Dokuz-on yaşlarında bir çocuk düşünün. Evinizdeki barın arkasında, yüksek bir taburenin üzerinde sizin için içkileri karıştırıyor, kokteyl hazırlıyor. Gittiği misafirliklerde annesinin arkadaşlarına içki sunuyor. İşte o çocuk şimdi büyüdü ve tahmin edebileceğiniz gibi birbirinden güzel kokteyl tariflerine imza atıyor. İşte, çocukluk hayallerini gerçeğe dönüştürebilen Alper Yeruşalmi’nin hikâyesi…
Çocukluk hayali
“Yurt dışına giden akrabalardan yabancı içki isterdim”
Bu işe çok küçük yaşlarda ilgi duymaya başladım. O dönemlerde akrabalar, arkadaşlar yurt dışına gittiğinde herkes kıyafet, oyuncak isterdi; ben ise yabancı içki isterdim getirsinler diye. Tek hayalim buydu. Küçük yaşlardan itibaren, gelen içkilerden karışımlar yapar, misafirliğe gittiğimiz evlerde “Şu içki var mı, bu içki var mı?” diye sorardım. Dokuz on yaşlarındaydım. Büyüklerde hem bir şaşkınlık hem de bir sempati olurdu. Basic kokteylleri falan o yaşta yapmaya başladım… Yaş büyüdükçe ilgim de arttı. 16 yaşında müzik hayatına başladım. Gece kulüplerinde ve düğün organizasyonlarında çalmaya başladım. Geceleri gittiğim yerlerde bir yandan disjokeylik yaparken, bir yandan da barda insanların neler yaptığına bakıyorum, barlarda yapılanları evde farklı şekillerde yapmayı deniyorum, ‘bunu nasıl daha fazla geliştirebilirim, daha ne katabilirim’ diye düşünüyordum.
Gelecek planları
“Dediler ki ‘eğlendin eğleneceğin kadar' ”
18 yaşında geldiğimde ise geleceğe yönelik planlama başladı. Okul hayatı, iş hayatı derken, “Hadi yeter, eğlendin eğleneceğin kadar, bu iş bu kadar” yorumları duymaya başladım. 18 yaşında üniversiteye giderken, bir yandan da normal iş hayatına girdim. Askere gidene kadar satış, pazarlama, çeşitli işlerde çalıştım ama bir yandan da içimde hep bu işe olan ilgim devam ediyor; özellikle arkadaş ortamlarında fırsat buldukça yapıyorum. Bu arada bunu dışarıdan paralı yapmam için teklif edenler olmaya başladı; “Sen gel barın başında dur, kokteyllerinden, içkilerinden yap.” Egomu tatmin ediyorum, paradan ziyade hep kendi egomu tatmin etme isteği var.
Karar aşaması
“Bir Kabala seminerinden sonra…”
Hâlâ kafamda bu alanda profesyonel olarak iş yapmak yoktu. En büyük hayalim, kendi yaptığım kokteyl tariflerinden oluşan bir kitap çıkartmaktı sadece. Ta ki geçen seneye kadar… Geçen sene bir Kabala seminerine katıldım; ‘Hayatta insan hep bir yoldan gidiyor, ama gittiğin yol yanlışsa demek ki başka bir yolu denemek lazım’. O zaman ben de işimden istifa etme kararı verdim. Akşam eve gelip, eşime söyledim; “Ben böyle bir iş yapmak istiyorum, benim arkamda durur musun?” Eşim, “Ben sana güveniyorum, sen bu işten haz alıyorsun, sen bunu yapmak istiyorsan, ben senin sonuna kadar arkandayım,” dedi.
İlk adımlar
“Geceleri dörtte, beşte eve geliyordum”
Bu kararla birlikte içki eğitimleri almaya başladım. Yurt dışına gittiğimde gece kulüplerinde çalıştım, özel eğitimler aldım. Bir tanıdık vasıtasıyla Yeşilköy’de bir bistro-barın başına geçtim, işletmeciliğini yaptım; bizzat barda durdum. Her gece sabah dörtte, beşte, bazen altıda eve geliyordum. Bunu bir geçiş süreci olarak gördüm. Amatörlükten çıkıp profesyonel olarak, altımda bir kadro ile bir barın arkasında duruyordum.
Hobiden şirket kurmaya
“Sevilmeden yapılacak bir iş değil”
Daha sonra bar organizasyonu yapan şirketlerde iş aradım, ancak olmadı. Ve anladım ki başka yolu yok, kendi işletmemi kurmam gerekiyor.
Geceler için birlikte çalıştığım iyi barmenler var ancak gece öncesinde kokteylleri ben kendim hazırlıyorum. Çoğu taze tropik meyvelerden yapılıyor; 2-3 gün önceden hazırlığa başlıyorum ve 40-50 şişe kokteyl hazırlıyorum. Çok zahmetli bir iş. Meyveleri tek tek elden geçirmek, soymak… Sevilmeden yapılacak bir iş değil.
40-50 kişilik ev partileri olduğu zaman o işlere halen ben gidiyorum, barın arkasında ben duruyorum. Çünkü o insanlar beni görmek istiyor.
Gooddrink
“Sadece içki değil, iyi içki”
Şirketimin ismini Gooddrink olarak seçtim çünkü benim için işin mantığı şu; insanlar sadece içki içmesin, iyi içki içsin…
Facebook üzerinden bir grubumuz var. Üye sayımız bine yaklaştı. Her ay yeni bir kokteyl tarifi veriyorum. Çoğu benim kendi yaptığım kokteyl tarifleri, bazıları ise uluslararası tarifler. Ama kitaplarda okunduğu gibi değil, insanların kolayca yapabileceği tarifler. Yarım portakal, yarım limonun kabuğu gibi evde kolay yapılabilecek tarifler… Benim verdiğim tariflerde hiçbir zaman “ah ben bunu nasıl yaparım, bu malzemeyi nereden bulurum” gibi sorunlar yaşanmıyor. O özel tatları insanlar evlerinde de kolayca içebilsin istiyorum.
Yenilik yaratma
“Badem görünce aklıma kokteyl geliyor”
Ben her şeyden fikir alabiliyorum. Mesela bir restorandayken mürdüm eriği görüyorum; erik bir şeyler çağrıştırıyor, “neden bunu daha önce düşünmedim” diyorum kendi kendime. ‘Mürdüm eriğini şununla karıştırırsam şöyle bir içki elde edebilirim’ diye düşünüyorum. Hemen gidip malzemeyi alıyorum ve aklıma geleni denemeye başlıyorum. Karşımdaki adamın kahve servisi yapmasından bile aklıma bir şey geliyor. Bunu şöyle yapsam, bunu böyle yapsam diye düşünmeye başlıyorum. Bir gün balıkçıda, adam badem servisi yaparken benim aklıma kokteyl geldi.
Bu alanda “ben bu işi çok iyi biliyorum” diyemezsin, her zaman kendini yenilemek zorundasın. Dünya barmen fuarları var, onlara katılıyorum. Avrupa’dan kokteyl kitapları alıyorum, yurt dışına giden tanıdıklardan her zaman Türkiye’de olmayan içkileri rica ediyorum. Belçika’da, Fransa’da tanıdıklarım var, onlarla haberleşiyorum. Böylece kendimi hep yeniliklere açık tutmaya çalışıyorum.
Favori içki
“En sevdiğim içki frozen mohito”
Benim için favori içki frozen mohito. Ayrıca zencefilli frozen margarita, yaz aylarında da pembe köpüklü şaraptan yapılan sangria seviyorum.
İçkinin de trendleri var, çok iyi takip etmek lazım. Mesela bu senenin trendi pembe şarap, roze köpüklü şarap.