İKSV bizi bir yandan yollara düşürmeye devam ediyor, öte yandan ceplerimizi zorluyor; “Tiyatro”yu daha yeni yeni geride bırakmış ve şu sıralarda “Müzik” derken, “Caz Festivali” kapıya dayanmak üzere – yazın ortalarına dek akşamları Ada’ya dönmek yok gibi..!
En başta ve gerçekten “banko” bir gece olarak, 1 Temmuz Perşembe akşamı The Marmara Esma Sultan’da, Türkiye caz sahnesinin çok önemli isimlerini buluşturan özel bir açılış konseri bekliyor bizi... Vokallerde Sibel Köse, Melis Sökmen ve Feyza Eren, trompette İmer Demirer ve gitarda Neşet Ruacan’ın başlıca solist olarak katılacağı “İstanbul Jazz Stars” big band’in konseri tam bir yıldızlar geçidi olacak. Daha çok sanatçılara ve basına ayrılmış olan İstanbul Caz Festivali Açılış Konseri’ni izlemek isteyen caz severler için sınırlı sayıda bilet satışı da olacak.
Değerli “nitelik...”severler, benim gibi bir “caz-inozor”dan yeni yeni isimler hakkında pek bir öneri beklemiyorsunuzdur, sanırım – örneğin “yeni ozanlar”dan Imogen Heap veya “The Brand New Heavies” gibi gruplar bana kesinlikle fazla “ağır” gelecek ve dolayısıyla sizlere sadece bildiklerimi kısaca salık vereyim bu kısıtlı köşemde...
DÖRT “İKON”
Tabii ki Chick Corea, bunların en başlarında yer alıyor: Cazın bu eskimeyen ikonu, “müziğin özgür ruhlarının birleştiği” bir proje olarak tanımladığı yeni grubu Chick Corea Freedom Band ile 7/7 akşamı festivalin ilk Açık Hava konseri için sahnede olacak. 16 Grammy Ödüllü usta piyaniste İstanbul konserinde, caz takipçilerinin yakından tanıdığı efsanevi müzisyenler eşlik edecek: Uzun yıllar Miles Davis’le birlikte çalan ve bugün cazın en yetkin isimleri arasında sayılan alto saksofoncu Kenny Garrett, akustik ve elektrik basın en önemli ustalarından Christian McBride ve 50 yıldır tekniğiyle caza yön veren, 85 yaşındaki efsanevi davulcu Roy Haynes. – Diğer dev bir isim, 2005’de ve ayrıca geçen yıl Festival’e katılıp büyük beğeni kazanmış olan basgitarın dünyaca ünlü ismi Stanley Clarke hemen bir gün sonra, 8/7 akşamı, bu kez Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde piyanist Hiromi ile karşımıza geliyor... Ustalıklı tekniği ve enerjik sahne performansıyla tanınan ve bestelerinde caz, progresif rock ve klasik müziği bir araya getiren bu genç sanatçı, sağ el tekniğindeki ustalığı ile dinleyenleri büyüleyen Clarke ile birlikte kesinlikle dinlenmeye değer..! – Gelelim, özellikle benim yaşımdakilerin büyü keyif alarak dinleyecekleri, biri “Yaşam Boyu Başarı” olmak üzere tam 15 Grammy Ödüllü bir dünya sanatçısına: 1950’lerden günümüze gelen bir efsane, cazın unutulmaz seslerinden Tony Bennett, 15/7 akşamı ilk kez İstanbul’da! Şakir Eczacıbaşı anısına düzenlenen konserde, her yaş grubundan müzikseverin gönlünü çelen, nesil farkını yok eden İtalyan asıllı Amerikalı bu evrensel sanatçı, caz standartları ve baladlara getirdiği unutulmaz yorumları sunacak bizlere... Ondan bir gün sonra, gene aynı yerde etkileyici sesi ve çarpıcı sahne performansıyla tanınan, disco’dan rock’a, 70’lerden günümüze uzanan efsane şarkıcı Grace Jones karşımıza olacak! Kariyerinin hiçbir döneminde gösterişli tavrı ve görüntüsünden ödün vermeyen, geçtiğimiz yıl çıkardığı son albümü “Hurricane” ile bir kez daha dünyayı sarsan Jamaika doğumlu bu kontralto vokalist, androjen görüntüsü ve iddialı sahne şovlarıyla da tanınıyor. 1977 yılında yayınladığı ilk albümü “Portfolio”dan bu yana stil ikonu kimliğini taşımaya devam eden Jones’un bu performansı, festivalin çok özel bir gecesini oluşturacak.
YILDIZLARIN ALTINDA CAZ
Bu yıl Sepetçiler Kasrı’nda iki genç vokalist karşılayacak bizi: Kanada’nın folk müzik alanındaki en ünlü isimlerinden Martha Wainwright’i, efsanevi Fransız şarkıcı Edith Piaf’ın şarkılarını seslendirdiği projesiyle 6/7 akşamı dinleyebilirsiniz. Ünlü ozan-şarkıcı Rufus Wainwright’ın kız kardeşi Martha, Piaf’ın izlerini taşıyan şarkı söyleme stiliyle, tutkulu ve romantik yorumlarıyla dünya çapında ün yapmış... Aynı yerde, bu kez 20/7 gecesi, günümüzün en güçlü seslerinden Buika, çağdaş İspanyol ve Latin müziğini caz ve flamenkonun melankolisiyle harmanlacak. Özellikle son albümü “El Último Trago” ile Türkiye’de de büyük bir hayran kitlesi edinmiş olan Buika, İspanya’nın Grammy’si olan “Premio de la Música 2009”un sahibi...
İstanbul Caz Festivali’nin diğer çok sevilen bir mekânı, The Marmara Esma Sultan’ın Boğaz kıyısıdır... Bu olağanüstü atmosferde “İsveç’in Norah Jones’u” olarak ünlenmiş Lisa Ekdahl, sıcak ve çocuksu vokali, caz, bossa nova ve folk müziğin birleştiği birbirinden güzel şarkılarıyla, çok satan pop-caz albümü “Heaven, Earth and Beyond” ile beğenisini kazandığı İstanbullu müzikseverlerin karşısına geliyor! – Aynı mekânda bir gece sonra, yumuşacık, enfes sesi ve başarılı caz, swing ve Latin müziği yorumlarıyla dünya çapında bir yıldız olan Hollandalı sanatçı Laura Fygi, Türkiye’nin en renkli müzisyenlerinden vurmalı çalgılar ustası, “ritim profesörü” Ayhan Sicimoğlu ve topluluğu Latin All Stars ile birlikte vereceği konser, dans etmeyi sevenlerin ayaklarını da yerden kesecek!
Tanımadıklarım - ve, bunlardan öte, öner(e)meyeceklerim...
Affınıza sığınarak hiç bilmediğimi belirteceğim, Grammy Ödüllü “Kiss From A Rose” gibi hit şarkılarıyla günümüz müziğinin yıldız isimlerinden Seal’in de, festivalin bu yılkı önemli konuklarından olduğuna işaret etmeliyim... Günümüz R&B ve soul müziğinin en güçlü seslerinden olduğu söylenen, Nat King Cole’un kadife sesini anımsatan şarkı söyleyiş biçimiyle 1990’lardan bu yana birçok uluslararası hit’in sahibi olan Seal, duygusal ve dokunaklı şarkılarıyla dünya çapında milyonlarca hayranı edinmiş ve buradakileriyle 19/7 akşamı Açık Hava Tiyatrosu’nda buluşacak. – Avrupa cazının en önemli temsilcilerinden, İtalya’nın tartışmasız en iyi müzisyenleri arasında bilinen efsanevi trompetçi Enrico Rava ve 15 yaşından beri öğrencisi olan usta caz piyanisti Stefano Bollani ise, 9/7 akşamı Aya İrini Müzesi’nde özel sinerjilerini bizimle paylaşacak(-sa da, sıcak yaz gecelerinde kapalı caz mekânlarına benim şahsen pek giresim yok..!). Gerek İKSV’nin “Salon”undaki funk, soul, Latin ve afro-beat tarzlarındaki “Hafta Sonu Partileri” ve “European Jazz Club” gecelerine, gerekse (bence salt kış aylarında) “caz kulüpte dinlenir” savsözünü yeğleyen Nardis’de sahne alacak sevgili SibelKöse, Selim Benba, Burak Bedikyan ve Yahya Dai gibi Türk cazının önemli isimlerini yeniden dinlemeyi kış aylarına erteleyeceğim...
...ancak ona karşın, 4/7 Pazar günü saat 11:00’de Kabataş’tan kalkacak “Caz Vapuru”nu salık veririm – veya Genç Caz gruplarının da konser vereceği Galata ve Tünel’de kurulacak iki ana sahnedeki ücretsiz konserlerle o bölgedeki festival atmosferini; ayrıca da, her yıl olduğu gibi, kenti köşe bucak cazla dolduracak, New Orleans’tan gelen The Panorama Jazz Band’ın sokak konserlerini... (Değinemediğim ve yeterince ayrıntı veremediğim tüm bilgiler için: www.iksv.org/caz)