İsrail donanmasının en seçkin komandoları ile Gazze’ye ulaşmak için yola çıkmış ve mücadele etmeyi göze almış büyük aktivist grubun Mavi Marmara gemisinde karşı karşıya gelmesi ortaya kanlı bir bilançonun çıkmasına neden oldu.
İsrail askerinin açtığı ateş sonucunda dokuz kişi hayatını kaybetti, 50’ye yakın kişi yaralandı. İsrail ordusunun yanlış stratejisi büyük kayıplara neden oldu
Hatalar zinciri İsrail birliklerinin Mavi Marmara’ya operasyon düzenlemeden birkaç dakika önce başladı. Operasyonun komutanı sadece 20 aktivistin güvertede bulunduğu bilgisini geçti. İsrail’in ilk helikopterinin ana güverteye inmesine karar verildi.
Orijinal plana göre İsrail birlikleri ana güverteye inecek, helikopterden gemiye atlayacak komandolar kaptan köşküne ulaşarak geminin kontrolünü ele geçirecekti.
Askeri yetkililere göre geminin yolcuları çok düşük seviyede bir direniş gösterecek, ufak çaplı şiddet olayları dışında gerginlik yaşanmayacaktı. Zaten bu beklenti nedeniyle tek bir helikopter getirilmiş ve ana güvertenin üzerine inmesine karar verilmişti.
Ancak henüz ilk halat helikopterden sarkıtıldığında gemideki direnişin İsrail ordusunun beklediğinden çok farklı olduğu anlaşıldı. Güvertede bulunan aktivistler helikopterden sarkıtılan halatı alıp anten direğine bağlayarak helikopteri düşürme girişiminde bulundu. Eylemcilerin helikopteri indirme çabası başarılı olmadı.
Bu olayın ardından İsrail komandoları helikopterden teker teker gemiye geçmeye başladı. Ancak bu kez de beklenmedik bir durum gerçekleşti ve güvertede yer alan aktivistler sopa ve bıçaklarla gemiye geçmeye çalışan komandolara karşılık verdiler. Topluca hareket etmeyen ve tek tek gemiye geçmeye çalışan İsrailli komandolar aktivistlerin saldırısı ile karşılaştı. Komandolar birliklerinden koptular ve aktivistlerin arasında kaldılar.
Herhangi bir şekilde gemide direniş beklemeyen İsrail birliklerinin yanında eylemcilere karşı kullanması için ‘paintball’ tüfekleri vardı ve sadece hafif direnişlere karşı etkili olan bu silah, Mavi Marmara gemisindeki aktivistlere karşı hiçbir şekilde kontrolü ele geçirmeye yaramadı. Eylemciler karşı koymaya devam etti ve hatta eylemciler İsrail askerlerinin silahlarını ele geçirmek için çaba gösterdi.
“ATEŞ ETMEYİN” UYARISI
Gemiye giren komandoların yanında tabancaları olmasına karşın, hayati bir tehlike oluşmadığı sürece kullanmamaları yönünde emir verilmişti. Gemiye ilk çıkış sırasında İsrail askerlerinin “ateş etmeyin” şeklinde birbirlerini uyardıkları dikkat çekti.
Bekledikleri pasif direnişçilerin aksine sokak kavgasını bilen bir aktivist kitlesi ile karşılaşan İsrailli komandolar operasyondan önce aldıkları talimatlarda sadece sözlü uyarılarla bile geminin kontrolünü ele geçireceklerini düşünüyordu.
Yaşanan ilk şokun ardından ikinci İsrail helikopteri geldi ve bu kez sis bombası kullandı. Aynı zamanda geminin arkasına yanaşan bir hücum bottan İsrail komandoları gemiye geçiş yapmaya çalıştı.
Bu süreçte güvertede mücadele eden aktivist sayısı 30’a çıktı ve bu grup teker teker gemiye geçmeye çalışan komandolarla mücadele etmeye devam etti. Bu aşamada eylemciler bir İsrail askerini etkisiz hale getirdi, silahını aldı ve askeri üst güverteden alt güverteye atarak başından ağır bir şekilde yaralanmasına neden oldu.
Ancak bu olaydan sonra İsrail askerlerinin ateş açmasına izin verildi. Bu süreçte karşılıklı silah atışı gerçekleşti. Gemide dokuz kişi hayatını kaybederken, on kadar İsrail komandosu da yaralandı. Toplam yaralı sayısının 50 civarında olduğu belirtiliyor.
İKİ TEMEL HATA
Uzmanlar İsrail’in Mavi Marmara gemisine düzenlediği operasyonda iki temel ve hayati hataya işaret etti. Öncelikle Mavi Marmara gemisindeki aktivistler bir müdahaleye karşı fazlasıyla hazırlıklıydı ve İsrail tarafı bu gerçeğin farkında değildi.
Gemideki eylemciler gemiye çıkmaya çalışan tüm İsrail komandolarına karşı koydu ve İsrail birliklerinin geminin kaptan köşküne ulaşıp geminin kontrolünü ele geçirmesi tam 30 dakika sürdü.
Gemideki aktivistlerin pasif protestocular olduğunun tahmin edilmesi, geminin yolcuları ile ilgili doğru istihbaratın sağlanamaması ve hazırlıkların bu yanlış öngörü üzerine yapılması fiyaskonun temel nedeniydi.
İsrail Ordusu’nun bir diğer hayati hatası operasyona katılan İsrailli komando sayısının azlığıydı. Operasyon için görevlendirilen birkaç düzine komandonun bu kadar kalabalık bir eylemci grubunu kontrol altına alması mümkün olmadı.
Operasyonun bu şekilde bir felaketle sonuçlanmasının bir diğer nedeni İsrail birliklerinin gemiye ani ve toplu bir çıkış gerçekleştirememesi oldu.
Çıkartma sırasında gemide bulunan eylemciler hazır bir şekilde İsrail askerlerini bekledi. Geminin kontrolünü kimseye zarar vermeden ve hızlı bir şekilde sonlandıracak tedbirlerin hiçbiri alınmadı.
İsrail günlerdir sınırlarına yaklaşan insani yardım gemilerinin yolcuları konusunda basit bir araştırma bile yapmış olsa çok daha başarılı bir operasyon düzenleyip, hiç kan dökülmeden bu operasyonu hayata geçirebilecekti.
GEMİLER AŞDOD LİMANI’NDA
Operasyonun ardından gemiler, Aşdod Limanı’na çekilirken, yaralılar sağlık kuruluşlarına sevk edildi. Çeşitli milletlerden oluşan yolcular ise, işlemleri yapıldıktan sonra pazartesi öğle saatlerinden itibaren ülkelerine gönderilmeye başlandı.
İSRAİLLİ BAKAN BEN-ELİYEZER: “Ölümlere üzgünüm”
Mavi Marmara’ya düzenlenen operasyonun ardından İsrail tarafından ilk açıklama Sanayi ve Ticaret Bakanı Binyamin Ben-Eliezer’den geldi. İsrail Radyosu’na açıklama yapan Ben-Eliezer, “Görüntüler kesinlikle hoş değil, ancak ölümlere çok üzüldüğümü söylemeliyim,” dedi.
İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Danny Ayalon ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, filoya, insani yardımı Gazze’ye ulaştırmayı teklif ettiklerini, ancak bu teklifin kabul edilmediğini ifade etti. Mavi Marmara gemisine baskın öncesi yapılan uyarıların görüntülerini basına dağıtan Ayalon, filonun asıl amacının Hamas’a silah sağlamaya yönelik denizden bir koridor açmak olduğunu dile getirdi.