Esra Koyuncu ismini daha önce duymuştum. Antakya seyahatimizde kendisiyle bizzat tanışma fırsatını yakaladım. Öyle doğal, samimi ve derler ya ‘su gibi güzel’ bir insan ki, otel avlusunda güzel bir kahvaltı sofrasında sohbetimiz hemen koyulaştı. Tatilimizin son gününde de, bana ilginç gelen konuları sizinle paylaşmayı sevdiğimden, kendisinden bu ropörtaj için söz aldım.
Esra Koyuncu dünyaya gözlerini 1967’de İstanbul’da açmış. Avusturya Lisesi’nden sonra Boğaziçi’nde İş İdaresi Bölümü’nünden mezun olmuş. Çiçeğe, böceğe kısaca doğaya olan merakı, küçük yaştan onu çevresine karşı duyarlı ve gözlemci olmaya itmiş. Çocukken, ne olmak istersin diye sorulduğunda, cevabı ‘bahçıvan olmak’mış. Okul biter bitmez, 15 sene profesyonel olarak pazarlama ve yöneticilik pozisyonlarında çalışmış.
Esra söyler misin, pazarlama ve yöneticilikten sonra, Feng Shui’ye geçmek nereden aklına esti?
Miriam’cım, inan her zaman çok keyifli işler yaptım ancak içimde söze dökemediğim hatta önceleri kendimin de anlam veremediği bir eksiklik hissi vardı. 23 yaşında evlendim. 27 yaşında ilk kızım Lal ve 32’de Yasemin doğdu. İlk kızımda üç sene çalışmaya ara verdim. Bir anne ve ev kadını olarak bile her saniyem planlı programlıydı. Boşa geçen zamana yazık olduğunu düşünürüm. 35’li yaşlarda kendimi sorguladığım bir sürece girdim. Nerdeyim, ne yapıyorum, eksik ne?
Feng Shui, o sırada mı karşına çıktı?
Aynen öyle oldu. O yaz, eşi mimar olan ve Meksika’da yaşayan bir arkadaşım İstanbul’a tatile gelmişti. Mimar eşi meğer bütün projelerini, Miami’den uzmanlarla çalışarak Feng Shui’ye uygun bir şekilde yapıyormuş. Ben onlara kendi hislerimi anlatınca, gelip evine bir bakalım dediler. Evimin enerjisini Feng Shui’ye göre çok düşük buldular. Bir iki ufak değişiklikle bile hayatımda ciddi bir akış başladı. Konuyu araştırmaya başlayınca kendimi engin bir deniz içinde buldum. Çin felsefesi, çok enteresan köklü bir şeymiş gerçekten.
Neler keşfettin? Neymiş bu Feng Shui?
Yaşam enerjisinin bulunduğumuz mekânlarda uyumlu bir şekilde akmasına yardımcı bir teknik. Kendimize, yaşamak için doğru yeri seçip onu doğru bir şekilde düzenlemek. Evrende mevcut olan bir takım enerjiler var. Bunları evimize veya iş yerimize doğru kanalize ettiğimiz zaman mucizevi bir şekilde hayat lehimize akmaya başlıyor.
Feng Shui’nin batıl inanç olduğunu düşünenler de var.
Feng Shui batıl inanç değildir. Enerjilerin nasıl dolaştığına, binanın konumundan, inşaat tarihine kadar her şeyin bilimsel dayanaklara oturduğu 6000 yıllık bir Çin tekniğidir.Feng Shui, aslında yaşananlarla kendini ispatlıyor. Her toplumda buna benzer şeyler var. Örneğin, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın 1756 yılında yazdığı ‘Marifetname’ adlı bir eseri vardır. Bu eserde sağlıklı bir şekilde yaşanacak yerleri detaylarıyla tasvir eder. ‘Evin kapıları, pencereleri doğuya ya da kuzeye bakmalı, kuzey yelini ve seher rüzgarını almalı’ der.
Feng Shui astronomi veya astrolojiyle de bağlantılı mı?
Tabii ki. Yaşadığımız yerler sadece dağ, tepe, yol gibi coğrafi somut şeylerden değil; yıldızların, ayın, güneşin, kozmik enerjinin, yön ve zaman gibi birçok soyutun da etkisinde. Sağlığın önemli bir kısmı bulunduğun yerden aldığın enerjiyle vücuduna yansıyor. Etrafında bulunan her şey sana titreşim yolluyor. Bunlar iyi enerjilerse, daha dingin ve huzurlu olursun; tersiyse, bedenindeki kimyayı değiştirip gerginlik ve strese sebep olabilirler.
Peki ya renklerin önemi?
Renk seçimlerinin de etkisi var tabii ancak binanın konumu ve baktığı yönler daha önemli. Görünen her şeyde ve bedenimizde beş element vardır: ağaç, ateş, su, metal ve toprak. Mesela kalp ateştir, akciğerler metal, böbrekler sudur, mide topraktır, karaciğer ise ağaç. Bu elementleri doğru beslemek gerek. Örneğin, bir yaz günü doğduysan, ateş elementin yüksek olabilir. Bu da yüksek tansyon veya asabiyete sebep olabilir. Ne yapabilirsin? Ateşi, toprakla dengelersin. Mesela ev seçerken bahçesi olmasına özen gösterirsin. Koyu toprak renkler giyer; kırmızı kullanmazsın.
Feng Shui uygulayabilmek için özel bir eğitim şart mı?
2007debir kitap yazdım, adı: ‘FENG SHUİ / Pusula İçinizde’ (Okuyan Us Yayınları). Bugün dışarıdan gelen o kadar çok ses ve bilgi var ki, insan bunların içinde kaybolabiliyor. Halbuki kişi kendini dinleyebilse, mutlaka doğruyu buluyor.Bu bilgi karmaşası içinde, merak edenleri bilinçlendirmek için kitabımda Feng Shui hakkında t
Feng Shui uygularken bir takım sembol ve objelerden de faydalanılıyor. Bize bunlardan bahseder misin?
2008 yılında kendime ofis açma sebebim Feng Shui uygularken önerdiğim, seçici olduğum için de ithalatını kendi yaptığım objeleri sergilemekti. Mesela metal rüzgar çanı negatif enerjiyi yok etsin diye kullanılır. Şans paraları, tuz lambaları, şelaleler ve bunun gibi çeşitli objeleri mekan içinde sıklıkla kullanıyoruz.
Feng Shui eğitimine sen nasıl başladın?
Önce araştırdım. İnternet, dergi, kitap ne varsa karıştırdım. Aklım feci karıştı. En iyisi bir kursa gideyim dedim. Malezya’daki Yap Cheng Hai Akademisi’nin Fransa’da verdiği bir kursa katıldım. Sabahtan akşama kadar yoğun bir ders programı. Çok fazla bilgiyi çok kısa bir zamanda yüklendim. Onları özümsemek için zamana ve tecrübeye ihtiyacım vardı. Hepsini yavaş yavaş denemeye başladım. Sonuçlar aldıkça, heyecanım ve daha çok öğrenme isteğim de arttı. Akademinin online forumlarına katıldım. Yurt dışında konu ile ilgili başka eğitimlere de katıldım. Böylece, bir yandan eşe dosta Feng Shui uygularken, bilgi dağarcığımı da zenginleştirmeye devam ettim. Ardından konferans teklifleri aldım. Seminerler düzenlemeye de başladım. Feng Shui’de profesyonelliğe ilk adımlarımı da atmış oldum. Bu sene, Kasım ayında, konuyla ilgili uzmanların bulunduğu, Raymond Lo’nun da konuşmacı olarak katıldığı Feng Shui Kongresi’ne katılmaya niyetliyim.
Bir marka ismin var mı?
Esra Koyuncu olarak biliniyorum. Markam da bu oldu. İnternette, esrakoyuncu.com, fengshuiturkey.com, fengshuidukkani.com veya ruzgarcani.com gibi sitelerim de mevcut. Facebook’ta Feng Shui Turkey diye bir grubumuz var. Konunun meraklıları orada buluşup sorularını sorabiliyor.
Evinde veya iş yerinde Feng Shui uygulatmak isteyen biri için prosedür nedir? Çalışmalar iki aşamada yapılıyor. İlk buluşmada, mekânın içini ve dışını inceliyorum. Evin veya iş yerinin planına ihtiyacım oluyor. Mekânda yaşayan insanlarla ilgili verileri topluyorum, doğum tarihleri ve hayatları hakkında bilgileri dinliyorum. Kişi ile bulunduğu ortamı uyumlandırmak açısından bu veriler çok önemli. Tekrar eden kalıplar/sorunlar varsa, Feng Shui ile çözüme odaklı çalışabiliyorum. Örnek olarak, evlerinde Feng Shui çalışması yaptığım bir çiftin, üç ay sonra bebek beklediklerini duymak inanılmaz keyifliydi. İkinci görüşmede mekân için hazırladığım enerji haritasıyla geliyorum, önerilerimi paylaşıyorum ve gerekli uygulamaları yapıyoruz.
Bu işin takibi de var mı?
Talep üzerine senelik güncelleme yapıyorum. Her sene 4 Şubat’ta Çin takvimi değişmeden güncellemekte fayda var, çünkü mekanlarda astrolojik etkiler var, enerjiler seneden seneye değişim gösterebiliyor.
Yeni projelerin var mı?
Şu sıralar Göztepe’de 30 katlı bir iş merkezi yapıyoruz. Ben de Feng Shui uzmanı olarak, ekibin bir parçasıyım. Bina, t
Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek sertifikalı bir Feng Shui eğitimi organize etmişsin! Bu doğru mu?
Evet.Son zamanlarda, Feng Shui’yi daha derin öğrenmek ve profesyonelleşmek isteyenler çoğaldı. Bilgiyi doğru kaynaktan alma ihtiyacı doğdu. 1-7 Ekim tarihleri arasında onlar için bir eğitim düzenliyoruz. Bu seminer için Hong Kong’dan Uluslararası Feng Shui Derneğinin önemli üyelerinden Grand Master Raymond Lo geliyor. Kendisi dünyadaki en iyi Feng Shui ustalarındandır. Peşinden dünyayı dolaştım. The Marmara Pera’da gerçekleşecek semineri tamamlayan katılımcılara Uluslararası Feng Shui Derneği’nden onaylı sertifika verilecek. Bu çapta bir eğitmen ilk kez Türkiye’ye geliyor. Meraklıları için kaçırılmaması gereken bir fırsat. (www.esrakoyuncu.com)
Esra ile sohbet çok keyifliydi; bana imzalı bir kitabını da verdi. ‘Pusula İçinizde’ gerçek bir başucu kitabı. Önsöz’den bir alıntı: ‘Mutlu, bereket içinde, sağlıklı yaşamak hepimizin hakkı. Eğer yaşadığımız ortamları bu bilgiler ışığında seçip düzenleyebilirsek, yeryüzündeki cennetimizi yaratmış, hayallerimize, hedeflerimize bir adım daha yaklaşmış oluruz.’
İnsan daha ne ister ki?