Küçük Mihael doğduğu günden itibaren herkesin sevgilisi olmuş bir çocuktur. Doğduğu andan itibaren her şeyin en güzeli ve en iyisi onun için alınır. Adı da “küçük prenstir”. Boncuk mavi gözleri, kırmızı yanakları, kıvırcık altın sarısı saçlarıyla, hele güldüğü zaman, herkesi büyüleyen gamzeleriyle, dünya tatlısı bir bebektir o. Bir Şavuot günü doğmuş, ailesi ona prens anlamına gelen “Mihael” adını takmıştır. Tüm aile, akrabalar onu çok severler.
Küçük Mihael’i reklam filmlerinde rol alır. Bir gören onu bir daha görmek ister. Yıllar geçer, Mihael delikanlılık çağına gelir. Bebek yüzlü Mihael çok yakışıklı bir erkek olur. Çok akıllı, düşünceli, iyi kalpli bir delikanlıdır. Mahallenin tüm kızları, hatta onu tanıyan bütün genç kızlar onunla evlenmek istemektedir. Mihael kimseyi kırmaz, hor görmez fakat kimseyi de beğenmez. Kimseyi hor görmez ama çok seçicidir. Kızları reddedilen aileler Mihael’e düşman olurlar. Üniversiteyi başarıyla bitiren Mihael, yüksek lisans ve doktora derken, yıllar içinde profesör olur. Tüm sınıf arkadaşları, komşuları, iş arkadaşları mahallenin tüm aracılarını koyarak onunla çıkmak isterler. Annesi ve babası “oğlum 42 yaşına geldin. Senin yaşında herkes çocuklarını Bar Mitzva yapıyor. Bizi torun sevgisinden mahrum etme” derler. Mihael ise “Daha prensesimi bulmadım, kısmetimi bulmadım” diye gelenleri reddeder. O kadar üstüne düşerler ki, hasta olur. “Bu kızın yüzünde kötülük var, bu masum değil, bu asil değil, bu güzel değil” diyerek herkesi iter. Sonunda Mihael bir staj programı için kısa bir yolculuk yapar. Uçakta yanına oturan kıza vurulur. Adı Reyna olan bu güzel ve nitelikli kız, Mihael’i hiç önemsemez. Mihael telefon numarasını alır ama Reyna’nın erkek arkadaşı vardır. Kahverengi zeytin gözleri, uzun saçları, masumiyeti ve kültürüyle Mihael “aradığım kadın Reyna’dır” diye günlerce uyku uyuyamaz. Annesine babasına hatta tüm arkadaşlarına Reyna’yı anlatır. Aradan birkaç ay geçer. Mihael hayatında bir defa gördüğü Reyna’yı unutamaz. Telefonla da ona hiçbir zaman ulaşamaz.
Günlerden bir gün Mihael sinagoga gidip dua eder.
“Yüce Tanrım, herkesin bir kısmeti var. Ne olur, hayırlısıyla Reyna’yı bana nasip et”
Mihael o gece rüyasında Reyna’nın elinden tutmaktadır. İkisinin de başında taçlar vardır.
Sabahleyin “hayırdır inşallah” diyerek sevinçle uyanır. İçi içine sığmaz.
Birkaç gün sonra gittiği bir partide Reyna’ya rastlar. Bu sefer Reyna ona ilgi gösterir. Arkadaş olurlar. Mihael Reyna’yı iyice araştırır. Adı Kraliçe anlamına gelen bu kız da onun gibi el bebek gül bebek büyümüştür. O da bilmektedir ki Reyna onun diğer yarısıdır.
Mihael tanıdığı herkese Reyna’yı tanıtmaya karar verir. En kısa zamanda kızı evine davet eder. Reyna’yı tanıyan herkes de onu çok sever.
Mihael’in annesi Jennifer, “oğlum haklıymış, bu çok özel bir kız” diye sevincini belirtir.
O hafta Şavuot Bayramı’dır. Mihael doğum gününü kutlarken, tüm Yahudi cemaati Tora’nın verilişini kutlamaktadır. Mihael’in annesi sütlaçlar, borekalar, bal ve kurabiyelerle donattığı masada oğlunun uzun süreden sonra o muhteşem gamzeleriyle gülen yüzüne sevgiyle bakar. Reyna da onlarla birliktedir.
Hep birlikte coşkuyla Şavuot Bayramı’nı kutlarlar. Reyna anlatmaya başlar “Şavuot haftalar demektir. Bu özel günde çok sevinmeliyiz, etrafımızı, sinagogları çiçeklerle süslemeliyiz. Ben de beyaz elbisemi giyeceğim.” Mihael Şavuot Bayramı’nda Reyna’ya bir gerdanlık takar ve ona evlenme teklif eder. Daha önce Mihael’i isteyen kızlar bunu duyunca yıkılarlar. Hayalleri de yıkılmıştır. Mihael ve Reyna kıskanç bakışlar arasında hupa’ya girerken, Jennifer sevinçten ağlamaktadır. “Oğlum doğru söylemiş. Her insanın bir kısmeti var. Gelinimi tanıdıktan sonra oğlumun ne kadar şanslı olduğunu gördüm.” Reyna ömründe ilk kez aşık olduğunu itiraf etmiş. Reyna beyaz gelinliğinin içinde çok güzel bir gelin olmuş. Bir sene sonra gene bir Şavuot Bayramı’nda Mihael ve Reyna üçüzlerinin doğumlarını tüm cemaate müjdemişler.