17. İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali bütün hızıyla sürerken, kapıda 38. Müzik Festivali belirdi bile – ve geçen hafta yapılan basın toplantısında 17. Caz Festivali’ne gelecek olan dünya sanatçıları duyurulunca, küçük dilimi yutacaktım..!
Artık “festivaller zinciri”ne girdik, değerli “nitelik...”severler... 10 Mayıs akşamı start alan 17.Tiyatro Festivali’nin10 Haziranda bitmesine bir hafta kala, tam dört hafta sürecek olan 38. Müzik Festivali 3 Haziran akşamı görkemli bir konser ile kapılarını açacak – 17. Caz Festivali ise onun bitiminin ertesi günü başlıyor..! Biz ise bugün bunların ilk ikisine kısaca değinelim...
Açılış konuşmaları ile plaket törenleri ve – bana kalırsa, en önemli olanı – sevgili Erol Keskin’e “Festival Onur Ödülü”nün sunulmasının ardından, Selim Atakan’ın Shakespeare’in metin ve şiirleri üzerine yaptığı bestelerden oluşan “Hekate’nin Şarkısı”nı izledik. Ayça Varlıer’in nice popcumuzu imrendirecek güzel sesiyle, dört şarkıcı/oyuncu/dansçının eşliğinde yorumladığı, Talat S. Halman, Sabahattin EyüboğluveCan Yücel çevirilerinden oluşan Shakespeare dizeleri ne yazık ki, bir “tiyatro” festivaline uygun düşmeyecek şekilde hemen hiç anlaşılmıyordu – neyse ki, önceden dağıtılan program kitapçığındaki tüm metinleri, daha sonra okuma fırsatımız oldu... Mevsim içinde Kishon’un “Tarla Kuşuydu Jülyet” oyununda da alkışladığımız Engin Alkan’ın yönetimindeki gösteri hakkında, İKSV’nin “Salon”unda daha sonra verdiği resepsiyonda “Shakespeare nerede?” veya “...güme gitti!” gibi yorumlar duyulmadı değil – ancak gerek bu çok yönlü çalışma, gerekse sahnelerin birçok sevilen simasını görebildiğimiz, Serra Yılmaz’ın DJ’liği üstlendiği birliktelik, bir aylık tiyatro maratonu için renkli bir başlangıç oluşturdu, diyebilirim... (Unutmadan belirteyim: “Hekate’nin Şarkısı”nı izlemek isteyenleriniz, bunu 28 ve 29/5 akşamları Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapabilir)
Tiyatro Festivali şu anda tüm hızıyla sürüyor ve bir genel değerlendirmesini sonuna saklamak istiyorum – ancak şurası şimdiden kesindir ki, Avusturyalı seri katil Jakob Unterweger rolündeki ünlü aktör John Malkovich ile ona eşlik eden iki soprano ile Vivaldi, Haendel, Gluck, Haydn ve Mozart yorumlarıyla Viyana Akademi Orkestrası’nın birlikte sundukları “Şeytani Komedya”, biz eleştirmenlerin aradığı gerçek “tiyatro” olmasa da, izleyicilerinin belleklerinden kolayca silinmeyecek...
Gelelim, bizlere “ruhun gıdasını” sunacak, 1973 yılından bu yana aynı heyecan ile sürmekte olan “festivallerin anası”na... Kısa bir özet yapacak olursam, 38.Uluslararası İstanbul Müzik Festivali programını 4 ana grupta değerlendirmek isterim ki, bunların kuşkusuz en önemlisi, kentimizde “dünya prömiyerleri” sunacak iki etkinliği kapsamakta: Hemen açılış konserinde (3/6, Aya İrini), Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Filarmoni’den, bu yılın “Festival Onur Ödülü”ne hak kazanmış olan önemli bestecimiz Yalçın Tura’nın “Anadolu’dan” başlıklı Orkestra Süiti’ni dinleyeceğiz. Diğer ilk seslendiriş ise, 2010 İstanbul ve 2011 Talinn Avrupa Kültür Başkentleri’nin, günümüzün yaşayan en önemli bestecilerinden Estonyalı Arvo Paert’e ortak siparişi olan “Adem’in Yakarışı” başlıklı korolu yapıtını kapsıyor (7/6, Aya İrini). Bu kez İKSV’nin sürekli orkestrası olan BİFO’yu Estonyalı şef Tonu Kaljuste yönetirken, aynı dinletide Grammy ödüllü Estonya Filarmonik Oda Korosu’nu da konuk ediyoruz...
İkinci konserler grubu, yıldönümleri ile anılan dünya bestecilerine ayrılmış: En başta, doğumunun 200. yılında Robert Schumann’ın La Majör Piyano Konçertosu’nu, çağımızın efsanevi piyanistleri arasında yer alan Romen sanatçı Radu Lupu’dan dinleyebilirsiniz ve hemen ardından, yine Rengim Gökmen yönetimindeki İDSO’ndan, Mahler’in o görkemli 1.(“Titan”) Senfonisi’ni (5/6, Aya İrini); 12/6’de ise yine aynı yerde Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası eşliğinde dünya çapındaki Brezilyalı çellist Antonio Meneses’den Schumann’in La Minör Viyolonsel Konçertosu ve bunun dışında Arvo Paert’in 4.Sefonisi yer alıyor... İkinci “anma”, yine 200. doğum yıldönümünde Frédéric Chopin içindir: Yine AntonioMeneses, daha çok piyano müziği ile özdeşleştirilmiş olan bu dev bestecinin bir viyolonsel sonatı ile açıyor programı (12/6, Aya İrini), başarılı piyanistimiz Gülsen Onay’ın eşliğinde... Ardından Rus kemancı Kirill Toussov/Gülsen Onay ikilisinden César Frank’ın bir keman sonatı ve dinletinin sonunda her üç sanatçıdan Çaykovski’nin La Minör Üçlüsü gelecek... Romantik Chopin’e devam! 14/6’da, Süreyya Operası’nda “kendi mutfağımızdan” piyano sanatçıları AyşeDeniz Gökçin ve Furkan Özyazıcı, 19/6’da ise aynı yerde Zeynep Üçbaşaran’dan nöktürnler, baladlar, scherzolar ve Polonaise’ler...
Bu ikinci grup ile “Yıldızlar Çalıyor” olarak adlandırmak istediğim üçüncüsünün kesiştiği konserde ise, Gürer Aykal ve BİFO’nun eşliğinde New York Times’ın “klasik müzik gezegeninin en ateşli sanatçısı” olarak ilan ettiği piyano virtüözü Lang Lang, Chopin’in 1.Piyano Konçertosu’nu çalacak; daha önce ise Schumann’ın 4.Senfonisi’ni dinleyebilecek, bu olağanüstü konsere bilet bulabilmiş olanlar... Diğer “zirve” bir müzik olayı, 160 yılı aşkın geçmişiyle Avrupa klasik müzik geleneği ve tarihinin mihenk taşı sayılan, bu türün en ünlü topluluklarından Viyana Filarmoni Orkestrası’nın, ünlü şef Riccardo Muti yönetimindeki konseridir: Sütlüce Haliç Kongre Merkezi’nin yeni (ve, umarız, akustiği tatmin edici olacak) konser salonunda, 23/6 akşamı üç önemli senfoniyi art arda dinleyebilirsiniz – Mozart’ın “Linz” ve Schubert’in “Bitmemiş” olanlarının yanı sıra, Çaykovski’nin başyapıtı sayılan “Pathetique” senfonisinin yorumları bekliyor bizleri..!
Kendi sınıflardırmama göre dördüncü grup, “klasik müziğe yeni başlayanlar için” olanıdır ki, burada daha popüler, belki daha “kolay” dinlenebilecek yapıtlar yer alıyor... Bu konserlerin ilki, başta klasik müzik repertuarının her daim genç eseri Vivaldi’nin “Dört Mevsim” keman konçertolarından oluşuyor. 9/6’da Aya İrini’de bir yandan İngiltere’den konuk edilen, PavloBeznosiuk yönetimindeki Academy of Ancient Music’in bu yapıtın seslendirilişine kulak verebileceğiz, beri yandan da genç soprano Joanne Lunn’dan Händel ve Purcell’in mevsimlere göndermeler yapan aryalarına. Diğer “çeşidi bol” bir dinleti, Avusturyalı Armacord WienBeşlisi’nden geliyor: 15/6 akşamı Süreyya Operası’nda anonim Rus, Bosna ve Venezüela ezgilerinin yanı sıra, aralarında Modest Mussorgsky, Astor Piazzolla, Antonio Carlos Jobim ve Franz Lehar gibi bestecilerin çok popüler bestelerini dinleyebilirsiniz... Son olarak ise, Chopin’i caz ile selamlayan bir konser önermek isterim, daha “hafife kaçmak” isteyenlere: Polonya’dan konuk gelen Andrzej Jagodzinski Trio, 18/6 akşamı piyano, kontrabas ve davul formatında Chopin’in prelüd, mazurka, vals, noktürn ve Polonaise’lerinin caz uyarlamalarını yorumlayarak, daha önce Jacques Loussier Üçlüsü’nü “Play Bach” konserleri ile alkışladığımız Arkeoloji Müzesi Bahçesi’nde bize muhakkak güzel bir gece yaşatacak...
Kıssadan hisse – gerçekten “her türde” müziksever için, 28 günlük bir süre içerisinde, 600 yerli ve yabancı sanatçının sunacağı 21 ayrı etkinlik – seç, seç, dinle..!