Lang Lang, Vadim Repin, Mischa Maisky Rus piyano üçlülerini DG için kaydetmek üzere bir araya gelmiş. Her biri kendi alanında çok önemli, dünya çapında sanatçıları içeren bu bileşimde egoların çarpışması sanki en doğal olanıydı. Ancak biz müzikseverlerin şansına, farklı kişilikleri ve geçmişlerinin yanı sıra 27 yaşındaki Lang Lang’ın, 38 yaşındaki Repin ve 61 yaşındaki Maisky’nin üç farklı nesli de temsil ediyor olmalarına rağmen birlikte yaptıkları müzik çok derin, dokunaklı ve oda müziğinin tanımını adeta hatırlatır niteliğinde: Dostlar arasında zarif, medeni bir sohbet.
Üçlü, birlikte gerçekleştirdikler bu ilk kayıtta Rachmaninov’un “Elégiaque Trio”sunu ve Çaykovski’nin la minör piyanolu triosunu seslendiriyor. Kendisi sıra dışı bir piyanist olan ve esas olarak piyano için eserler besteleyen Rachmaninov’un, 19 yaşında ödüllere doymayan bir konservatuar öğrencisiyken bestelediği Elégiaque Trio, her ne kadar konunun uzmanları için kompozisyon tekniği açısından bir takım eksikler içerse de güzelliği ve derin romantizmi ile çok etkileyici bir eserdir. Çaykovski ise piyanolu üçlüsünü St.Petersburg Konservatuarı’nda hocası olmanın yanı sıra, kendisini sahiplenmiş, mentoru olmuş ve hayatını herkesten fazla, çok derinden etkilemiş ve 46 yaşında gözlerini hayata yuman Nikolay Rubinstein için bestelemiştir.
Üçlünün her iki eseri de yorumu harikulade. Kemancı Vadim Repin’in parkak ve güçlü, aynı zamanda anlamlı ve inanılmaz derecedeki temiz çalışı kesinlikle eşsiz; Lang Lang zarif veya güçlü, her daim şakıyor, virtüözitesini solo pasajlara ve kadanslara saklayarak asla yaylıları ezip geçmiyor. Güçlü bir temel ve dramatik gerilim sağlamanın yanı sıra, Maisky’nin çalışı ise hep renkli ve çeşitlilik içeriyor. Her üç müzisyenin solistik parlaklığı tamamen müziğin hizmetinde. Hepsi aşırı duygusallığa kaçmadan müziğin romantikliğine kendilerini teslim ederek çok büyük bir şevkle çalıyor.
Eğer müziğin amacının, tüm diğer sanat dalları ile karşılaştırıldığında, herhangi bir duyguyu en doğrudan ve saf haliyle iletmek olduğunu düşünüyorsanız, bu kayıtta keyif alacağınız çok şey var!
LANG LANG: Çin’in uzak köşelerinde bir yerden kopup gelen Lang Lang, 2008 Çin Olimpiyatları’nın açılışındaki performansı ile Çin’in gençlik ve gelecek sembolü oldu. Onun başarısı 35 milyondan fazla Çinli çocuğa klasik piyano çalma arzusu ve ilhamı verdi. Bu fenomen “Lang Lang Etkisi” olarak adlandırılıyor. Lang Lang özellikle çocukların müzik eğitimine destek olarak, klasik müziği dünyada yaygınlaştırmayı, kendine görev edindi. Bu amaçla da 2008 yılında Grammy ve UNICEF’in desteğiyle, New York’ta “Lang Lang Müzik Vakfı”nı kurdu.
MİSCHA MAİSKY: Riga doğumlu, coşkulu çellistin kariyeri de çok sıra dışı: Doğuştan gelen isyankâr tavrı Sovyet otoritelerinin onu önce hapse, sonra çalışma kampına göndermesine neden oldu. Bunu, 1972 yılında kendisinin “anayurda dönüş” olarak nitelendirdiği İsrail’e göçün öncesinde, psikiyatrik kliniğe yatışı izledi. İsrail’de ise solist ve oda müziği kariyeri tekrar start aldı. (detaylı bilgi için: Şalom, 10 Şubat 2010, “Konservatuardan mezun olamadım ama hayat okulundan oldum!”)
VADİM REPİN: Çalışı rutin olarak, küçüklüğünden beri idolü olan David Oistrakh ile karşılaştırılan Repin’in kemanla buluşması, 5 yaşında kendi talebiyle gittiği, doğduğu şehir Novisibirsk’deki müzik okulunda açık olan tek yerin keman sınıfında olmasıyla, kulağa absürd bile gelse, tamamen tesadüfî. Repin henüz 11 yaşındayken Wienawski Yarışması’nda tüm yaş kategorilerinde altın madalya aldı, ardından Moskova ve St. Petersburg’da ilk resitallerini verdi. 14 yaşındayken Tokyo, Münih, Berlin ve Helsinki’de, bir sene sonra da Carnegie Hall’da sahneye çıkan Vadim Repin 1989’de dünyanın en saygın ve zorlu keman yarışması olan Kraliçe Elisabeth Yarışması’nı kazanan en genç sanatçı unvanını elde etti.
Triolar ve sonatların avangard yorumları
Beethoven’ın 32 piyano sonatının ardı ardına tek bir piyanist tarafından seslendirilmesi ne denli aşılması güç bir maraton sürecidir, klasik müzik meraklıları bunu çok iyi bilirler. Sonatların tümünü çalabilen, hele bunları kayda alacak kadar doğru ve iyi yorumlayabilecek solistler dünyada parmakla sayılacak sayıdadır.
Bunlardan biri olan İdil Biret’in geçmiş yıllarda CD kaydı olarak yayınladığı tüm sonatlar, Daniel Barenboim tarafından DVD formatında kaydedilmiş, müzik severlerin arşiv kayıtlarındaki yerini almıştır.
EMI tarafından Daniel Barenboim’in Beethoven piyano sonatlarının 6 DVD’den oluşan ve bir set olarak piyasaya sürülen kaydı, öncelikle Barenboim’in 2008 yılının Haziran ve Temmuz aylarında Berlin’de verdiği ve 32 piyano sonatını tümünün ardı ardına seslendirdiği sekiz konserin kayıtlarından oluşuyor.
Bu konserlerin izleyicide karmaşık ve yoğun duygular yarattığı kuşkusuz. Her şeyden önce, Barenboim’in çok deneyimli, entelektüel ve solistlik nitelikleri çok üstün bir piyanist olduğunu ve onu dinlemenin büyük keyif verdiğini düşünmemek elde değil. Ancak bu genel yaklaşım, her bir sonatı özelde inceleyip maraton sayılabilecek bu konserler dizisinin tümü içinde değerlendirildiğinde konserlerde sergilenen yorumların Beethoven’in bu eserlerinin tüm kayıtları içerisinde taşıdığı önem tartışılır.
Barenboim’in piyanistik açıdan tek tek ve önceki Beethoven kayıtlarıyla kıyaslandığında, tümünün ardı ardına kaydı sırasında büyük bir performans sergileyemediği kesin.
Sonatların yorumları sırasında virtiyözite ikinci planda tutulsa da birbirine çok benzer bir tavırda çalındığını izlenmektedir. Yaklaşık yirmi günlük bir süreye sığdırılan ve canlı kaydının gerçekleştiği bu 32 sonatın piyanistin o anlarındaki ruh dünyasındaki etkilerinin de değerlendirilmesi gerekir. Yorumcular ve eleştirmenler tarafından takdirle karşılansa da Barenboim’in Beethoven’in sonatlarına getirdiği anlatım biçimi bu eserlerin en vazgeçilmez yorumları arasında yer almadığını sanıyorum.
Bu Emi kayıtlı DVD’yi tavsiye sebebimiz özellikle şu nedendendir;
Kayıtlarda (master class) ustalık sınıflarında yetenekli ve genç piyanistlere altı ayrı Beethoven sonatın birer bölümünde ders veren Barenboim’in derin tecrübesini, müzikal bilgisini ve bir bakıma orkestra şefliğini gözler önüne sermesi ve sonatlara getirdiği anlatım dilinin özgünlüğündendir.
Talebelerine bir eğitmenden çok, bir dost arkadaş gibi yaklaşan, üstünlük taslamayan, sahip olduğu bilgiyi paylaşan ve fikirlerini güçlü gerekçelerle, üstelik herkesin anlayabileceği bir dille ifade eden bu deha yorumcu orkestra şefi ve aktivisti bu kurslarda izlemek gerçekten çok zevkli ve öğretici.
Altı DVD’lik bu seti, keyif alınarak izlenebilecek ve arşivlenecek nitelik taşımasından dolayı özellikle piyano ilgililerine tavsiye ederim.