Avrupalılar İsrail'e yoğun olarak odaklanmakta, gezegenin kaderi, "Tel Aviv, Ramallah ve Gazze arasındaki" ufacık bir toprak parçasınca belirlenmektedir.
Güncel
SİZ GİDİN YAHUDİ DÜŞÜNCE SİSTEMİNİN İSTEDİĞİ VAAT EDİLMİŞ TOPRAKLAR KONUSUNDA ÇALIŞIN
“Beyefendi bu ülkenin iyiliğini düşünmek size düşmez. Siz gidin Yahudi düşünce sisteminin istediği vaat edilmiş topraklar konusunda çalışın. Bizim ülkemiz hakkında yorum yapmak sizin gibi aydın görünümlü hainlere düşmez. Türk milleti kendi benliğini bulup her şeyin farkına vardığında sizin gibi bölücü, yalaka kişileri layık olduğunuz yerlere gönderecektir.....”
Bu maillerin ve yüzlerce benzerlerinin hiçbirine cevap yazmadım. Beni eğiten misyoner okullarıyla MOSSAD, CIA ve diğer istihbarat teşkilatlarının talimatları uyarınca, ilke olarak, bana yazan herkese cevap yazıyorum. Mağara adamları hariç ama. Neandertalce bilseydim, hepsine şu cevabı verirdim: Rüzgâra karşı işiyorsunuz, minik kuşlarım. Sırılsıklam oldunuz. Kokunuz arş-ı âlâya ulaştı.
Roni Margulies
http://taraf.com.tr/makale/11108.htm
BUGÜN CEMAATİMİZİN BİRÇOK MENSUBU GLOBALLEŞMENİN SONUÇLARINA UYUM SAĞLAMAKTA ZORLANMAKTA, CİDDİ EKONOMİK SORUNLAR YAŞAYANLARIN SAYISI MAALESEF ARTIYOR
Cemaatimiz Türkiye-İsrail ilişkileri gibi politik konuların dışında tutulmalı. Bir Hıristiyan, Hıristiyan ülkelerindeki; bir Müslüman, İslam ülkelerindeki siyasi gelişmelerle ilgili yorum yapma konumunda değil. Musevi Türk vatandaşlarının da İsrail ile ilgili konularla bağdaştırılmaya çalışılması yanlış. Devlet politikası olan 'Komşularımızla sıfır problem' anlayışı çerçevesinde, ülkemizin ilişkilerinin tüm dünya ülkeleriyle iyi olmasını temenni ederiz. Her vatandaş gibi, bizler de Türkiye'nin menfaatlerinin gerektirdiği durumlarda ülkemize nasıl daha fazla yararlı oluruz arayışı içindeyiz.
Bugün cemaatimizin birçok mensubu globalleşmenin sonuçlarına uyum sağlamakta zorlanmakta, ciddi ekonomik sorunlar yaşayanların sayısı maalesef artıyor. Ekonomik nedenlerle başka ülkelerde yeni arayışlara girenler olabilir, ancak önemli sayıda olduklarını sanmıyorum. 1927'de 82 bin, 1965'te 38 bin olan cemaat nüfusu şimdi 23 bin. Sayıca küçülen, ekonomik gücü önemli ölçüde azalan bir cemaatin idaresi zorlaşıyor. Daha az girdiyle daha çok hizmet üretmek zorundayız. Musevi denince akla sadece tüccar, sanayici ve işadamı gelirdi ama bu değişti. Üniversitelerde profesör, doçent, öğretim üyesi olarak hizmet veren dindaş sayımız 100'ün üstünde. Halen 360 dindaşımız iş arıyor.
Sami Herman
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2010/05/01/cemaat_kuculdu_ekonomik_gucu_azaldi
İSRAİL DÜNYA ÜZERİNDE SOYKIRIMA BİZZAT UĞRAMIŞ ‘UNİQUE’, YANİ ‘BENZERSİZ’ KONUMDA
Ancak burada değinilmesi gereken farklı bir nokta var. İsrail dünya üzerinde soykırıma bizzat uğramış, dünya ülkelerini tarafından genel kabul görmüş, buna ilişkin pozitif ayrımcılık uygulamalarının da muhatabı bir ülke. Hatta tek ülke. Bu konuda ‘unique’, yani ‘benzersiz’ konumda. Bu konumuna halel gelmemesi için de yine uzun yıllardır dikkatli politika izliyor. Esasen uluslararası ilişkiler uzmanlarının tamamı rahatlıkla söyleyebilir ki, “İsrail bu konumundan-kolay kolay değil-vazgeçmesi, üstelik tarihi gerçekliği tartışmalı bir ortakla paylaşması asla düşünülemez”!
http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=163120
AVRUPA KENDİSİNİ YAHUDİLER'E KARŞI İŞLENEN SUÇLARDAN AKLAMAKTA VE FİLİSTİNLİLER'İ KURBAN GİBİ ÖVMEKTEDİRLER VE İSRAİLLİLER'İ SON ZAMAN NAZİLER'İ OLARAK TANIMLAMAKTADIRLAR
Avrupa kendisini Yahudiler'e karşı işlenen suçlardan aklamakta ve Filistinliler'i kurban gibi övmektedirler ve İsrailliler'i son zaman Naziler'i olarak tanımlamaktadırlar, kendi müdafaalarının ne kadar gerekli olduğu için sorunları yoktur. Bu nedenden dolayı, Filistin sorunu, "usulca Yahudiler'in nefretiyle yeniden meşrulaştırılmaktadır." Avrupalılar İsrail'e yoğun olarak odaklanmakta, gezegenin kaderi, "Tel Aviv, Ramallah, ve Gazze arasındaki" ufacık bir toprak parçasınca belirlenmektedir. Ve Amerika? Sadece "Avrupa soykırım suçundan dolayı İsrail'i suçlayarak rahatlamakta, böylece sömürgeciliğin günahlarından ABD'yi suçlayarak rahatlamaktadır." Amerikalı çocuğunu aforoz ederek, Avrupa kendisini temizlemektedir. Bu bölüm için, Bruckner bunu reddetmekte ve kendisinin Amerikanın güvenine hayran olduğunu ve ülkesiyle gurur duyduğunu söylemektedir. "Oysa Amerika kendisini ileri sürmektedir, Avrupa kendisinden şüphe etmektedir." Aynı zamanda, zamanında yerkürenin zavallı değişmeyen dönüşü ABD'yedir, AB'ye değil diye not etmektedir. Ona göre, ABD "Batı'nın son büyük ulusu"dur. Kendisi, Avrupa ve Amerika'nın tekrar işbirliği yapacağını, bunu yaptıklarında, "fevkalade sonuçlar başaracaklarını" ummaktadır. Ancak kendi delil noktaları bu beklentiyi olasılık dışında bırakmaktadır.
Daniel Pipes
http://tr.danielpipes.org/8296/avrupada-pismanlik-mazosizme-donustu
Netten Okumalar
Rafaël Lemkin ve Soykırım – Erol Özkoray
http://www.kuyerel.com/modules/AMS/article.php?storyid=3938
http://kuyerel.com/modules/AMS/article.php?storyid=4196
Türkiye-İsrail ilişkilerindeki gelişmeler – Armağan Kuloğlu
http://gazeteci.tv/turkiye-israil-iliskilerindeki-gelismeler-2940y.htm
BÜYÜK YAHUDİ GÖÇÜNÜN GERÇEK HİKAYESİ –Salim Meriç
http://www.odatv.com/n.php?n=endulus-muslumanlari-ve-yahudi-surgunun-gercek-yuzu-0205101200
Farklı Renkler
Bir İstanbul Beyefendisi – Cem Behar
Haftanın ŞiiriTATYOSUN KAHRI – Attila İlhan
......
tatyos’un camları kırılmıştı / vapur ecel teri döküyordu / gizli gizli şimşek çakıyordu / haham levi dua ediyordu / tatyos’un kahrını anlamıştı / allah da anlasın istiyordu / allah tatyos’u görmüyordu / ellerini kana bulamıştı
......
aşkale’de kel bir dağ vardı / nefesimi keserdi tıkanırdım / beni varlık vergisi yıktı / üç sefer askerlik ettim / gözüme kargalar konardı / elimde değildi ne yapayım / marsilya uzakta duruyordu / macera beni çekiyordu / istanbul’u sevmiyordum / alıp başımı gidecektim”
......