bir yelkenliye, bir ağaca rastlayabilirsiniz. Yani tabiatı gümüşte işleyebiliyorum. Doğal taşlar da ilgimi çekiyor, özellikle renkleri ve insana verdikleri pozitif enerji dikkatimi çekiyor. Kendi burcumun taşları olan yeşim ve ametisti çok seviyorum.

Önümüzdeki günler için hedeflediğiniz başka çalışmalar var mı?

İnternette bir sayfa açmak ve ürünlerimi bu yolla da tanıtmayı ve pazarlamayı amaçlıyorum. Şimdiye kadar iş yoğunluğumdan dolayı bu konuyla pek ilgilenemedim. Ayrıca önümüzdeki kış mevsimi için bazı otellerde stand açmayı planlıyorum, buradaki mağazalarla görüşmelerim halen devam ediyor.

 

ESTİ HATEM -Ressam

Resimle olan birlikteliğiniz ne zamandan beri devam ediyor?

25 seneden beri resimle uğraşıyorum. Ondan önce de okulda (Saint Benoit) ufak tefek restorasyon işleri yapardık ve ben bunlarla uğraşmayı çok severdim. Ancak okuldan sonra herhangi bir akademiye devam edemedim, evlendim. Eşim sanata olan ilgimi bilirdi ancak uzun yıllar ev ve çocuklar derken pek fazla bir sey yapamadım. Çocuklar belli bir yaşa gelince profesyonel temel resim eğitimine başladım. Tanınmış ressamlardan ders aldım. Değişik atölyelerde çalıştım. 2003’te kendi atölyemi kurdum. Burada resme gönül vermiş arkadaşlara eğitim veriyorum, hep birlikte keyifli zamanlar geçiriyoruz. 3-4 senede bir kişisel sergi açıyorum. Güzel teklifler gelirse karmalara da katılırım.

Resimde tarzınızı soracak olursam neler söylersiniz?

Post modern bir tarz diyebiliriz. Doğayı ve kadını çok güzel çalışırım. Tabiatı her öğesiyle bir bütün olarak görürüm ve her alanını resmetmekten zevk alırım. Son 2-3 senedir çağdaş resim yapmaya başladım. Bunlar tam olarak soyut resimler değil, soyutla somut arasında.

Mayıs ayında güzel bir ödül almışsınız, biraz anlatır mısınız?

 Sanat Galerisi ve Müzayedesi’nden çağdaş resim konusunda düzenlenecek ödüllü (maddi olmayan) bir yarışmaya katılmak üzere teklif aldım. Teklifi memnuniyetle kabul ettim ve büyük boyutlu bir tablomla katıldım. Ama daha önce, 20-25 yıllık tecrübeli ve bu yarışmalarda neler döndüğünü bilen bir sanatçı olarak yarışmanın düzenleyicileriyle konuşarak bazı garantiler aldım. Hiç beklemediğim halde üçüncülük ödülünü kazandım. Serbest fırçayla çalışılmış bir doğa resmiydi. Tabii çok mutlu oldum. Ödülüm ise, bir online sitede 20 kadar çalışmamın satış amaçlı sergilenmesiydi.

Çalışma tarzınız nasıldır?

Genelde ilk önce konuya karar veririm. Bir sergi için konsept gerekir. Mesela 3,5 sene önce, son The Marmara Otel sergisindeki konseptim ‘Pencere’ydi. Neden pencereyi seçtim? İç dünyayla dış dünyayı bağlayan tek obje pencere olduğunu düşündüğüm için. Onun içinde ve dışında geçenleri hayal ederek çalıştım bütün eserlerimi. Ama bir sergi söz konusu değilse tuvalin karşısına geçer içimden ne gelirse onu çalışırım, ki bu genelde doğayla ilgilidir. Şayet tabloya anatomik olarak bir öğe koymak istersem kitaplarımdan yardım alırım. Sonradan bunu da kendi tarzıma çevirir ve yorumumu katarak çizerim. Aynı şeyi talebelerime de öğretiyorum. Model, fikir alınabilinir ama kendi katkınız mutlaka olmalı sanatta.

Herkes resim yapabilir mi?

Bunu anlamak için denemek lazım. Öğrenmek ve çalışmak işin başı. Ama ben açık sözlüyüm. Bazı öğrencilerime bir süre sonra “sen devam etmek istiyorsan et ama bu iş sana göre değil” diyebiliyorum. Yine de çok iyi bir eğitimle güzel sonuçlar alınıyor diyebilirim. İlk eğitim reprodüksiyon yani kopyayla başlar. Ayrıca yeni başlayan öğrencilerime karşılarına koyduğum bir objenin çeşitli yönlerden kara kalem resimlerini çizdiririm. Gölgelendirme ya da bir konu içine koyma ikinci aşamadır. Sanat sabır ve sevgi gerektirir. Başarı bundan sonra  gelir.

Başka neler söylemek istersiniz?

Cemaatimize mensup sanatçıların birbirlerini desteklemelerini, dışlamamalarını isterdim. Ayrıca herkese sanatla ilgilenmesini tavsiye ederim. Sanat insanı dinlendirir, ruhunu gençleştirir ve vizyonunu genişletir.

Sibel KONFİNO - Tuna SAYLAĞ